MEVLÜT TEZEL / Banksy deşifre olabilir!

Başta İngiltere olmak üzere birçok farklı ülkede yaptığı çarpıcı duvar resimleriyle efsaneye dönüşen Banksy en antikapitalist sanatçılarından biri olmasına rağmen duvarlara çizdiği eserlerin koruma altına alınması ironikti aslında.
Banksy, mevcut dünya düzenini genelde paspas gibi çiğneyen eserler ortaya çıkarıyor, lakin sistem buna sahip çıkıyordu.
Çünkü bu paha biçilmez duvar resimleri, çizildikleri yeri ünlü yapıyor, turist akınına neden oluyordu.
Bu kadar şöhrete rağmen 1974 Bristol doğumlu olduğu iddia edilen Banksy’nin hala deşifre olmaması, anonim kalması da büyük bir gizem.
Ancak Banksy’nin İngiltere Yüksek Mahkemesi‘nin duvarına çizdiği son eseri ‘eylemciye tokmakla vuran hakim’ resmi, mahkeme kararıyla silindi.
Banksy hakkında da dava açıldı.
Şimdi İngiliz polisinin Banksy’yi yakalamak gibi önemli bir görevi var.
Yıllardır kimliğini gizli tutan Banksy’nin anonimliği bitebilir!
Eğer Banksy bulunup mahkemeye çıkarılırsa İngiliz adalet sistemi bu işten zarar görebilir!
Bir gizem son bulur ya da tam tersine daha da popüler olabilir!
Normalde İngilizler Banksy’nin eserlerine gözleri gibi bakıyorlar.
Son eserinin silinmesi de ayrı bir tartışma konusu!
Eser silindi ama fenomen oldu.
Sanatçının son eserinde en basit tabirle; bir eylemci yani vatandaş hakkını arıyor. Yanlış olan bir durumu protesto ediyor ama hakim tokmakla kafasına vurarak verdiği kararla onu sinek gibi eziyor!
Ve verdiği karar sistemin devamını sağlıyor.
Eserin İngiliz hakimleri bu kadar kızdırması da yapılan eleştiriyi haklı gösteriyor gibi.
‘Eylemciye tokmakla vuran hakim’ eseri bence Banksy’nin en büyük başyapıtı olabilir.
Belki de Banksy hakkındaki gizemden sıkıldı ve hakimleri çok kızdırarak, artık deşifre olmak istedi.
Ve bunu da zekice bir yöntemle yaptı!
Umarım Banksy deşifre olmaz!
İngiliz kamuoyu da onun anonim kalmasını istiyor zaten.
***
FARKLI İSİM KOYMAYI ABARTMADIK MI?
Bu ekran görüntüsü Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi‘nde çekildi.
Veteriner sırası bekleyen köpekler, kediler ve kuşların isimleri ‘bekleyen hasta’ ekranında yer alıyor.
Güzel bir uygulama. Sıra karmaşası yaşanmaz.
Aynı zamanda hayvan dostlarımıza verilen değeri de temsil ediyor bu ekran.
Recep ve Rukiye isimleri hangi hayvanlara ne düşünülerek verildi acaba? Peki, ekrandaki ‘Veteriner Fakültesi‘ gözükmeseydi ne düşünürdünüz?
Miya, Maya, Recep diye devam eden bu isimleri insan sanabilirdiniz değil mi?
Sosyal medyada bu görselle ilgili şu yorum tartışmaya değer: “Marjinal isim koyma işi öyle bir noktada ki son iki isme kadar yadırgamadan pediatrik acil sandım.”
Öğretmen olduğunu düşündüğüm biri de şöyle yazmış: “Beşinci sınıflarımın isimleri bunlara yakın.”
Gerçekten de çocuklara farklı, bilinmeyen, nadir isim koyma işini fazla abartmadık mı?
Milan, Derda, Öklid, Orsa, Aura, Barsu, Elitcan, Önem, Kargil gibi isimler duyuyorum.
Orijinal, farklı olacağız diye bu kadar abartmaya gerek yok!
***
PİŞKİNLİĞİN DANİSKASI
Manavgat’ta bin yıllık tarihi eserleri yağmalayıp satan mobilya imalat atölyesinin sahibi O.K., suçüstü yakalandı.
Ve O.K., kendisine suçüstü yakalayan eski Antalya Röleve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram’ı “Bu kişi devlet memuru, mesai saatlerinde işletmemde ne yapıyordu” diyerek savcılığa şikâyet etti, iyi mi?
Utanması gerekirken kendisini yakalayanı şikâyet ediyor!
Kaçakçıdaki özgüvene ve pişkinliğe bakar mısınız?
Bence Karabayram mesai saatlerinde tam da olması gereken yerdeymiş!
O.K. gibi esnaf olup yan iş olarak tarihi eser kaçakçılığı yapan kim bilir kaç kişi var?
***
NEDEN, NİÇİN?
Bodrum’da liman bölgesinde soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir mavi yelken balığı dolaşıyordu.
Biri bu balığı zıpkınla vurdu ve o anın videosu sosyal medyaya düşünce vatandaş bu duruma tepki gösterdi!
Balığı vuran kişiye limanda avcılık yaptığı gerekçesiyle 12 bin 660 lira ceza kesildi.
Bu ceza o güzelim balığı geri getirmeyecek!
Normalde Pasifik ve Atlantik okyanuslarında yaşayan bu balık bir şekilde Akdeniz’e girdi ve oradan da yolu Bodrum’a düşmüş.
Ne kadersiz balıkmış? Ne işin var Bodrum’da?
Balığı vuran kişiye seslenmek istiyorum:
Dünyanın en hızlı deniz canlısı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren mavi yelken balığı, kendi halinde takılırken onu neden vurdun?
Balığın nesli tükenmekte olduğunu bilmiyor muydun?
İskele kıyısına kadar gelmiş bu doğa harikası canlıyı sevinçle ve keyifle izlemek varken neden vuruyorsun be adam?
***
FOTOĞRAF BEĞENMEMEK ŞİDDET Mİ?
Sabah’tan Burcu Şen’in haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaokul ve ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerin şiddet algılarını ve şiddete maruz kalma durumlarını incelemek amacıyla Şiddet Algısı Araştırması gerçekleştirildi.
Katılımcılara göre şiddet en çok dijital ortamlarda görülüyor.
Öğrenciler sosyal medyadaki fotoğrafı kasten beğenmemeyi şiddet olarak tanımlıyor.
Hatta sosyal medya gönderisindeki beğeniyi kasten geri çekmek ortaokul öğrencilerinin yüzde 17.5’i, ortaöğretim öğrencilerinin ise yüzde 17.3’ü tarafından şiddet olarak görüldü.
Çok ilginç sonuçlar.
Şiddet dediğin bir çocuğun diğer çocuğu dövmesidir. Elbette psikolojik şiddet de var.
Fotoğrafa beğeniyi geri çekmek hoş bir durum değil ama fotoğrafı beğenmemenin şiddetle ne alakası var?
Hayatı tamamen sosyal medya olmuş çok farklı bir nesil yetişiyor!
***
Altyazı
“İnsanlar böyledir. Geliriz tüketebileceğimizi tüketiriz ve gideriz. Çekirge sürüsü gibi.” (Skins)