MEHMET UĞUR EKİNCİ / Bosna Hersek’te Dodik Kararı Ve Sonrası


Bosna Hersek‘te Sırp lider Milorad Dodik ile devlet kurumları arasında yıllardır süren kavgada yeni bir raunt başladı. Bundan iki yıl önce Sırp Cumhuriyeti (RS) entitesinin Ulusal Meclisi, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi’nin ve Yüksek Temsilci’nin kararlarının entitede uygulanmayacağına dair yasalar çıkarmış, Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in iptal kararlarına rağmen, RS Cumhurbaşkanı Milorad Dodik yasaları onaylamıştı. Bunun üzerine açılan dava Şubat ayında sonuçlandı ve Dodik’e Anayasaya aykırı eylemlerinden dolayı bir yıl hapis ve altı yıl siyasi faaliyetlerden men cezası aldı. Dodik’in karara itirazının ardından dava üst mahkemeye taşındı. Bosna Hersek Devlet Mahkemesi’nin 1 Ağustos’ta verdiği kararla Dodik’in cezaları kesinleşti. Karara istinaden Merkez Seçim Kurulu (MSK), 6 Ağustos’ta Dodik’in cumhurbaşkanlığının düştüğünü açıkladı.
Bosna Hersek kanunlarına göre MSK kararlarına itiraz yolu bulunuyor. Dodik’in avukatları, yürütmenin durdurulması için Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Bosna Hersek Devlet Mahkemesi’nin bu defa başka bir dairesinde görüşülecek olan itiraz reddedildiği takdirde Dodik’in cumhurbaşkanlığı görevini bırakması ve RS’de üç ay içinde yeni bir cumhurbaşkanlığı seçiminin düzenlenmesi gerekiyor.
Karara Tepkiler
Mahkeme kararının ardından “teslim olmayacağını” ve görevine devam edeceğini ilan eden Dodik, cumhurbaşkanlığında kaldığı müddetçe RS’de bir erken cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmasını da engelleyeceğini açıkladı. Dodik ve taraftarları, bu kararı Batılı güçlerin Bosna-Hersek’i kendi istekleri doğrultusunda yeniden dizayn etme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriyor. Bu görüşe göre, 1995’te savaşı bitiren Dayton Barış Antlaşması’nın ruhuna aykırı davranarak Bosna Hersek’i merkezi bir yapıya dönüştürmeyi hedefleyen Batı dünyası, yıllardır söylem ve politikalarıyla buna karşı direnen Dodik’i tasfiye etmek istiyor.
Dodik’in partisi SNSD, muhalefetteki Sırp partilerini bir ulusal birlik hükümeti kurmaya ve karara topluca karşı koymaya çağırdı. Muhalefet partileri bu çağrıyı kabul etmemekle birlikte, Sırp muhalefetinde kararın siyasi olduğunu düşünenler az değil. Dolayısıyla Dodik ile aralarındaki bütün rekabete rağmen muhalefet partileri içinde de kendisinin görevden uzaklaştırılmasına ve erken seçim düzenlenmesine karşı çıkanlar oldu. Örneğin daha önce Dodik ile sert tartışmalar yaşamış olan Banya Luka Belediye Başkanı Draško Stanivuković, RS’nin seçilmiş bir temsilcisinin devlet mahkemesince mahkum edilmesine prensipte karşı olduğunu ve yapılacak bir erken cumhurbaşkanlığı seçimine hiçbir Sırp partisinin katılmaması gerektiğini ifade etti. Ayrıca muhalif partilerin tabanının önemli bir kesimini oluşturan milliyetçi-muhafazakar seçmenin de Batı’ya karşı şüpheleri bulunuyor. Dolayısıyla Dodik’in muhalif partilerden kendine desteğin artacağına yönelik bir beklentisi var.
