MELİH ALTINOK / F-16’lar, F-35’ler çok mu lazım?

ABD’den almaya çalıştığımız F-16’lar ve F-35 projesi meselesi kimileri tarafından, “Ne gereği var, hani kendi uçaklarımızı yapıyorduk, hem beş on yıla insanlı uçak mı kalacak” diye küçümseniyor.
Ancak Türkiye‘nin F-35 projesine ta 2010 yılında girdiği ve Hulusi Akar’ın Milli Savunma Bakanlığı döneminden beri de F-16’lar konusunda yoğun mesai harcadığı düşünülürse konu ulusal güvenlik açısından önemli olmalı.
Emekli Pilot Tuğgeneral Dr. Hüseyin Fazla, “Peki neden önemli?” sorusunu yöneltebileceğimiz en yetkin isimlerden. F-16’ların neredeyse tüm modellerinde 2000 saatlik uçuş deneyimi olan Dr. Fazla, geçen akşam Sebep Sonuç’ta ihtiyacın sebeplerine dair doyurucu cevaplar verdi.
Geliştirmekte olduğumuz nesil uçaklarımızda önemli mesafe kat ettiğimizi anlatan Fazla, ancak önümüzdeki döneme dair savunma projeksiyonlarının elimizdekilere, mevcuda göre şekillendirildiğini anlatıyor.
Fazla, İsrail ve Yunanistan gibi potansiyel tehditlerin envanterindeki uçak sayısı ve bu uçakların niteliğinin planlamada belirleyici olduğunu hatırlatıp aradaki farkı kapatmak için harcanan çabanın ciddiyetinin altını çiziyor. Çünkü savaş zamanı en önemli konu tedarik süresi.
Silah çeşitliliği de savunma için hayati. Örneğin, NATO üyesi olmamıza karşın ihtiyaç duyduğumuzda verilemeyen Patriot‘ların yerine Rusya’dan aldığımız S-400’ler, korona günleri sonrası başlayan savaş pandemisinde hava savunmamızı destekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki görüşmede uçakların teslimiyle ilgili önemli aşama kaydedildiği belirtiliyor.
İsrail gazetelerinde çıkan, “İsrail hava üstünlüğünü kaybediyor” analizleri ile Türkiye’deki muhalif basının “Türkiye’nin ihtiyacı uçak mı?” yorumlarının çakışması bunun göstergesi.
***
NETANYAHU GİDERKEN ERDOĞAN DÖNÜYORDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’deki başarılı temaslarının ardından yurda dönerken Netanyahu, New York’a gidiyordu.
Ama ne gidiş, havada zikzaklar çizerek.
Zira Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savaş suçlusu olduğuna hükmettiği soykırımcının aranmadığı ülke yok.
Hâliyle evinden başını çıkardığında uçağının hava sahasını kullanacağı devletler sınırlı.
Netanyahu’nun havada başı döndü mü bilinmez ama toprağa basınca da işkencesi bitmedi
Erdoğan’la görüşmesinin ardından İsrail’in Batı Şeria‘yı ilhak niyetine ilişkin değerlendirmede bulunan Trump’ın, “Ama ben bunu yapmayacağım. Buna izin vermeyeceğim. Netanyahu ile konuştum, İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmesine izin vermeyeceğim. Bu kadar yeter. Artık durma zamanı” şeklindeki sözleri kimyasını daha da bozmuş olmalı.
Erdoğan’ın birkaç gün önce hıncahınç dolu salona Gazze fotoğraflarıyla seslendiği kürsüye çıkması son darbeydi.
Başkan Trump meşruiyetine zarar veren, son seçimlerde de rakibi olan Demokratları destekleyen bu soykırımcıyı daha ne kadar sırtında taşıyacak?
***
GOEBBELS’İN TORUNLARI
BM kürsüsünde karşısında dinleyici bulamayan Netanyahu, çözümü soykırım yürüttüğü Gazze’ye dev hoparlörler göndermekte bulmuş.
Kayda geçen görüntüleri al, bir Nazi filminde kullan sırıtmaz.
***
GÖZYAŞLARI SEL OLDU AKTI
Nisan ayında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir lise öğrencisi okula başörtüsüyle girmek isteyince ortalık karışmıştı.
Bakanlar Kurulu liselerde başörtülü eğitimi serbest bırakınca Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (TÖS) süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşımış ve başörtülü öğrencilerin derse girdiği liselerde greve gitmişti.
KKTC Anayasa Mahkemesi, 2’ye karşı 3 oyla Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmedilen Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Tüzüğü’nün iptalini kararlaştırdı.
TÖS üyeleri aldırdıkları yasak kararını kutlamak için birbirlerine sarıldılar. Sendikanın, Nur Serter’in ruh ikizi olan Başkanı Selam Eylem duygularına hâkim olamayınca da gözyaşları sel oldu aktı.
Kimileri kendilerine solcuyum diyen bu yobazlara “Rum tarafına gidin” diye sesleniyor.
Ne var ki benzer bir davada Anayasa Mahkemesi’nin okullara başörtüsü serbestisi getirdiği Rum kesiminde bu dinozorlar laik atak geçirirler. KKTC’de olduğu gibi ellerini kollarını sallayarak faşistlik yapamazlar, insanları sindiremezler. Ya hapse düşerler ya akıl hastanesine.