MAHMUT ÖVÜR / ‘Hamas Kuvayı Milliye’dir’ çıkışı dönüm noktasıdır

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, dört yıl aradan sonra Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye arasında yapılan “Üçlü Parlamento Başkanları Toplantısı”nın üçüncüsünün başarıyla geçtiğini açıkladı. Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, Gazze’deki ateşkes anlaşmasından “terörsüz Türkiye” eksenli Meclis komisyonundaki gelişmelere ve Suriye’deki son duruma ilişkin soruları cevapladı.
Özellikle Mısır’da imzalanan ateşkes anlaşmasında Hamas’ın muhatap alınmasında büyük rol oynayan Başkan Erdoğan‘ın o tarihi sözüne dikkat çekti. İşte Meclis Başkanı Kurtulmuş‘un röportajından öne çıkanlar:
İSLAMABAD DEKLARASYONU
Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye “Üçlü Parlamento Başkanları Toplantısı”nın üçüncüsünün yapılabilmiş olması, başlı başına anlamlı ve değerlidir. Zaten bir şeyi üç kere yaparsanız artık o gelenekselleşmiş demektir. Pakistan’da yaptığımız toplantılarda iyi bir sonuç ortaya çıktı. “İslamabad Deklarasyonu” adı altında yayınlanan bildiride, fevkalade önemli konular üzerinde duruldu. Azerbaycan bizim açımızdan, Türk dünyasına, Pakistan da Hint yarı kıtasına açılan bir kapı. Pakistan, Bangladeş ve Hindistan muazzam bir dünya. Özellikle Pakistan’da hemen herkeste olağanüstü bir Türkiye sevgisi var. Türkiye’nin son yıllardaki yükselişinden herkesin büyük bir memnuniyet duyduklarını hatta Türkiye’yi birçok alanda rol model olarak kabul ettiklerini gördük.
ERDOĞAN’IN KARARLI TAVRI
Gazze’yle ilgili Mısır’daki anlaşmaya bir günde gelinmedi. Bir süreci var. Öncelikle iki yıldır sürekli olarak hükümetlerinin baskılarına, gözaltına alınmalarına, hapse atılmalarına rağmen dünyanın her yerinde Filistin davasını desteklemekten asla vazgeçmeyen insanlık cephesinin kahramanlarını saygıyla selamlıyorum. Dini, dili ne olursa olsun, hangi ülkeden olursa olsun muazzam bir dayanışmayı ortaya koydular. Netanyahu ve çetesinin arkasında kim olursa olsun bunun hiçbir işe yaramayacağını ortaya koydular. Hepsi tarihi bir görev icra etti.
Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve geniş bir mazlum coğrafyanın lideri olarak başından itibaren çok duyarlı, çok kararlı bir tavır sergiledi. İlk zamanlarda tek kalıyorduk. Hiç kimse bize destek olmuyordu ama çok şükür bugün bütün uluslararası platformlarda işin değişmeye başladığını gördük. İnsanlık cephesinin çok üstün gayretleri, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde Türkiye’nin kayda değer gayretleri bu konuda çok etkili oldu.
Yine Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, Trump’ın önerisiyle ortaya konulan bu barış sürecine destek vermek için İslam ülke liderleriyle birlikte New York‘ta aynı masanın etrafında olması da çok kayda değer bir adımdı. Ardından Avrupa ülkelerinden de ciddi destekler gelmeye başladı. Çok şükür böyle bir noktaya gelindi. En son Cumhurbaşkanı’mızın, Netanyahu’nun Şarm eş-Şeyh’e çağrıldığını duyunca ziyaretten vazgeçerek uçağının pisti pas geçmesi tam Türkiye’ye, tam Tayyip Erdoğan’a yakışan bir davranıştır. Gerçekten şükranlarımızı ifade ediyoruz.
NETANYAHU KURTULAMAZ
Tabii ki Netanyahu’ya güvenemeyiz. Burada uluslararası camianın en büyük yanılgısı, “Barış sağlandı, bu iş bitmiştir” diye düşünmeye başlamasıdır.
Netanyahu’nun tek başına, elini yıkayarak kendisini kurtaracağını zannetmiyorum. Netanyahu’ya başında açıkça destek verenlerin de öyle çok kolay ellerini yıkayabileceklerini düşünmüyorum. İşlenmiş çok ağır insanlık suçları vardır, yani insanlık tarihi boyunca görülmemiş suçlar. Netanyahu ve onu sevenler, ona destek olanlar bu ağır vebalin altındadır, seyredenler, “Aman bize dokunmasın” diyenlerin de büyük veballeri vardır. Hani diyoruz ya tarihin doğru tarafında olmak. Biz çok şükür tarihin doğru tarafında yer aldık ve milyarlarca insan, tarihin doğru tarafında yer aldı. Bu soykırım çetesine karşı hep mücadele etmeyi sürdürdük, bundan sonra da sürdüreceğiz.
ÖCALAN’LA GÖRÜŞÜLECEK Mİ?
Benim de bu konuda şahsi fikirlerim var. Bunu söyledim. Ama kendi görüşlerimi esas alarak komisyonu bağlamak istemem. Konu zaten tartışılıyor. Son kararı verecek olan komisyondur. Komisyon eğer 5’te 3 çoğunluğu bulursa söz konusu kararı verebilir. Ama bu sürecin önünün açılabilmesi için kolaylaştırıcı faktörlerin de devrede olması lazım.
Suriye’deki gelişmeleri de çok yakinen takip ediyoruz. İmralı’nın yaptığı açıklamalarda zaten örgütü lağvetme çağrısının, örgütün bütün bileşenlerini kapsadığı açıkça ifade edilmişti. Bu konuda yeni birtakım açıklamalar gerekebilir. Akabinde süreç hızla tamamlanır diye düşünüyorum.
SİLAH ORTADAN KALKMALI
Silahların süratle teslimi sürecinin ve örgütün bütün bileşenlerinin kendisini feshettiği açıklamasının görülmesinin çok hayati olduğunu ifade etmek istiyorum. Ama şunu da söyleyeyim: Mühim olan terörü ortaya çıkaran sebepleri bütünüyle ortadan kaldırmaktır. Mesele, bundan sonra bir daha eline silahı almayacakları siyasal ortamı geliştirmektir. Bizim yıllardır söylediğimiz gibi, bir elinde silah, bir elinde sandık olmaz. Dolayısıyla silah seçeneğini tamamen ortadan kaldırmak ve demokratik mücadelenin yollarını, varsa demokrasinin önündeki engelleri kaldıracak adımları atmamız lazım.
HAMAS TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL
Hatırlıyorum, tüm dünyanın Hamas’ı bir terör örgütü olarak gördüğü sırada, AK Parti Grubu’nda Cumhurbaşkanı’mızın “Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını kurtarmaya çalışan bir mücahit grubudur, Kuvayı Milliye’dir” demesi tarihi bir çıkıştır. O çıkış olmasaydı, uluslararası siyasetin gündemine o çıkış düşmeseydi, belki dediğiniz gibi bugün bazı ülkeler Hamas’ı karşısına alıp da onunla müzakere edemezlerdi.