MELİH ALTINOK / Tom Barrack neden doğruyu söylüyor?

Sıradışı bir büyükelçi olduğu kesin olan Tom Barrack, Trump’ın Suriye temsilciliğinin de hakkını veriyor.
Yeni görev yeri için “eve döndüm” diyen Lübnan kökenli Barrack da patronu Trump gibi “kitabın ortasından konuşuyorum” edasında. Sıkıcı diplomatik kalıplara sığmıyor.
Geçtiğimiz günlerde yaptığı “SDG, YPG ve PKK’dır. Onlara bağımsız devlet kurma borcumuz yok. Özgür bir Kürdistan olmayacak, özgür bir SDG devleti olmayacak” çıkışıyla ortalığı sallamıştı. Son olarak Beyrut‘ta AP’ye verdiği demeçle tartışılıyor.
Zira, İsrail’in Suriye’de güçlü bir merkezi devletin egemen olması yerine parçalanmış bir Suriye’yi tercih ettiğini savunan elçi, Tel Aviv’in güçlü ulus devletleri tehdit olarak gördüğünü söylüyor.
Türkiye‘den başka bölgede İsrail’in tehdit algılayacağı başka ulus devlet yok da Barrack bunları niye en üst perdeden hatırlatma ihtiyacı duyuyor?
ABD’nin Orta Doğu‘ya atadığı özel yetkili üst düzey elçisinin doğruyu söylemek gibi bir motivasyonla ağzını açmayacağı ortada.
Belli ki, ülkesinin çıkarları için bir senaryoyu olgunlaştırıyor.
Peki bölgemizde ABD’nin çıkarına olan denge nedir?
İsrail’in kontrolünde bölünmüş bir Suriye, ulus devlet yapısı zayıflatılmış bir Türkiye ve nihayetinde İsrail’in egemenliğinde bir Orta Doğu mu?
Biliyorum, pek çoğunuz “ABD eşittir İsrail” deyip kestirip atıyor. Ben o kadar emin değilim.
Kafamda sorular var. Bırakın küresel iktidar mücadelesini, ulusal ve yerel siyasette bile ilişkiler bu kadar net değil.
Kaldı ki ABD’nin yekpare bir durumda olmadığını da unutmamalıyız. Ülkenin başında, açık şekilde bir Mossad aparatı olan Epstein soruşturması sopasıyla terbiye edilmeye çalışılan bir Başkan var. Jokerin şimdi çekilmesi, Trump’ın Tel Aviv‘e hep “evet” demediğinin göstergesi.
Dolayısıyla ABD iç işlerine müdahale edecek kadar etkili mekanizmalara sahip olan İsrail’i sınırlandıracak Türkiye gibi güçlü bir ulus devletin varlığı Washington için pekala elzem olabilir.
Bu iki güç arasında, tarihte hep tampon rolü oynamış Suriye coğrafyasından ala sınır mı var?
Türkiye’nin ABD açısından, İran ve Rusya‘nın yanı sıra uzun vadede Çin için de bölgede bir denge unsuru olduğu konusuna girmiyorum bile.
Destelerin her an karıldığı masada oyuncuların elinde 80 yıl önce dağıtılan kartlar yok ya.
***
SİLAHA ÇOK MU PARA HARCIYORUZ?
17 Uluslararası Sanayi Fuarı‘nda yaptığımız Sebep Sonuç’un konuğu Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün‘dü. Görgün’ün anlattıklarından çıkardığım özet, bir başarı, gurur ve güven tablosu: Çok değil on yıl kadar önce PKK’ya atacak obüs mermisinde sıkıntı yaşayan Türkiye bugün Savunma Sanayi ihracatında dünyada 11. ülke konumunda.
Türkiye’nin askeri alandaki ihracatında aslan payının gelişmiş batı ülkeleri olması, teknolojide geldiğimiz seviyenin çok iyi bir göstergesi.
Savunma sanayi hamlesi, ihracatın yanı sıra istihdama ve bağlı yüzlerce sektörün gelişimine de dev katkı sağlıyor.
Görgün’e muhalefetin “silahlara çok para harcıyoruz” eleştirilerini de sordum.
Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz‘ın “Üretmek yerine savunma sanayi ihtiyacımızı dışarıdan gidersek maliyetler ne olurdu” şeklinde bir sorusu üzerine bu konuyu çalıştıklarını söyleyen Görgün şöyle cevap verdi:
“Beşte bir maliyetle üretiyoruz. Aldığınız ürünün çalışıp çalışmayacağının garantisi de yok!“
Başta askeri ve sivil bürokrasinin takozlarını kıra kıra ilerleyen, Türkiye’de sivil siyaseti muktedir kılan Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bu tabloda payı olan herkese minnetarız.
***
İSRAİL PANİKTE
Wall Street Journal, Birleşik Krallık, Almanya, İspanya ve İtalya’nın ortak üretimi olan Eurofighter Typhoon’ların Türkiye’ye satışında mesafe kaydedildiğini, IDEF’de bir sürpriz olabileceğini yazdı.
Ses, İsrail ana muhalefeti Gelecek Var Partisi lideri Yair Lapid’den geldi:
“Türkiye, Orta Doğu’nun en büyük ve en güçlü donanma filosuna sahip ve şimdi İsrail ile hava sahasında eşitlik sağlamayı hedefliyor. Bu tehlikeli bir durum ve işlevsiz hükümetimiz bu anlaşmanın ilerlemesine izin verdi ve bu konuda hiçbir şey yapmadı.”
***
KIZIM SANA DİYORUM GELİNİM SEN ANLA
Hakan Fidan’dan Suriye’deki gruplara:
“Bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, bunu milli güvenliğimize doğrudan tehdit olarak algılar ve müdahale ederiz.”