MELİH ALTINOK / Ne şehirler gördüm içinde insan yoktu…


Türkmenistan‘ın “daimi tarafsızlık” statüsünü korumasının 30. yılı etkinliklerini takip etmek üzere geçtiğimiz günlerde başkent Aşkabat’taydım.
Uçağımızın akşam saatlerinde indiği havalimanıyla otel arasındaki yol boyunca her yer ışıl ışıl, pırıl pırıldı. Beyaz mermerden yapılmış yepyeni binalar arasındaki geniş bulvarlar, yaklaşan Noel için ışıklarla süslenmişti. Trafikte tek tük araçlar vardı ama kaldırımlarda neredeyse kimse yoktu. Otelin 8. katındaki odanın penceresinden izlediğim Aşkabat, dev bir uçak pistini andırıyordu.
DAİMİ SESSİZLİK
Ne var ki ışıklar sönünce büyü dağıldı; Türkmenistan’ın “en büyük şehri” gündüz de boştu. Kimse ülkedeki hayat hakkında pek konuşmak istemiyordu ama “Nerede bunca insan, hava da soğuk değil” diye sorduğumuzda, dört bir yanı saran 12 katlı beyaz renkteki nizami apartmanları işaret ettiler.
Her birinin tavan yüksekliği asgari 4.5 metre olan geniş daireler halk için inşa edilmiş. Konut sıkıntısı yokmuş. Doğalgaz zengini ülkede evlere gelen doğalgaz ve elektrik faturaları da sembolik denecek kadar düşükmüş.
Anlaşılan o ki sayılarının 1 milyon 200 bin olduğu söylenen Aşkabat sakinleri, rahat beyaz mermer evlerini sokaklardan daha çok seviyor. Pandemi tiyatrosunun sahnelendiği karantina günleri yaşanırken pek zorlanmamış olmalılar.
BÜLBÜLÜ ALTIN KAFESE KOYMUŞLAR
Ülkeye giriş çıkışın ada devletlerini aratmayacak kadar sıkı prosedürlere tabi olduğu Türkmenistan’da nüfus artışı cömertçe teşvik ediliyormuş. Resmi verilere göre yaklaşık 8 milyon nüfusu bulunan ülkede, çok çocuklu ailelere çekilişle ev veriliyormuş.
Ancak yine resmi rakamlara göre 2 milyondan fazla Türkmenistan vatandaşının yurtdışında çalıştığı düşünülürse, insanların ülkede kalmak için ev ve düşük faturalar dışında başka beklentileri de olduğu açık. Mesela hürriyet…
Telefonların bile doğru düzgün kullanılamadığı, internete ancak VPN uygulamalarıyla girilebildiği Türkmenistan’da, özellikle gençleri ülkede tutmak hayli zor görünüyor.
ŞEHİRLERİ ŞEHİR YAPAN…
Aşkabat’taki ihtişamlı beyaz mermer binaların, heykellerin ve dev bulvarların ortasındaki bu ıssızlığa tanık olunca ister istemez bizdeki 100-200 bin nüfuslu, cıvıl cıvıl şehirlerle kıyas yapıyorsunuz. Bir adım ötesinde ise yerle bir edilmiş, tek bir sağlam binanın bile kalmadığı küçücük Gazze‘de gürül gürül akan hayat geliyor aklınıza.
Ve şehirleri şehir yapanın, önce insan olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz.


