YAZARLAR

MAHMUT ÖVÜR / Devletin FETÖ arşivi ve İzmir gerçeği

Üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Türkiye, ne 15 Temmuz gecesi yüz yüze kaldığı FETÖ’cü darbe ve işgal girişimini ne de o destansı direnişi unuttu.
Şu gerçek de unutulmamalı; arkasındaki küresel desteğe rağmen o gece yenilen FETÖ zayıflasa da yok olmadı. Hem küresel desteği sürüyor hem de “renklendirme” yöntemi kullanarak ihanet örgütlenmesi devam ediyor. Eski güçlerine kavuşma ihtimalleri yok ama nerede ve ne zaman ortaya çıkacakları belli olmaz.
9 yıl boyunca mücadele aralıksız sürdü ama yine de son iki ayda ortaya çıkan operasyon fotoğrafı şaşırttı. Baksanıza hem ordu içinde hem de ticari alanda “ihanet” örgütlenmesini sürdüren çok ciddi bir FETÖ yapısı var.
Geçen ay, İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıklarının öncülüğünde 41 ilde FETÖ mensubu olduğu iddiasıyla 174 muvazzaf askeri personele operasyon yapıldı.
Şu tabloya bakın, aradan 9 yıl geçtikten sonra bile içlerinde 11 albay, 16 yarbay, 46 binbaşı, 27 yüzbaşı ve 5 teğmenden oluşan bir FETÖ’cü yapı ortaya çıkartıldı. Aralarında İHA pilotları, istihbarat ve emir subayları da var.
800 şubeli iki market zincirine yönelik operasyonlar da ticari alanı boş bırakmadıklarını gösteriyor.
Bu gerçek korkutmasa bile kaygılandıran bir tehlikenin varlığını gösteriyor. Oysa içeride omurgası kırılan, hareket kabiliyeti azalan ve dışarıda işin merkezi olan ABD‘de birbirine düşen bir FETÖ yapısı var. Örgüt elebaşı Gülen’in ölümüyle bu daha da derinleşti. Cevdet Türkyolu-Osman Şimşek kavgası, yeğen Ebuseleme Gülen‘in zehir zemberek suçlamaları ve itirafları ardından çetenin yeni lideri olmak için koltuk savaşına tutuşan Mustafa Özcan- Abdullah Aymaz kavgaları örgütün artık eski gücünde olmadığını hatta çöküşe geçtiğini gösteriyor. Ancak şimdilik herhalde işlevleri bitmedi ki ABD ve Avrupa derin aklı, CIA ve BND gibi istihbarat örgütleri onları ayakta tutmaya çalışıyor.
Belki de bu kirli örgütün küresel kaderi biraz da ABD Başkanı Trump‘ın kaderine bağlı. Eğer Trump, derin ABD’yle yaptığı kavgayı kazanırsa büyük ihtimalle ilk yöneleceği örgütlerden biri FETÖ olacak.
Buradan nasıl bir sonuç çıkar bilinmez ama Türkiye, FETÖ’ye yönelik mücadeleyi aralıksız sürdürmek zorunda. 15 Temmuz’un ruhu da bunu zorunlu kılıyor. Bu yüzden sadece ordu içinde ya da ticari alanda değil, siyasetten İstanbul sermayesine, Diyanet kurumundan, finans sektörüne her alanda ciddi bir mücadele yürütülmeli. Bugüne kadar yapılanlarla yetinilmemeli.
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra örgütün geçmişine ilişkin çok sayıda belge ve bilgi ortaya çıktı. Kendi aralarındaki kavgaları, itirafçıların söyledikleri büyük bir külliyat oluşturuyor. Ancak hala daha yapılması gerekenler var. Bu kirli yapının devlet kurumlarıyla geçmiş ilişkileri ne yazık ki tam olarak bilinmiyor. Örneğin 1960 darbesi öncesi ve sonrasında FETÖ elebaşı Gülen’in MİT’le ilişkisi henüz aydınlatılmış değil. Çok önceleri yazdım, işadamı Vehbi Koç, Aydın Bolak, MİT Müsteşarı Fuat Doğu ve en önemlisi Diyanet İşleri Başkan yardımcısı olan Yaşar Tunagör‘le ilişkisi, İzmir’i mesken tutması ve İzmir’de ciddi biçimde güçlenmesini kimin sağladı? CHP, Kasım Gülek ve CHP’li siyasi aktörlerle FETÖ elebaşı Gülen ilişkisi devlet kayıtlarında nasıl yer aldı? Hiçbir kurum da bunu açıklama çabası içinde değil. Dahası o dönem Seferberlik Tetkik Dairesi olan Özel Harp Dairesi’nde FETÖ elebaşı Gülen görevi almış mıydı?
Bütün bunlar yapıldığında sadece FETÖ Elebaşı Gülen’in ihaneti değil, ülkeyi her on yılda bir kaosa ve darbelere sürükleyen Gladyo’nun sermayeden- siyasete yerli işbirlikçileri de terör müttefikleri de deşifre olacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu