MELİH ALTINOK / Hani şu “terörist” dediğiniz Hamas mı Namık Bey?

Dün Trump’ın Gazze planını “Takdir ediyoruz” diyerek kabul eden Hamas’a bile hamaset nutukları çeken klavye kahramanlarından, operasyonel tiplerden bahsetmiştik.
Pazarı gören CHP durur mu? Mevzuya bodoslama dalıverdiler.
CHP’nin dış politika duayeni nam-ı diğer “ABD’nin Ankara Büyükelçisi” Namık Tan aynen şöyle buyuruyor:
“Diplomaside perakendeci, al-verci (“transactionalist”) yaklaşım küresel olarak egemen. Trump ve Erdoğan bu tutumun zaten tutkunları. İlke ve değerlerin o karede yeri yok. “Direniş örgütü” Hamas’ın Gazze’den silinmesine Erdoğan’ın şevkle önayak olması söz konusu fırsatçılığın en son göstergesi”
“Direniş örgütü Hamas” öyle mi?
Hayır, yanlış anlaşılmasın, bence de öyle ama dünya üzerinde Hamas’ı terör örgütü ilan eden ilk muhalefet partisi lideri olan Genel Başkanı Özgür Özel bu işe ne diyor?
Yoksa o da fikir değiştirdi de Tan altlığını mı yapıyor?
Gerçekten merak ediyorum. Zira Mavi Vatan‘a “masal” diyen, “Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan savaşında “cihatçıları” kullandığını falan söyleyen bir ekipsiniz.
Ne oldu da bir anda Hamas’a terörist demekten vazgeçip direniş örgütü demeye başladınız?
Peki, Namık Bey’in sık sık selam çaktığı eski görev yeri Tel Aviv‘de bu değişim nasıl karşılanmıştır dersiniz?
Duyamadım, “Her şey kontrol altında mı” diyorsunuz?
***
SURİYE’DE SANDIK ZAMANI
Geçtiğimiz yıl bu zamanlar Suriye’de Esad’ın devrileceğini söyleseler hepimiz “Bu da nereden çıktı, hayal” derdik.
O dönem de sağ olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dış politika tavsiyeleri vermeyi ihmal etmeyen CHP Genel Başkanı Özel, boşuna “Esad ile Erdoğan’ın diyalog günüdür. Başka çaresi yoktur” demiyordu.
Özel’in öngörüsünden birkaç hafta sonra Suriye’de Ahmet Şara liderliğindeki gruplar devrim yaptılar. Hatırlayın, Esad’ın Rusya‘ya kaçmak için uçağa binmeye hazırlandığı saatlerde bile CHP kurmayları “geç değil” diye söyleniyorlardı.
Sonradan bizzat ABD Başkanı Trump’ın ağzından duyacaktık ki, Erdoğan herkesin Suriye’nin geleceğinden ümidi kestiği o günlerde devredeymiş.
Türkiye’nin sahadaki varlığını, devrimin ardından ülkede bir cadı avının başlamamasında ve yumuşak bir süreç yürütülmesinde de hissettik.
Bu profesyonellik sayesinde Avrupa’nın da desteğini alan Cumhurbaşkanı Şara o gün bugündür işleri gerçekten iyi idare ediyor. Suriye halkının özgüvenini artırıyor.
Dün de ülkede sandıklar kuruldu.
Bizim tek derdimiz, yanı başımızda iç barışını sağlamış, istikrarlı bir komşu görmek.
Yılladır bin bir türlü eziyet çeken Suriye halkı da ufukta görünen bu akıbeti fazlasıyla hak etti.
***
BAK GAZZELİ NE DİYOR:
Anadolu Ajansı, Gazzelilere Trump’ın barış planını sormuş.
Bir hafta önce Gazze kentinden göç eden Muhammed Hamu da 2 yıldır sürekli bir yerden bir yere göç etmekten, bombardımanlardan yorulduklarını ve bu nedenle savaşı durduracak her türlü teklifi memnuniyetle karşıladıklarını anlatıyor.
Göç sürecinin, ulaşım vasıtası olmadığı için çok maliyetli olduğunu ve çocukların yolda perişan olduğunu anlatan Hamu, Hamas’ın Trump’ın planını kabul etmesine sevindiklerini söylüyor:
“Deyr el-Belah’ta ilk defa uçak ve bombardıman sesi olmadan bir gece geçirdik. Hatta keşif uçakları bile yoktu. Bunların insanı çok rahatsız eden sesleri var. 2 yıldır her an duyduğumuz bu sesi bugün duymadık. Sokakta biraz olsun rahatça yürüyebildik. Asla ateşkesten vazgeçilmemeli. Biz ölüyoruz, bu anlaşmanın olması lazım. Bu bizim son şansımız. Uygulanırsa ne ala ama uygulanmazsa Arap ülkeleri ve diğer ülkeler arkamızdan Fatiha okur.”
***
KAFKA’NIN VİLLALARI
Ekrem İmamoğlu Fransız Le Mond gazetesine bir yazı göndermiş.
“Kafkavari bir davada” yargılandığını, zira Kafka’nın Dava romanındaki kahramanı Josef K gibi neyle suçlandığını bilmediğini yazmış.
Ama bunların başına neden geldiğine eminmiş. “Çünkü 2024’te İstanbul Belediyesi listelerime Kürt adayları koymaya cesaret ettim” diyor.
Ne desin? “Yolsuzluktan yargılanıyorum, üç beş villanın hesabını soruyorlar” diyecek hali yok ya.