MEVLÜT TEZEL / En mutsuz meslekler

Sevdiğiniz ve mutlu olduğunuz işi yapmak büyük şans.
Ünlü düşünür Konfüçyüs’a göre de; “Eğer sevdiğin işi yaparsan, hayatın boyunca bir kez bile çalışmış olmazsın.”
Ama hayatta kalmak, hayatı belli standartlarda yaşamak için genelde sevmediğimiz işleri yapıyoruz.
Yeni bir araştırmaya göre Türkiye’deki en mutsuz meslekler belli oldu.
1.Muhasebeci 2. Kasiyer 3. Güvenlik görevlisi 4. Gözetmen 5. Sunucu 6. Saha servis mühendisi 7. Müşteri hizmetleri uzmanı 8. Hemşire.
Muhasebecilerin en mutsuz meslek grubu olması beni şaşırttı doğrusu. Sonuçta masa başı çalışıp genelde iyi kazanıyorlar.
Tabii içinde olmadığımız için bu mesleğin zorluklarını bilemiyoruz.
Her gün yüzlerce farklı insanla muhatap olmak, hesap hatası yapmamak, sanki kendisi ürünlere zam yapıyormuş gibi suçlanmak… Kasiyerlik gerçekten zor meslek.
Bence müşteri hizmetleri mesleği birinci sırada yer almalıydı. Her gün yüzlerce insanla konuşup, genelde kendi suçları olmadığı halde her gün azar işitmek büyük işkence aslında.
Güvenlik görevlileri de sürekli ayakta durmak, her gün insanları kontrol etmek, sürekli sorulara maruz kalmak ve düşük maaşa çalışmak zorunda oldukları için isyan etmekte haklılar.
Hemşireler ise hastanın her şeyiyle ilgilenirler ama doktor kadar kıymet görmezler.
Üstüne hastaların bağırıp çağırmalarına, hasta ve yakınlarının şiddetine maruz kalıyorlar. Hemşirelik de zor bir meslek.
Sunucuların mutsuzluğuna belki çoğunuz anlam veremedi ama ekranda milyonlar tarafından izlenmek, en küçük hatada linç edilmek, espri konusu olmak, her gün birbirinden farklı haberi doğru sunmak gerçekten stresli bir iş. Bazı ünlü sunucular hariç, sunucuların çoğu da tahmin ettiğiniz ücretleri almıyorlar!
Andreas Eschbach’in ‘Herr Aller Dinge’ kitabında “Keşke tüm sevmediğimiz işleri robotlara yaptırabilsek ve biz de sevdiğimiz işleri, para için değil, gerçekten de sadece sevdiğimiz için yapabilsek” der.
Güzel tespit ama araştırmalar bu tespitin ütopya olduğunu gösteriyor; Dünya genelinde çalışanların yüzde 87’sinin, Türkiye’de ise yüzde 85’i iş yerinde mutsuz.
***
HAVASI EN KİRLİ İL!
Havası partikül madde açısından en kirli illerimiz Osmaniye, Iğdır ve Malatya çıktı.
2024’te hava kirliliğine bağlı ölüm oranının en yüksek il de yüzde 33,8 ile Osmaniye.
Toplam ölümlerin sayısal olarak en fazla görüldüğü iller ise İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara oldu.
Osmaniye başta demir çelik olmak üzere üretimin yüksek olduğu bir sanayi şehri. Bireysel ısınmada kullanılan katı yakıtların denetimsizce kullanılması da hava kirliliğini artırıyor.Osmaniye’den daha büyük ve daha çok fabrikanın olduğu şehirler var elbette.
Osmaniye’nin asıl şansızlığı coğrafi yapısının dağlarla çevrili bir çanağa benzemesi.
Hava sirkülasyonu düşük olduğu için en fazla 50 olması gereken metreküp başına hava kirletici partikül miktarı 27 Ocak 2024 tarihinde 157 seviyesine kadar çıktı.
Malatya ve Iğdır’da denetimsiz katı yakıt kullanımı başta olmak üzere coğrafi yapı da hava kirliliğinin dağılmamasına neden oluyor.
İstanbul’u kurtaran ortasından Boğaz’ın geçmesi ve hava kirliliğini dağıtan rüzgârların olması.
Raporda asıl tartışılması gereken ise 2024 yılında hiçbir ilin yıllık ortalama hava kalitesi Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere göre temiz değil.
Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor.
Türkiye’de geçen yıl 62 bin kişinin hava kirliliği kaynaklı nedenlerle yaşamını yitirdi.
Hava kirliliğini azaltmak için yakıt tüketimini azaltmak, temiz enerji kaynakları kullanmak, trafik yoğunluğunu azaltmak gibi birçok önlem alınabilir.
Devletin hava kirliliğini azaltamaya yönelik daha çok proje üretmesi gerekiyor.
***
NEDENİ ORTAYA ÇIKTI
Haziran 2023’te Titanik’in enkazına ulaşmak üzere dalışa geçtikten sonra patlayan Titan denizaltısına ilişkin nihai rapor yayımlandı.
Faciaya neden olan temel unsur mühendislik hataları.
Titan’ın tasarımında kullanılan karbon fiber kompozit basınç kabının, ‘bir dizi anomali barındırdığı’ ve gerekli dayanıklılık ile mukavemet standartlarını karşılamadığı ortaya çıktı.
Kazada hayatını kaybedenlerden en çok Fransız denizaltı kâşifi Paul-Henri Nargeolet’e üzülmüştüm.
Bir bilim insanının tabutu denizaltında kaldı.
Titan’ın yapımını üstlenen Ocean- Gate şirketinin CEO’su Stockton Rush, denizaltıya o kadar güveniyordu ki, ilk dalışta yer aldı.
İngiliz milyarder ve kâşif Hamish Harding ile Pakistanlı iş insanı Şehzade Davud ve oğlu Süleyman Davud’un da o denizaltıda bulunuyorlardı.
Ultra zengin bu insanlar macera arayışlarını hayatlarıyla ödediler!
Belki de denizaltıyı yapan şirketin CEO’sunun da yanlarında olmasına güvendiler!
***
İŞİN ASLI ÖYLE DEĞİL!
Dünyanın en değerli futbolcuları arasında gösterilen Kenan Yıldız’ın menajeri şu açıklamayı yaptı:
“Bayern Münih altyapısında oynadığı dönemde onu Fenerbahçe’ye getirecektim.
İsmini vermek istemiyorum; ama o dönemki yönetici, ‘Kim Kenan ya, ne yıldızı, kutup yıldızı mı! Burası Fenerbahçe, bizde nasıl oynasın bu çocuk’ diye dalga geçmişti” Evet, genç yetenekler Türkiye’de fazla fırsat bulamıyorlar ama Yıldız’ın menajeri de durumu fazla abartmış.
Futbol yorumcusu Ahmet Ercanlar bakın ne diyor:
“Bu işin aslı öyle değil. Altyapı sorumlusu Özgür Özaktaç ilgilendi bu işle. Bana şöyle demişti; ‘Öyle bir oyuncuyu almaya çalışıyorum ki Arda’yı unutturacak.’ En az 1 ay uğraştı. Babası İstanbul’a geldi ama sonuçta çocuk İtalya’yı seçti.”
***
Altyazı
“En deli eden şey, sonsuza dek birini beklemektir. Senden uzaktan birini.” (Spartacus)