MAHMUT ÖVÜR / Öcalan, YPG için neyi bekliyor?


İsrail yine bölgeyi tehdit etmeye, halkları birbirine düşürmeye devam ediyor. Bu temelleri 100 yıl önceye dayanan ve 80’lerde güncellenen emperyalist bir “böl-yönet” projesi. Bu projeyle Siyonistlerin vaat edilmiş topraklar hedefi de örtüşüyor. Hedefin bir ucunda Filistin-Lübnan diğer ucunda ise Irak, İran, Suriye ve Türkiye var.
Başkan Erdoğan aylar önce bu gerçeğe dikkat çekmiş ve bölgeyi uyarmıştı:
“Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.”
Siyonist Netanyahu, ateşkes sağlanmasına rağmen son birkaç gündür tam da bunu yapıyor. Önce Dürzileri kışkırtıyor, Arap aşiretleriyle çatışmanın önünü açıyor sonra da pervasızca meydan okuyor.
Bu saldırıların asıl hedefi de Türkiye’dir. Özellikle de bölgede yeni bir güç merkezini hedefleyen “terörsüz Türkiye” projesi.
Burada dikkat çekici olan Trump ABD‘sinin takındığı tavır. ABD ikili mi oynuyor yoksa Trump’ın gücü mü yetmiyor belli değil. Daha bir hafta önce ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack, YPG’nin “Lüblanlaşma”yı çağrıştıran taleplerinin gerçekleşmeyeceğini ve Suriye’deki merkezi yönetimle bütünleşmesi gerektiğini söyledi. Ama buna rağmen neredeyse aynı günlerde İsrail Suriye’yi bombaladı.
‘BUNU ANCAK BEN ENGELLEYEBİLİRİM’
Bu kaotik sürecin bir ayağında da “terörsüz Türkiye” projesi ve doğal olarak Kürtler, Öcalan ve örgütleri var. Bu noktada ilginç olansa, İsrail’i Suriye özelinde pervasız yapan güçlerden birinin Dürziler diğerinin ise YPG olmasıdır. Kendisini fesheden ve silahları yakan PKK’nın Suriye kolu YPG, ikircikli tutumuyla hem İsrail’i heveslendiriyor hem de Türkiye’deki yeni süreci riske sokuyor.
Peki bir Öcalan örgütü olan YPG bunu neden yapıyor?
Ve Öcalan’ın şu gerçeği bildiği halde ne bekliyor?
“İsrail’i Ortadoğu’da stratejiyi kuran hegemon güç olarak inşa etmek istiyorlar. Netanyahu- Trump gidiş gelişleri bunun içindir. Beş aşamalı bir stratejidir. İlk üç aşama olarak Gazze, Lübnan, Suriye bitti. Geriye iki aşama, İran ve Türkiye kaldı. Bu stratejinin olmazsa olmazı Kürtlerdir. Bu ilişkiyi İsrail nasıl ele geçiriyor, nasıl kullanmak istiyor? Şu an İsrail’in tek derdi beni ortadan kaldırmak. Kandil’in aklı yerinde değil ki bunu engelleyebilsin. Yerleşim itibariyle böyledir, Kandil İran’ın, SDG ise İsrail’in etkisindedir. Bunu ancak ben engelleyebilirim.”
Dikkatinizi çekmiştir, “Bunu ancak ben engelleyebilirim” diyor ve bunda da ısrar ediyor:
“İsrail, patlayıcı değeri çok yüksek bir maddedir. İsrail, bu Gazzeleştirme sürecine Kürtleri de dahil etmek istiyor. Bunun önünde tek engel benim.”
Hatta Öcalan, “terörsüz Türkiye” projesine katılmanın “teslimiyetle, güçsüzlükle ilgisi” olmadığını şu ezber bozan çıkışla sürdürüyor:
“Sonuçta diyelim ki biz devlet kurma imkânı bulduk. Bu Pirus zaferi olur. Bir puttur devlet, bütün Kürtleri bu puta taptıracaklar.”
Son soru şu; Peki Öcalan “Bunu ancak ben engelleyebilirim” diyorsa neden bekliyor? Neden YPG’nin son dönemdeki ikili oyununu engellemiyor?
Yeni bir Suriye tuzağı kurulduğu çok açık ama herhalde süreci yürütenler de bunu görüyor ve yakında bir cevap gelir.