MAHMUT ÖVÜR / ‘Siyasetin Adil Öksüz’ü’


Bir süredir siyaset kulislerinde İBB eksenli “İmamoğlu suç örgütü” soruşturmasının sadece yolsuzlukla sınırlı kalmayacağı “ahtapotun kolları”nın dış güç odaklarına kadar uzandığı hep konuşuluyordu. Nihayet bu iddia, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın son açıklamasıyla bir “casusluk” suçlamasına dönüştü ve kamuoyuna duyuruldu.
Soruşturmanın kilit ismi Hüseyin Gün ise geçmişi az bilinen ama bir o kadar da karanlık olan biri. Şimdi başta İngiliz dış istihbarat örgütü MI6 olmak üzere birçok yabancı istihbarat örgütüyle ilişkili olduğu iddia ediliyor. Haziran ayında üvey oğlu tarafından yapılan bir ihbarla yakalanmış ve tutuklanmış. Şu anda içeride…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kişinin 2019 yerel seçimleri döneminde, İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, siyasi danışmanı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ‘la “casusluk” faaliyeti eksenli bir ilişki kurduğunu iddia ediyor.
Bu iddiaya her üç isim de “yalan” diyerek karşılık verdi. Sadece siyasi danışman Necati Özkan bir kez yüz yüze görüştüğünü söyledi. Ancak savcılığın sunduğu “kripto hatlarla görüşmeler” bambaşka bir fotoğraf ortaya koyuyor. Buradan ne çıkacağını yargı sürecinde göreceğiz.
İşin en vahim tarafı ise “casusluk” iddiasının kilit ismi Hüseyin Gün‘ün geçmiş ilişkilerinde saklı. Şüpheli Gün öyle sıradan bir isim değil. Savcılığın ele geçirdiği dijital materyallerin “Adana” başlıklı notlarında “Kara Hücre kodları'” gibi alt başlıklar var ve kişiler hep kodlarla anlatılmış.
Şüpheli Gün tarafından Chris McGrath isimli şahsa gönderilen İngilizce mesaj içeriğinin yapılan Türkçe çevirisinde şu ilginç bilgi yer alıyor:
“Eğer Sublime’ın İngiltere faaliyetleri hakkında biraz ışık tutabilirsen, herhangi bir başarı ya da istihbarat, faydalı olur.”
Aynı Chris McGrath, “Sana Wikr’dan fotoğraf gönderdim” diyerek eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci‘nin de aralarında bulunduğu bir grubun gizli çekilmiş fotoğrafını da göndermiş… Hatta Gün’e şu uyarıda bulunmuş:
“Kuzen solda, üzerimizde helikopter var, daha fazla foto yok, çünkü onu az önce korkuttum.”
Savcılık bu mesajı “siyasal casusluk” faaliyetinin en dikkat çekici örneği olarak niteliyor.
Böyle çok sayıda istihbarat unsurlarıyla gizli ve özel görüşme var.
Ortada Türkiye’ye yönelik böyle bir “casusluk” çabası olur da Batı istihbaratının en önemli aparatı FETÖ olmaz mı?
Tabii ki var ve savcılık iddiasında Gün‘ün FETÖ’nün en karanlık ismi Mustafa Özcan‘la yüz yüze görüştüğü de yer alıyor. FETÖ’nün kirli yapısını iyi bilen isimlerden Ümit Akdemir, bu ilişkiyi şöyle yorumluyor:
“Üniteler dışında yani askeri, siyasi, polis veya akademi üniteleri dışında Mustafa Özcan hiç kimseyle yüz yüze görüşmez. O görüşme gerçekleştiğine göre Adil Öksüz ayarında çok üst düzey biridir. Siyasetin Adil Öksüz’üdür…”
Şüpheli Gün’le ilgili şu bilgi de birçok medya mecrasında yer aldı.
Meğer Gün, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017’de hazırlanan 237 sanıklı FETÖ iddianamesinde yer almış. İddianamede, Dünya Pazarlama Dağıtım A.Ş. adlı FETÖ şirketi üzerinden terörün ve FETÖ’nün finanse edildiği iddia edilmişti. Gün de bu dosya kapsamında gözaltına alınmış ama sonra takipsizlik kararı verilmiş.
Yani “casuslukla” suçlanan Gün aynı zamanda tescilli bir FETÖ’cü… İşin bamteli de tam burada. Bu tescilli FETÖ’cünün, özellikle İmamoğlu ve çevresiyle yakın ilişki kurması tesadüf olabilir mi?
Her kuruma “renklendirme” yöntemiyle giren FETÖ’cülerin zaten ilişkileri olan CHP’yi ve CHP’yi ele geçirme hesapları olan ekibi boş bırakmaları mümkün değil.
Soruşturma derinleştikçe siyasetin nasıl dizayn edildiği çok net görülecek.


