YAZARLAR

MEVLÜT TEZEL / ‘Ayı Okan’ın MR’ı gündem oldu

İstanbul-Çekmeköy’deki özel bir hayvanat bahçesi ve hayvan rehabilitasyon merkezinde bakımı yapılan 3 yaşındaki ‘Okan’ isimli ayı, yediği meyvelerin dokunması sonucu rahatsızlanmış.
Cerrahpaşa Veterinerlik Fakültesi’ne götürülen ayıya MR çekilmesine karar verilmiş.
‘Ayı Okan’ın anestezi altında MR çekildiği andaki görüntüsü medyaya yansıyınca gündem oldu.
Sosyal medyadaki “İnsanlar şu MR için aylarca sıra bekliyor!
Özele giden binlerce lira ödüyor!” benzeri yorumlara çok şaşırdım.

‘Ayı Okan’ın MR’ı İstanbul Üniversitesi– Cerrahpaşa Veterinerlik Fakültesi’ne bağlı Araştırma ve Uygulama Hayvan Hastanesi’nde çekildi.
Burası hayvanlar için hizmet sunan bir yer.
Daha açık yazayım; ‘Ayı Okan’ın MR’ı insanların tedavi gördüğü bir devlet hastanesinde çekilmedi.
Bilip bilmeden yorum yapanlar belki şaşıracak ama ülkemizde hayvanlar için de bir hastane var!
Okan, soğuk meyveleri aninden fazla bir şekilde tüketince midesini üşütmüş sadece.
‘Ayı Okan’, üç yıl önce de fazla yediği soğuk meyveler yüzünden hastalanmış.
Sevgili ayı kardeş bundan sonra kendini soğuk meyvelere kaptırıp hastalanma!
Senin için çekilen ‘MR’lar gündem oluyor!

***

DİANA’NIN SON SÖZÜ
Prenses Diana, 31 Ağustos 1997’de Paris‘te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiğinde 36 yaşındaydı.
Milyonlarca kişi Kensington Sarayı önünde çiçekler bırakarak yas tutmuştu.
Diana’nın ölümünden ve mutsuz yaşamından kraliyet ailesi sorumlu tutuldu.
6 Eylül 1997’de düzenlenen cenaze töreni ise televizyonlardan yaklaşık 2.5 milyar kişi tarafından izlendi.
Prenses Diana’nın sevgilisi Dodi Fayed ile paparazzilerden kaçmaya çalışırken geçirdikleri kaza yıllarca tartışıldı.

Diana’nın hayatı belgesellere, filmlere, kitaplara konu oldu.
Ölümünün üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Diana hala haberlere konu oluyor.
Geçtiğimiz günlerde kaza yerine ilk ulaşanlardan biri olan itfaiyeci Xavier Gourmelon, Diana’nın ölmeden önce söylediği son sözü açıkladı:
“Arabanın arka koltuğunda sarışın kadın olduğunu gördüm. Kalp masajı yaptım ve yeniden nefes almaya başladı. O an hayatını kurtardığımı sandım. Ambulansa bindirilirken hâlâ yaşıyordu. O an kiminle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. O sırada Diana, ‘Tanrım, ne oldu?’ dedi.”
Eminim bu söz de tarihe geçecek.
Yıllar geçse de Diana ilgi çekmeye ve tartışılmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Diana, medya için ölümsüz bir malzeme, hiç eskimeyen bir kişi!

***

KULÜPLER, PARAYI NEREDEN BULUYOR?
Önceki gün futbol transfer piyasasında çılgın bir 24 saat yaşandı.
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi listesinin teslimine 24 saat kala Trabzonspor’un milli kalecisi Uğurcan Çakır’ı net 27 milyon 500 bin Euro + KDV ile renklerine bağlarken bir rekora da imza attı.
Uğurcan en çok bonservis ücreti ödenen yerli futbolcu olarak tarihe geçti.
Galatasaray bu yaz anlaştığı Victor Osimhen için 75 milyon euro, Wilfred Singo için de 30 milyon euro ödeyecek.
Fenerbahçe, Kerem Aktüroğlu için 22 milyon 500 bin euro, Nene için 18 milyon euro, Ederson için 15 milyon euro ve Asensio için de 7,5 milyon euro bonservis ödeyecek.

Beşiktaş ise Orkun Kökçü için 5 milyon euro kiralama ve 25 milyon euro zorunlu satın alma bedeliyle toplam 30 milyon euro ödeyecek.
Bunlar gibi daha birçok pahalı transfer var.
Transfermarkt verilerine göre bu sezon Süper Lig’de toplam 378 transfer yapıldı.
Bu transferler için 320 milyon euro bonservis bedeli harcandı.
Kulüpler 356 futbolcuyla yollarını ayırırken, bu transferlerden de 157 milyon euro gelir elde etti.
Borç batağındaki Türk kulüplerinin transfere astronomik paralar harcaması Avrupa’da haberlere konu oluyor.
Harcanan paralar sadece sponsor destekleriyle de açıklanacak seviyede değiller!
Süper Lig’in Avrupa’nın en çok kazanan ligleri arasında 10. olduğunu hesaba katarsak bu değirmenin suyu nereden geliyor?
İleride bu soruyu UEFA da sorabilir?

***

TUZ TÜKETİMİ İKİ KAT FAZLA
Dün çıkan habere göre dünya genelinde tuz tüketimi önerilen seviyelerin neredeyse iki katına çıkmış durumda.
Dünya Sağlık Örgütü günde 2 gramdan az sodyum (yaklaşık 5 gram tuz) tüketilmesini tavsiye ediyor.
Ancak Dünya tuz tüketim ortalaması 10.8 gram.
Genelde yemekler yapılırken normal ya da normalin biraz üstü tuz kullanılıyor.
Asıl sorun sonradan eklenen tuzda. Uzmanlara göre tüketilen tuzun yalnızca dörtte biri yemeklere sonradan ekleniyor; geri kalanı ise hazır gıdalar, ekmek, sos ve işlenmiş yiyeceklerden geliyor.

Bazılarında daha yemeğin tadına bakmadan tuz eklemek rutine dönüşmüş durumda. Bir de yemeklere sonradan eklenen soslardaki tuz hesaba katılmıyor.
Araştırmalar, tuz tüketimini azaltmanın doğrudan kan basıncını düşürdüğünü, bunun da felç ve kalp hastalıklarına bağlı ölümleri azalttığını gösteriyor.
Örneğin Japonya ve Finlandiya’da yürütülen kampanyalarla günlük tuz tüketimi düşürüldü, buna paralel olarak inme ve kalp krizi ölümleri yüzde 80’e kadar geriledi.
Bazıları da tuza o kadar kafaya takmış ki, neredeyse hiç tuz kullanmıyor.
Oysa vücudun ihtiyaç duyduğu bir tuz oranı var. Günde 5.6 gramın altında tuz kullanmak da zararlı.
Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere devlet kurumları yıllardır tuz tüketiminin azaltılması için uyarılarda bulunuyor.
2011 yılından itibaren uygulanan Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Eylem Planı sayesinde günlük kişi başı tuz tüketimi 10,2 grama düşmesine karşın hala önerilen miktarın iki katı.
Ülkemizde aşırı tuz tüketimini azaltmak için daha fazla farkındalık projelerine ihtiyaç var.

***

Altyazı
“Hayal gücü bilgiden çok daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır fakat hayal gücü dünyalar kadardır.” (Criminal Minds)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu