MEVLÜT TEZEL / ChatGPT’nin kısıtlanması işe yarar mı?

Yeni yürürlüğe giren düzenlemeye göre ChatGPT bir ‘danışman’ değil ‘eğitim aracı’ olarak tanımlanacak.
Artık ChatGPT yalnızca genel ilkeleri açıklayacak, örnek mekanizmaları anlatacak ve kullanıcıları doktor, avukat ya da mali müşavire yönlendirecek.
Yeni kurallar, “İlaç ismi veya dozaj verilemez, dava dilekçesi hazırlanamaz, yatırım tavsiyesi yapılamaz” ifadeleriyle net şekilde çizildi.
Aslında ChatGPT, tahlil sonuçlarını iyi yorumluyordu.
Bazı doktorlar ChatGPT’den yararlanıyordu.
Bazı doktorlar da hastalarına “Şikayetlerinizi ChatGPT’ye yazıp, tanı koyup ilaç yazdırmaya gelmeyin. İlaçlarınızı da oraya yazdırın o zaman!” diyordu.

Öğretmenler de yapay zekadan faydalanıp ders notları ve sunumlar hazırlıyorlardı.
Hatta ABD’de pahalı bir üniversiteye giden bir öğrenci, öğretmeninin ChatGPT ile ders notu hazırladığını keşfedince dava açtı.
Üniversiteye ödediği parayı geri istedi.
Ancak bazı öğrenciler de ChatGPT’ye sınav kağıdını yükleyip kopya çekiyor ya da ödevlerini yaptırıyordu.
Yapay zeka özellikle avukatların korkulu rüyası olmuştu.
Çünkü ChatGPT mahkeme dilekçesi yazıyordu. Vatandaş, avukata danışmanlık ücreti ödemek yerine ChatGPT’ye danışıyordu vs.
Yapay zeka çok işe yarıyordu lakin ABD’de sağlık, ilaç ve hukuk sektöründeki dev firmalar, ChatGPT’ye tazminat davaları açınca, OpenAI şirketi kısıtlama kararı alındı.
Çünkü yapay zeka, yanlış tanılar koyup insanların sağlığını tehdit edecek ya da intihara sürükleyecek önerilerde de bulunuyordu!
Bu kararla bazıları, yapay zekanın insanlık uzmanlığının yerine geçemeyeceği gerçeğinin teyit edildiğini söylüyorlar ama Pandora’nın Kutusu açıldı bir kere!
Geri dönüş yok!
Bazı yapay zeka şirketleri, OpenAI’ın izinde gidiyor ama hepsi değil.
Çin, Koreli, Rus, Japon vs. diğer ülkelerin yapay zeka şirketlerinin de aynı karara imza atmaları gerekir.
Ortak bir karar alınmazsa, yapay zekayı kısıtlayan kaybeder, kısıtlamayan kazanır.
Bakmayın siz meseleye etik açıdan yaklaşanlara!
İnsanlar kısıtlı olmayanı kullanır.
***
ÖLÜLER ÇETESİ!
Mirasçısı olmayan kişilerin üzerindeki gayrimenkulleri sahte evrak ve imzalarla önce kendi üzerlerine geçiren daha sonra da satan ‘ölüler çetesi’ çökertilmiş.
Çetenin bu zamana kadar 100 milyonluk vurgun yaptığı belirlenirken, aralarında tapu memuru, müteahhit ve emlakçının da bulunduğu çete bir tapu memurunun dikkati sayesinde yakalanmış.

O tapu memuruna ödül verilmeli ama bu yeni bir yöntem değil.
Daha önce de mirasçısı olmayan bazı ölülerin mal varlıkları ele geçiriliyordu.
Vatandaş bilgileri birçok kez sızdırıldığı için şimdi bu dolandırıcılık daha sık yapılmaya başlandı.
Dirileri soymak yetmiyor, artık ölüleri de soyuyorlar!
Dolandırıcılık konusunda çok ileride olduğumuz kesin!
***
SALATALIKLARIN BALIK KOKMASI
Geçenlerde salatalık yerken balık koktuğunu fark ettim.
Yanılıyor muyum diye internette baktığımda ise salatalıkların artık balık koktuğuna dair birçok yorum ve bilgiye rastladım.
Kış mevsiminde yetiştirilen bazı sebze ve meyvelerde özellikle balık kokusunun hissedilmesinin ana nedeni; balık gübresinin kullanılmasıymış.
Satılmayan ve alıcı bulamayan küçük hamsi gibi balıklar gübre fabrikalarına gönderiliyor; elde edilen balık gübresi, kışın yetiştirilen meyve ve sebzelerin üretiminde kullanılıyor.

Bir diğer neden ise tarımda kullanılan suyun kalitesinin düşük olması.
Tarımda kullanılmak için bazı su kanalları ve derelerden alınan sulara kirli ya da atık su karışmış olabiliyor.
Özetle mevsiminde meyve sebze almak lazım. Turfanda sebzelerde koku sorunu yaşanabiliyor.
Salatalıkta bu kokunun fazla hissedilmesinin nedeni ise yüksek oranda su içermesi.
***
TEDESCO’NUN BAŞARISI
Domenico Tedesco, tek bir oyuncusunu bile kendi seçmediği ve kamp yaptıramadığı takıma teknik direktör olmuştu.
Kendisini getiren Ali Koç da seçimi kaybetmişti.
Yeni başkan Sadettin Saran, bekle ve gör politikası uyguladı.
Nasıl olsa bahanesi hazırdı; Tedesco’yu o getirmemişti.
Galatasaray’ın puan farkını altıya çıkarmışken, Fenerbahçe’nin eski yerli teknik direktörleri de Tedesco’nun gönderileceğine dair algı yaratıyorlardı.

Tedesco, her hafta “Ya tamam ya devam’ maçı oynadı.
Önceki gün oynanan derbiyi kaybetse gönderilme ihtimali yüksekti.
Hoca yine bir test maçına çıkıyordu ama Orkun kırmızı kart görünce tam test maçı olmadı! Orkun atılmadan önce Fenerbahçe 2-0 gerideydi.
Önceki gün Orkun kadar Beşiktaş tribünleri de sahaya yabancı madde atarak Fenerbahçeli futbolcuların reaksiyon göstermesini sağladı.
Tedesco’nun başarılı olmasını istiyorum çünkü Mourinho gibi kibirli değil.
Mütevazı ve çalışkan. Kaos ortamına geldi ama hiç bahanelere sığınmıyor.
Sadece işine odaklı saha dışı ve hakem hatalarıyla ilgilenmiyor.
Örneğin derbide Fenerbahçe’nin bir penaltısı verilmedi, maç sonrası bazı Beşiktaşlılar üzerine yürüdü vs. ama lafını bile etmedi.
Baskılı hücum futbolunu seviyor. Her oyuncusundan faydalanmaya çalışıyor.
Ve oyunu iyi okuyor. Değişiklikleri yerinde ve doğru yapıyor.
Özetle şu an Tedesco, Fenerbahçe’ye ilaç gibi geldi. Umarım böyle devam eder.
***
Altyazı
“Bir zamanlar uygun gördüğünüz yerde düşünme ve konuşma özgürlüğünüz varken şimdi boyun eğmenizi zorunlu kılan sansür ve güvenlik sistemleri var. Bu nasıl oldu? Suçlu kim? Gerçek suçluyu arıyorsanız aynaya bakmanızı öneririm” (V For Vendetta)

				


