YAZARLAR

MAHMUT ÖVÜR / PKK ve çekilmenin şifreleri

Terörsüz Türkiye süreci dünyadaki başka örneklere bakınca çok iyi gidiyor ama Türkiye’nin ülkeler arası çatışmaları sonlandıran barışçıl küresel hamlelerine ve yıllar içindeki çözüm süreçleri tecrübesine bakınca da biraz geç kalındığı ortada. Çünkü bu süreci zehirlemek isteyen hem bölgede hem de küresel düzeyde çok sayıda ülke var. Onların hiçbiri Türkiye’nin terör sarmalından kurtulmasını istemiyor.
Siyonist İsrail yönetiminin pusuda beklediği gizli saklı değil. Bu nedenle son dönemde DEM Parti içinde ve Diyarbakır’da yaşanan negatif çıkışlar da tesadüf değil.
Bu negatif çıkışlara aynı dozda tepki verilseydi süreç bambaşka bir yere savrulurdu. Oysa Başkan Erdoğan, DEM Partililerin negatif çıkışlarına tam tersi pozitif bir tepki verdi ve bütün hesapları bozdu:
“Doğrusu DEM Parti’den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. DEM heyetinin bu anlayış içerisinde olduğunu da düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum. Daha çok Pervin Hanım’la bu konularda görüşmelerimiz oldu. İnşallah bu hafta sonu yapacağımız görüşmede bu konuları da tekrar değerlendirme fırsatımız olacak.”
Başkan Erdoğan‘ın bu açıklamanın hemen ardından yaptığı, “Soğukkanlı bir şekilde menzile yürüyoruz” sözleri de Türkiye’nin kararlılığını göstermeye yetti. Bu da büyük olasılıkla Öcalan’ı harekete geçirdi ve devreye girmesini sağladı. Büyük olasılıkla da Öcalan, Meclis zemininde ilk kez oluşan pozitif havanın dağıtılmaması gerektiğini örgütüne iletti.
Kendini fesheden PKK da çok sürmeden cevap verdi ve önceki gün, “Türkiye’deki son güçlerimizi de çektik” açıklamasını yaptı. PKK’dan gelen bu açıklamaya karşı çıkan hatta yetersiz bulanlar da oldu. Ancak yoldan çıkarmaya çalışan ülkelere rağmen örgütün bu açıklamayı yapması, çözüm iradesine sahip çıktığını ve daha önemlisi “terör” yöntemine bir daha dönmeyeceğinin işaretiydi.
Şu ayrıntı da örgütün İrak ve Suriye sınırlarındaki pozisyonu açısından dikkat çekiciydi:
“Sınır alanlarında da çatışma riski oluşturan olası provokasyonlara açık olan mevzilerde de benzer düzeltici tedbirler alınmaktadır.”
Burada kritik nokta hükümetin ve Cumhur İttifakı‘nın tepkisiydi. Çok sayıda olumlu tepki geldi. AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala‘nın şu sözleri tepkilerin özeti gibiydi:
“İç cephemizi tahkim ederek yürüttüğümüz terörsüz Türkiye sürecinde bugün önemli bir eşiği daha geride bırakmış bulunuyoruz.”
İç siyaset açısından bundan sonra olacaklara ilişkin açıklama da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum‘dan geldi. Uçum yapılan açıklamayı “Türkiye’nin genel perspektifine ve temel doğrultularına uygun olduğunu” belirtiyor ve şöyle diyordu:
“Bundan sonra da geçiş sürecinin hukukuna ilişkin hazırlıklar dahil gerekli hamlelerin bir bir gerçekleşeceği ve emin adımlarla hedefe yürüyüşün devam edeceği anlaşılıyor.”
Geriye sadece sürecin en merak edilen boyutu, Suriye’de YPG’nin nasıl bir tavır takınacağı kalıyor. YPG, bütünleşmiş Suriye’ye entegre mi olacak yoksa örgüt içinde İsrail uzantılarının dayatmasıyla bir çılgınlığa imza atıp tarihin yanlış yerinde mi duracak?
Artık soykırımcı siyonistler bile bölgede etkili bir Türkiye gerçeğini ve Türk- Kürt-Arap eksenli yeni bir dalganın yükseldiğini görüyor. Şu gerçeği de artık bütün bölge halkları ve siyasi aktörleri görmeli: Bir önceki yüzyılda emperyalist güçler bölgeyi etnik, din ve mezhep üzerinden ayrıştırarak yönetti, bugün bunun yerini vatandaşlık temelinde yeni birliktelikler alıyor. Ve artık bölge ayrılarak değil, birleşerek büyüyecek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu