MEVLÜT TEZEL / Daha iyisi olabilirdi

Ünlü ABD‘li sosyal medya fenomeni ‘IShowSpeed’in İstanbul‘da yaptığı canlı yayınlar anlık 500 bin izlenmeye ulaştı.
Bu deli dolu gencin sadece YouTube’da 42 milyon takipçisi olduğunu ve birçok hesabın bu videoları paylaştığını hesaba katarsak ‘IShowSpeed’in, İstanbul macerası milyonlarca kez izlenmiştir.
Elbette reklamın iyisi, kötüsü olmaz. Bu çılgın gencin gelişi İstanbul için iyi bir tanıtım oldu ama daha iyisi de olabilirdi.
Örneğin yayında korku evine mi gidelim, hayvanat bahçesine mi diye tartışılması ünlü fenomenin doğru yönlendirilmediğinin kanıtıydı aslında.
İstanbul’da görülecek o kadar harika yer varken korku evi, hayva- nat bahçesi kimin aklına gelir?
Anladığım kadarıyla ‘IShowSpeed’ ya kimseye haber vermeden kendisi geldi ya da onu getirenler Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da başka bir devlet kurumuyla iletişime geçmeden kafalarına göre yayın yaptılar.
IShowSpeed’e yağlı güreş yaptırmak, hamama götürmek klişe tercihlerdi ve daha iyisi yapılabilirdi.
Fenomeninin yayınında gözüken CZN Burak da haliyle kendi PR’ını yapmakla meşguldü.
IShowSpeed’e Turabi’nin saçma şarkılarını dinletmek, Maraşlı dondurmacı ile girilen anlamsız mücadele, üzerine çay dökme şakası vs. çok bayat, sıfır yaratıcılık barındıran aksiyonlardı.
IShowSpeed’in, Galata Kulesi‘nde güvenlikçiyle konuşmaya çalışıp “Burada İngilizce bilen yok mu?” demesi ise organizasyonun acemiliğini gösteriyor.
Galiba ünlü fenomenin çevresindeki diğer Türk korumalar da İngilizce bilmiyordu.
Taksim‘de döner yiyip, üçüncü ısırıkta ete ulaşan ve “Alman döneri bundan daha iyi” diyen IShowSpeed’in yuhalanması da evlere şenlikti.
Adam haklı, niye yuhalanıyor ki?
Almanya‘da yediğiniz küçük porsiyonda bile pideye konulan döner buradakilerin iki katı!
Bizim dönerciler ise eti sanki hassas tartıyla tartıp, milimetrik hesaplamalarla pideye koyup içine yeşillik dolduruyorlar.
Özetle bu canlı yayında büyük bir tanıtım fırsatı kaçırıldı.
Kim getirdiyse getirsin, IShowSpeed’, İstanbul’a ayak bastığı andan itibaren gölge gibi takip edilip, gerekli yerlerde doğru yönlendirmeler yapılıp İstanbul’un daha iyi tanıtımı yapılabilirdi.
YOK BÖYLE BİR KÖTÜLÜK!
78 kişiye mezar olan Grand Kartal Hotel yangınında otel yetkililerin insanları uyarmadan önce otoparktan arabaları kaçırdıklarını duyunca bundan daha kötü bir şey olamaz diyordum.
Yanılmışım. Çıkan haberlere bakılırsa otel yönetimi, yangın ilk çıktığında kimseye haber vermeden kendileri söndürmeyi düşünmüş ama yangın çok hızlı yayılınca bu plan boşa çıkmış gibi gözüküyor.
En son otelin genel müdürü Emir Aras’ın kimseye haber vermeden kaçtığı anlar ortaya çıktı.
İki dakikalık videoyu izlerken öfkeden kudurdum.
Aras yangın çıktığını anlıyor, aşağıya iniyor, sonra odasına dönüp önce ailesini çıkarıyor. Çocuğunun montuna kadar giydiriyor.
Oysa bazı aileler çocuklarını pijamalarıyla camdan atmak zorunda kaldı.
Görüntülerde Aras’ın bağırdığı anlaşılmıyor, koridorda yürürken bile kapıları çalsa bazı insanlar kurtulurdu.
Bırakın müdürü normal bir vatandaş bile o an mümkün olduğunca çok kapıya vurur, insanları uyandırırdı.
Otelde yangına karşı hiçbir önlemi alma, yangın çıkınca geç hareket et, önce arabaları kurtar ve kendi yakınlarını haberdar et!
Koridorda dakikalarca yürürken bile kapıları çalma!
Söyleyecek söz bulamıyorum!
FENERBAHÇE YİNE GEÇ KALDI
Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’ne kalsa Ali Koç seçimi garanti kazanır. Taraftar yıllar sonra mutlu olur.
İlk eleme maçına 19 gün kaldı, hala beklenen transferler gerçekleşmedi.
Kadroda geçen seneden dört kilit oyuncu yok. Talisca sakat.
İlk eleme maçından önce 12 günlük Portekiz kampının verimli geçmesi gerekiyor lakin Mourinho’nun elinde hazır takım yok.
Yeni transferlerden sadece Tarık Çetin ve Archie Brown ve Ognjen Mimovic de Portekiz’e gelebildi.
Flaş transfer Jhon Duran bile kampa geç katılacak.
Marco Asensio ise bu yazı yazıldığı saatlerde henüz imza atmadı.
Katar ve Suudi Arabistan’ın futbol pazarına girmesi ve TL ile Euro arasındaki farkın artması transfer yapmayı eskisinden daha zor hale getirdi ama yıllardır Şampiyonlar Ligi’ne katılamayan Fenerbahçe için bunlar bahane olamaz.
Daha da kötüsü takımdan ayrılması gündemde olan futbolcular var!
Özetle transferler yine Şampiyonlar Ligi ön elemesine yetişmedi.
Belki de yönetim Şampiyonlar Ligi’ni gözden çıkardı, ligde şampiyon olacak en güçlü kadroyu kurmak için transferin son günlerinde fiyatların inmesini bekliyor.
Bu da bir strateji ama tutmazsa yönetimi kötü günler bekliyor demektir!
HOCA YÜZDE 100 HAKLI
Beşiktaş’ın teknik direktörü Ole Gunnar Solskjaer önemli bir tespitte bulunmuş:
“Türk futbolunda, oyuncular çok fazla yere yatıyor. Maçlar 45 dakika oynanıyor, benim bildiğim 60 dakika oynanır. Türkiye’de futbol oynamadığım için şanslıyım.”
Solskjaer yüzde 100 haklı. Bu durum yıllardır eleştirilmesine rağmen değişen bir şey yok.
Süper Lig’de topun oyunda kalma süresi ortalama 52-54 dakika, Avrupa’da ise 58-59 dakika.
Bu fark az gözükebilir ama futbolda topun fazladan beş dakika daha oyunda kalması büyük fark yaratır.
Futbola çok para harcayan ülkelerden biriyiz ama oynanan futbol keyif vermiyor.
Takımlarımızın Avrupa kupalarında başarısız olmasının nedenlerinden biri de ülkemizdeki futbolun temposuz ve çok durarak oynanması.
Yabancı futbolcular da bu sahtekârlığa çabuk adapte oluyor.
TFF ne yapıp edip topun oyunda kalma süresini artırmalı.
Altyazı
“Kar taneleri güzeldir. Yıldızlar güzeldir. Biz değiliz. Biz kendimizi mahvetmek, kalbimizi kırmak, yanlış insanları sevmek ve ölmek için buradayız.” ‘Moonstruck’