MELİH ALTINOK / Ada fiyatları bunlar ada

Dün tekneci bir arkadaşım, Rodos‘ta sahilde arkadaşlarıyla yaptıkları kahvaltının fişini gönderdi.
23 euro.
4 koca adam. Yalnızca kahvaltı değil, köfte de yemişler.
Adam başı 250 TL.
Lüks lokantalarda gelen hesaplardan, beach magandalığından falan bahsetmeyeceğim.
Bu paraya bizim tatil beldelerindeki sıradan bir tesiste domates-salatalık yiyemezsin. Ancak bir bardak buzlu çay içersin. Midene oturan kazıklanıyorum hissi, güvensizlik algısı da cabası.
Marmaris‘ten, Bodrum‘dan boş plajların görüntülerini paylaşan işletmeciler “ama maliyetler” demesinler.
Rodos bir ada. Bizdeki tarım arazilerinin yanı başına kurulmuş tatil lokasyonlarıyla kıyaslanamayacak kadar dezavantajlı. İşletmelerin suyundan çöpüne her şey taşıma. İşçi maliyetleri de Türkiye‘den fazla. Elektrik ve doğalgazın yarısını da bizde olduğu gibi devlet sübvanse etmiyor.
Üstelik, işletmeciler, giriş ücreti, otopark ayağına soygun gibi “imkânlardan” da mahrumlar.
Kâr marjları çok daha “mütevazı”.
Hâliyle dağ taş da turist dolu. Yüzleri gülüyor.
Uzatmayalım, tablo net. Bu farkın izahı yok. Türkiye’den akın akın Yunan adalarına turist kaptırmamız bir yana, parası değerli yabancı turist için bile bu yeme içme fiyatları pahalı.
“Sezonluk vurup geçelim” kafasıyla piyasaya girenler, Avrupa ile üç aşağı beş yukarı müşteriye aynı fiyatı çeken otelleri, turizm erbabını da dibe çekiyorlar.
Kendimize gelelim.
Altın yumurtlayan tavuğu kesiyoruz, kendi ayağımıza sıkıyoruz.
Turizm Bakanı başta olmak üzere bir yetkili de çıkıp “Ne yapıyorsunuz?” diye sormuyor.
***
HIRSIZLIK DEĞİL SOYGUN
Kurtlar sofrasında büyük devletler harıl harıl altın stokluyorlar.
ABD ve Avrupa devletleri altına hücumda en ön sırada.
Ne var ki altın sınırlı.
Bir bahane yaratıp başkasının altınına çökmek şart.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Minsk‘te düzenlenen Avrasya Ekonomik Forumu‘nda Batılı ülkelerin Rusya’nın yurtdışındaki altın ve döviz rezervlerine el koyma girişimlerini gündeme getirmesi boşuna değil.
Hukuk kökenli olduğunu hatırlatan Rus lider, “Hırsızlık, malın gizlice alınmasıdır. Bu ise açıkça yapılıyor, yani soygundur” diyor.
Ne var ki giden gitti.
Paralarını güvenli diye yurtdışına kaçıran, spor kulübü alınca, otel inşaatına başlayınca Batı devletlerinin kendilerine vatandaş muamelesi yapacağını sanan Rus zenginleri bir gecede “oligark” ilan edilip donlarına kadar soyuldular.
Tüm bu yaşananlarda, Türkiye’de kazandığını, sermayesini kediye yükleyip Avrupa’da, ABD’de istifleyenler için ne dersler var ama gözleri kör olmuş.
Hazine Bakanlığı döneminde Türkiye’nin yurtdışındaki altınlarının memlekete getirilmesi için dişini tırnağına takan Berat Albayrak’a dört koldan yüklenmelerinin sebebi de sanırım bugünlerde daha iyi anlaşılıyordur.
***
SARAÇHANE MEDYASINDA ISINMA TURLARI BAŞLADI
Özgür Özel’in ve Ekrem İmamoğlu’nun akıbetinin, Baykal’dan, İnce’den, Kılıçdaroğlu’ndan farklı olmayacağını iddia ediyorum.
Zira bu bir CHP klasiği
“Kral öldü, yaşasın yeni kral” moduna çok hızlı intibak ediyorlar.
İmamoğlu ekibinin toplandığı Nefes gazetesinin dünkü manşeti, ısınma turlarının başladığının göstergesi.
“CHP içinden ve tabandan parti yönetimine çağrı:
Ekrem Başkan önemli ama…” Evet “ama”dan sonra ne desen boş.
Eminim, İmamoğlu da “yine de partinin tek gündem maddesi bu olmamalı” şeklinde devam eden manşetin tamamını okumadan gazeteyi elinden bırakmıştır.
***
ADAMINA GÖRE MUAMELE
Lahey’de, ABD başkanı seçildikten sonra Trump’la ilk yüz yüze görüşmesini yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD’nin Gazze’yi devralması ve Filistinlilerin sınır dışı edilmesi planları” hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“Bizim görüşmemizde Gazze’nin sahil boylarının kumarhaneler olması gündeme gelmedi. Gündeme gelse benim vereceğim cevap bellidir. Bu konuda duruşum bellidir. Trump öyle akıllı bir insandır ki, kime ne soracağını iyi bilir. Böyle bir şey aramızda geçmedi.”
Muhalefetimiz, “Erdoğan’a karşı Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz” diyerek açıkça içişlerimize müdahale eden bir önceki ABD başkanına karşı şöyle bir cümle kurabilseydi…