MAHMUT ÖVÜR / ‘Stockholm sendromu’na savrulan Özel gerçeği


CHP Genel Başkanı Özgür Özel öyle bir laf etti ki, liderliğe koşan imajını da, farklı kesimleri kazanmak için kurguladığı “Kürt demokratları” tezini de yerle bir etti.
Bu kadarla kalsa iyiydi, daha beterini de yaptı: Çıkışıyla ülkenin ve bölgenin geleceğini şekillendirecek, prangalarından kurtaracak “terörsüz Türkiye” siyasetini de hiç anlamadığını kaba bir biçimde gösterdi.
Şu söylediklerine bakın… Dün PKK terörünü görmezden gelerek “kent uzlaşısı” yaptığı DEM Parti‘ye, “Artık oy vermeyecekler” korkusuyla şöyle sesleniyordu:
“Bir Stockholm sendromu’na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğunuz celladınıza âşık olmamaya davet ediyorum.”
Anlaşılan Özgür Özel, terörün devreden çıkarılmasını, ülkenin 50 yıllık prangalarından kurtulmasını umursamıyor. Gelecek toplumsal barışı değil gidecek oyu düşünüyor. Bu da sadece Özgür Özel‘in değil, aynı tornadan çıkmış “Özgür Özeller”i üreten tek tipçi CHP siyasetinin bir sonucu. Ne yazık ki bugüne kadar o tek tipçi siyasetle hiçbir CHP’li siyasetçi yüzleşmedi, yüzleşemedi. Sosyal demokrasi, “Anadolu solu” ya da “helalleşme” gibi denemelerin hiçbiri başarıya ulaşmadı.
Siyaseten söylediklerini içselleştiremedikleri için de en değişti denilen siyasi aktörler bile bir bakıyorsun 1930’ların Recep Peker‘ine dönüşmüş. Son yıllarda kimi Kürtler, kimi Suriyeli göçmenler, kimi de dindarlar üzerinden o faşist çizgiyi devam ettirdi.
Aslında daha demokrat görünmesine rağmen CHP Genel Başkanı Özel de şaşırtmadı. Üç yıl önce Kuran kursuna giden çocukları “Ortaçağ zihniyeti” ile suçlarken, bugün de DEM Parti’ye oy verenleri Stockholm sendromuyla itham ediyor. Bir yerde gerçek yüz ortaya çıkıyor.
Bu ağır suçlamaya ilk tepkiyi son yerel seçimde bile birçok büyükşehir belediyesini kazanmalarını sağlayan eski ortakları DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan verdi: “Öyle anlaşılıyor ki Sayın Özel, kurultay kürsüsünden bize, ‘Stockholm sendromu’ teşhisi koyuyor ve ‘Celladınıza âşık olmayın’ diyor. Biz de soruyoruz; Sayın Özel siz kürsüden neden bir halkı aşağılayıcı sözler söylüyorsunuz. Cellat defterini açıp geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız.”
Ama en sarsıcı ve deprem etkisi yaratan eleştiri, CHP gerçeğini en iyi bilen siyasetçi Başkan Erdoğan‘dan geldi. Başkan Erdoğan, Özel‘in tarihi hatasına CHP tarihini hatırlatarak cevap verdi:
“Neymiş?.. DEM Parti’nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm sendromuymuş; yani celladına âşık olmakmış. İnsanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye’yi bilmiyorsun, hadi dış politikadan haberin yok, hadi ekonomide elifi görsen mertek zannedersin; insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyefendiye sormak lazım: Ya sen ömrün boyunca hiç mi CHP’nin utanç lekeleriyle dolu tarihini okumadın? Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin? Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir.”
Özel’in çark etme çabası, “Öyle demedim” diye düzeltmeye kalkışması işe yaramadı ama şu gerçeği bir kez daha gösterdi: Geçmişle yüzleşen, bugünü doğru analiz eden siyaset üretmeden ne siyasetçi ne de iktidar olunur.
Son söz: CHP kendi celladına, yani kendi geçmişine âşık. Kurtulmaya hiç niyeti yok. Değişim hikâyesi sadece bir vitrinden ibaret. Özgür Özel‘in çıkışı da bunu bir kez daha ispatladı. Siyasi iddiası yok. Gelecek okuması yok. En önemlisi liderliği yok. Geriye ne kalıyor? Sadece şu: CHP, değiştiğini söyleyip değişmekten en çok korkan partidir. Özel’in sözleri de bunun yeni ve ibretlik bir belgesidir.


