YAZARLAR

MELİH ALTINOK / Srebrenitsa dersleri

İki gündür Srebrenitsa Soykırımı’nın yıldönümü etkinlikleri için Bosna Hersek’teyim.
Dün de geçmişteki büyük acının izlerini sürmek için Saraybosna’yı arşınladım. Birinci Dünya Savaşı‘nın ilk kıvılcımının çakıldığı, yüzyılın sonlarına doğru da iç savaş ve soykırımın ağır yükünü omuzlamış bir şehir burası.
Mimarisiyle, planlamasıyla, yeşiliyle, trafiğiyle bir Avrupa şehri ama herkes Türkçe konuştuğu ya da anladığı için kendinizi evinizde hissediyorsunuz. İnsanlar güler yüzlü ama bakışlarında kolektif hafızanın derin yaraları hissediliyor. Havaya mesafeli bir samimiyet hâkim.
Bosna‘nın güzel parklarındaki, Osmanlı döneminden kalma mezar taşlarının arasına özenle yerleştirilmiş soykırım heykelleri dünü hatırlatıyor. Bu tarihi enstantanenin fonundaki top oynayan çocuklar ve masalarını yol üstüne atmış kafelerde neşeyle sohbet eden büyükler ise geleceği düşündürüyor.

Zihnim, “Böyle bir tarihi mirasa rağmen ‘bir arada yaşam’ nasıl mümkün oluyor?” sorusundan kurtulamıyor.
Aklımdakini Bosnalılara da soruyorum. Şimdilik işler yolunda görünüyor ama hiçbiri tarihin tekerrür edip etmeyeceğinden emin değil.
Tabii aklımın bir yarısı da “bizim oralarda”.
Türkiye’yi bir iç savaşa sürüklemek için dizayn edilmiş PKK, Kuzey Irak’ta silahlarını yakarken, dünyanın gözleri önünde Srebrenitsa Soykırımı’nın bir benzeri Gazze’de yaşanıyor.
Elbette umudumu muhafaza ediyorum. Başka türlü de yaşanmaz. Ama geç olmadan sahip olduklarımızın değerini ve ölmekle bayılmanın farklı şeyler olduğunu anlamamız şart.
Zira Bosnalı kardeşlerimiz gibi başımız sıkışırsa yardımımıza koşacak başka bir Türkiye yok.

***

HİTLER, MLADİÇ, NETANYAHU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve beraberindeki Türk heyeti, dün Bosna Hersek‘in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırp birliklerince yapılan ve 8 binden fazla Boşnak sivilin acımasızca katledildiği soykırımın 30’uncu yılı dolayısıyla düzenlenen anma programındaydı.
Kurtulmuş törende yaptığı konuşmaya, Bosna Hersek’in efsanevi kurucu lideri Aliya İzzetbegoviç’in, “Soykırımı unutmayın; çünkü unutulan soykırım tekrarlanır” sözleriyle başladı ve şunları söyledi:
“Modern zamanlarda üç tane önemli soykırıma şahit olduk. Bunlardan birisi Auschwitz, bir diğeri burası Srebrenitsa ve biz burada konuşurken devam eden Gazze Soykırımı. Her üç soykırımın sorumluları da aynı tip insanlardır. Adolf Hitler’in, Ratko Mladiç’in, Binyamin Netanyahu’nun birbirinden hiçbir farkı yoktur, aynı davranışa sahip insanlardır.”

***

İHTİYATLI İYİMSERİM
Terörsüz Türkiye projesinde dün önemli bir eşik aşıldı. Bir süre önce kendini fesheden PKK, dün de Süleymaniye’de düzenlediği bir törenle silahlarını yaktı. “Dağdakilerin” tamamen silahsızlanmasının eylül ayında tamamlanması bekleniyor.
Sağdan sola herkes coşkulu.
Evet, hem küresel konjonktür ve bölgesel dengeler hem de içerideki durum müsait görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kararlı. Çözüm Süreci’ne karşı duran MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu kez projeye önayak olması büyük bir avantaj. PKK’nın askeri olarak yenilmesi ve dış desteğini yitirmesi de önemli.
12-13 yıl önceki Çözüm Süreci’ni şiddetle desteklemiş bir gazeteci olarak benim hislerimi ifade eden yegâne cümle ise “ihtiyatlı iyimserlik”.
Çatışmanın ve terörün doğurduğu karanlıktan beslenen “düz ovadaki” çevreler, Türkiye’nin ortaya koyduğu iyi niyetin ve samimiyetin bir daha bu denli güçlü şekilde sergilenmeyeceğini, önlerindekinin son şans olduğunu akıllarından çıkarmamalılar.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu