YAZARLAR

MAHMUT ÖVÜR / Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı

Her şeye rağmen Gazze’deki barbarlığı biraz olsun durduran ateşkes anlaşması olumlu bulundu. Ama siyonist İsrail devletine ve aktörlerine güvenilmediği için de herkes temkinli bir iyimserlik içinde.
Bu kaygılı durum başta Filistinliler olmak üzere bölge ülkelerinin her ihtimale hazır olmaları gerektiğini gösteriyor. En başta da Türkiye‘nin… Çünkü artık Türkiye sadece masada değil sahada yani Gazze’de… Bu İsrail faşistlerinin hiç hoşuna gitmedi. Zaten Suriye‘ye saldırılarının ve YPG’yi kışkırtmalarının arka planında da böyle bir Türkiye öfkesi var.
Asıl hedefleri ise Suriye’yi de kapsayan “terörsüz Türkiye ve bölge” projesini sabote etmekti. Soykırım ve savaş suçu işleyen siyonist Netanyahu ve suç ortakları bir süre sonra hesap vermemek için mutlaka yeni bir bahane arayacak. Hazır aparatları da Dürziler ve YPG içinde var.
Bir süredir özellikle YPG içindeki İsrail aparatları inanılmaz bir kampanya yürüttü, yürütüyor. Halep’teki son çatışma tesadüf değildi ve bir provaydı. Madde in MOSSAD ya da CENTCOM ürünü “Sakallı DEAŞ’lılar saldırıyor” yalanı bunun açık işaretiydi.
Türkiye, bu tür kirli oyunların geleceğini gördü ki, önce Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’dan, sonra da sürecin mimarlarından MHP Lideri Devlet Bahçeli‘den, “Meclis komisyonu Öcalan’ı dinlemeli” eksenli birbirini tamamlayan iki önemli çıkış geldi.
Uçum şöyle diyordu: “Geçiş sürecinde terör örgütünün feshi ve kesin silah bırakma bakımından Öcalan’ın kurucu ve temel irade olarak verdiği kararların önemini göz ardı etmemek gerekir.”
Çıkışlarıyla siyasete yön veren MHP Lideri Bahçeli ise söze gerçek bir “Bilge Adam” uyarısıyla başladı: “Türkiye kutlu bir doğum arifesindedir. Korkuları bir kenara bırakalım, korkulukları yıkıp geçelim.”
Ardından bir kez daha siyaset üretemeyenleri şaşkına çeviren şu çıkışı yaptı: “Gerekirse TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı’ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı, kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum.”
Meclis komisyonu ne karar verir bilemem ama süreci hızlandırmak için ölçü olarak hâlâ “örgüt kafası”yla Meclis’te slogan atmaktan kurtulamayan DEM Partililer ya da ucuz siyaset yapanlar değil, “terörsüz Türkiye” için elini taşın altına koyan, risk üstlenen siyasi aktörler alınmalı ve Öcalan dâhil herkesle konuşulmalı.

***

MALATYA, ‘DEVLETİN, SİYASETİN VE BÜROKRASİNİN’ DOĞDUĞU ŞEHİR
Geçen hafta sonu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve ekibiyle birlikte “Türkiye Kültür Yolu Festivali”nin 16’ncı durağı Malatya’daydık.
Festival gezisinin önemli duruklarından biri de Malatya’yı sadece kayısısıyla değil, tarihi derinliğiyle de öne çıkartacak olan Arslantepe Höyüğü’ydü. Bakan Ersoy, höyüğün önemini şöyle anlattı:
“Milattan önce 4’üncü binyıla ait kerpiç saray yapıları, tören salonları, boyalı duvarları ve kabartmaları, Arslantepe’nin yönetim, ekonomi ve dini yaşamının ilk örgütlü örneklerine ev sahipliği yaptığını gösteriyor.”
Türkiye, insanlığın ilk ayak izlerinin olduğu belki de dünyanın tek ülkesi. Geçmişi 12 bin yıl önceye uzanan Şanlıurfa Göbeklitepe, Diyarbakır Ergani Çayönü, Bismil Körtik Tepe buna örnek. Malatya’daki Arslantepe ise devlet sisteminin izleri açısından ilk sıralarda yer alabilir.
Höyüğü, Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü Selim Terzi, Başdanışman Tayfun Topal ve TGA Medya İlişkileri Direktörü Sonat Canıdar Bahar‘la gezerken şunu fark ediyorum; meğer ilk sınıflı toplum, ilk siyasi iktidar modeli ve din-devlet ilişkilerinin ayrılması bu topraklarda gerçekleşmiş.
Sonra nasıl olmuşsa bütün bunları Batı’dan öğrenmeye başlamışız. İlginç değil mi?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu