MELİH ALTINOK / Cumhuriyet’in 102. yılında değişenler değişmeyenler


Bu topraklardaki 1000 yıllık Türk egemenliğinin son yüzyılında devrimle Cumhuriyet modeline geçtik.
Artık sultan yoktu, başımızda cumhurbaşkanı olacaktı. İktidar Osmanlı hanedanlığından, devrimi yapan partiye geçmişti.
Teorik olarak ahali de “tebaa” değil “vatandaş” olmuştu, egemenlik “kayıtsız şartsız” onundu.
***
Ancak pratik için henüz erkendi, her şeyin bir zamanı vardı.
1 Kasım 1922’ye kadar süren Osmanlı’nın İkinci Meşrutiyet döneminde olduğu gibi, vatandaşın oy vereceği partilere kavuşmak için 1950’ye kadar beklemesi gerekecekti.
Tek parti döneminin ardından ilk serbest ve genel seçimlerde de CHP bir daha gelmemek üzere iktidardan düştü.
Cumhuriyet ise, gizli ajandalarında parlamenter monarşiye (Osmanlı’ya) dönüş olduğu söylenen “gericilerin” yönetiminde bugünlere geldi.
Türkiye 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997’deki askeri darbelere rağmen, cumhuriyetin alameti sandığı korumayı başardı.
Bugün bulunduğu coğrafyanın, halkın egemenlik hakkını serbest ve genel seçimlerle belirlediği yegâne vahası ve bölgesel gücü olarak varlığını sürdürüyor.
***
Peki, 1923’teki Cumhuriyet devrimi olmasa Türkiye refah ve demokrasi açısından daha iyi bir yerde mi olurdu?
Mesela o dönem Osmanlı İmparatorluğu‘nu parçalayıp Türklerin yoluna Cumhuriyet modeliyle devam etmesini çıkarlarına uygun gören Birleşik Krallık gibi parlamenter monarşide ısrar etseydi?
“Oralarda monarşi sembolik” demeyin. İngiltere’de Brexit zamanı rahmetli Kraliçe’nin parlamentoyu nasıl şık şekilde tatil ettiğini unuttuk mu? Evet, sorumuza dönelim. Durumu bugün krallıkla yönetilen İsveç’e, Norveç’e, Hollanda’ya, İspanya’ya, Kanada’ya falan mı benzerdi?
***
Beyin jimnastiğinden başka faydası olmayan boş bir tartışma değil mi?
Bence de öyle.
Tarih, koşullar dayatmış, bir tercihte bulunmuş. Herkes gibi bizim de sorunlarımız, eksiklerimiz var ama hâlâ bu topraklarda onurlu ve bağımsız şekilde var olabiliyorsak, tüm emeği geçenlere minnettarız.
***
O hâlde nedir geçen yüzyılda kalmış bu tartışma sanki memleketin aslı gündemiymiş pozları?
Bayramda kavga çıkarmalar, Cumhuriyet’in 102. yıldönümünde, okullara Cumhuriyet’in ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’le birlikte Cumhuriyet’in seçilmiş son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının asılmasına karşı çıkmalar falan…
Sorsan dertleri Cumhuriyet’in yeterince demokratik olmaması.
Ne var ki çözümü, “geçiş aşaması” denilerek demokrasinin ileri bir tarihe ertelendiği Cumhuriyet’in kuruluş ayarlarına dönmekte gören de yine ve sadece kendileri.