Dodik’in RS’de sahip olduğu kitlesel desteğin yanı sıra ülke dışından da destekçileri bulunuyor. Mahkeme kararının ardından Sırbistan, Macaristan ve Rusya açıkça Dodik’in arkasında durdu. 2 Ağustos’ta toplanan Sırbistan Milli Güvenlik Kurulu, Dodik’in cezasının Bosnalı Sırpları hedef aldığını iddia ederek kararı kınadı. Dodik’i meşru ve seçilmiş lider olarak tanımlayan Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Brüksel yanlısı müdahalelere karşı olduklarını ifade etti. Kararın siyasi olduğunu iddia eden Rusya da Bosna Hersek’te kritik bir dönemece girildiğini vurgulayarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırdı.
Dodik’in Stratejisi
Dodik, karara karşı direnirken elindeki iç ve dış desteğe güveniyor. Dodik, MSK’nin kararının ardından cumhurbaşkanlığından ayrılıp ayrılmamayı halkın oyuna sunacağını açıkladı. Meclis Başkanı Nenad Stevandić bu konuyu derhal meclis gündemine aldı. Dodik’in referandum yoluyla yargı kararını değiştiremeyeceği açık. Ancak bu sayede konuyu hukuki zeminden siyasi zemine çekmeyi amaçladığı görülüyor. Meclis ve halkın hala kendisinin arkasında olduğunu göstererek Dodik bir yandan siyasi meşruiyetini kanıtlamış, hem de devlet kurumlarına karşı direnci kitleselleştirmiş olacak.
Dodik, hapis cezasını para cezasına çevirmek için başvurarak aslında mahkeme kararını kısmen kabul etmiş oldu. Bununla beraber yalnızca kararın değil, mahkemenin de meşruiyetini reddeden açıklamalarda bulunuyor. İlk bakışta tutarsız görünmekle birlikte Dodik’in böylelikle kendisine yönelik fiili müdahaleyi mümkün olduğunca geciktirmeyi ve bu sırada partisini ve Bosnalı Sırp kamuoyunu kendi etrafında konsolide etmeyi hedeflediği düşünülebilir. Görünen o ki, itiraz sürecinin tamamlanmasına kadar Dodik katı bir duruş benimsemeyi sürdürecek ve sahip olduğu iç ve dış desteği artırmaya çalışacak. Dodik’in bu esnada ABD’den destek bulma yönünde çabalarını yoğunlaştırması beklenebilir.
Ancak Dodik’in bu stratejiden kazançlı çıkması pek kolay görünmüyor. Öncelikle ülkedeki Boşnak ve Hırvat siyasetçiler ve Batılı aktörler, yargı kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bunlar içerisinde özellikle son yıllarda Dodik ile birçok konuda senkronize hareket etmiş olan Hırvat lider Dragan Čović’in net bir tavır koymuş olması bir hayli önemli. Ayrıca Sırp muhalefeti içinde ne olursa olsun Dodik’e asla destek vermeyecek bir kesim de mevcut.
Krizin Geleceği
Dodik’in yıllardır attığı adımların sonucunda artık hem kendisi, hem de Bosna Hersek geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Yasa hükümleri açık olduğundan bundan sonra Bosna Hersek kurumlarının geri adım atmaları mümkün değil. Dolayısıyla itiraz sürecinin Dodik’in lehine sonuçlanmayacağı şimdiden öngörülebilir. Asıl soru, Dodik’in mevcut pozisyonunu bundan sonra ne kadar sürdürebileceği.
Görevi bırakmaması durumunda devlet kurumlarının entiteler üzerinde yaptırım gücüne sahip olmadığı kanıtlanacağı gibi, Dodik’in alacağı bütün kararlar da devletin mevcut anayasası bakımından hükümsüz olacak. Bosna Hersek’i açıkça bir ‘başarısız devlet (failed state)’ haline getirecek olan bu senaryo ise Boşnaklar, Hırvatlar, Sırp muhalefeti ve Batı dünyası için kabul edilir bir seçenek değil. Hatta Bosna Hersek’in bir başarısız devlete dönüşmesi, Balkanların geneli için öngörülemez riskler doğuracağından, bugün Dodik’e çeşitli sebeplerle destek veren devletlerin de arzu etmeyeceği bir durum. Bütün bunlar, Dodik’in altındaki zeminin bundan böyle giderek kayganlaşacağını ve bu krizi tırmandırmanın kendisi için giderek daha da riskli hale geleceğini gösteriyor.