YAZARLAR

MAHMUT ÖVÜR / Aqua Florya ve Nuhoğlu’nun gücü

İBB‘nin “yolsuzluk” iddiasıyla tutuklanan başkanı Ekrem İmamoğlu‘yla ilgili son 10 yıldır o kadar çok iddia ortaya atıldı ki, bunların hepsinin yargı dosyasına girdiğini sanmıyorum… Bilinmeyen daha neler çıkacak göreceğiz.
Nereye baksanız, bir mağduriyet izi, bir irtikap olayı veya bir usulsüz ihale hikâyesi var. Şimdi buna bir ucu Birleşik Arap Emirlikleri‘ne, diğer ucu Türkiye‘nin en önemli özel bir bankasına uzanan bir alicengiz oyunu daha ekleniyor.
Dünyanın en büyük finans gruplarından Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Emirates NBD Bank PJSC‘ye ait Denizbank‘tan söz ediyorum. Bu bankanın yüzde 70 hissesine sahip olduğu bir şirketi var: İstanbul Akvaryum A.Ş., yani Aqua Florya. Türkiye’nin en prestijli vitrin projelerinden biri. Ama ne hikmetse banka bu işletmeyi yönetmiyor.
Peki kim yönetiyor?
Sürpriz bir isim, küçük ortak Ali Nuhoğlu. Nuhoğlu, İmamoğlu ile birlikte gözaltına alınan ve tutuklanan bir müteahhit. Son 4 yıldır bu köşede İmamoğlu ile ilişkisi, hatta bitişiğindeki otelin kral dairesini ona tahsis etmesiyle çok yazıldı.
Nuhoğlu, Aqua Park‘ın yüzde 30’una sahip. Ama gücü yüzde 70’ten fazla ki fiili patron da yönetim kurulu başkanı da tek imza yetkilisi de o. Yani çoğunluk hisseyi elinde bulunduran uluslararası banka pasif; küçük ortak ise aktif değil, baskın bir aktör.
Anlaşılan Aqua Florya‘da başka bir hukuki düzen, başka bir çıkar dengesi işliyor.
Burada mesele sadece kurumsal uyumsuzluk değil. Burada ciddi bir finansal, siyasi ve organizasyonel boyutları olan çok katmanlı bir çıkar sistemi oluşturulmuş durumda. Kamuoyu yakından biliyor; medyaya yansıyan iddia ve soruşturmalara göre müteahhit Ali Nuhoğlu, naylon faturalar ve yolsuzluk iddialarıyla anılıyor. Ancak ne ilginçtir ki Aqua Florya’da kurduğu sistem işlemeye devam ediyor.
AVM içindeki yüksek gelirli işletmeler, otele tedarik sağlayan firmalar, Nuhoğlu’nun çevresine ya da dolaylı kontrolündeki kişilere ait.
Bu firmalar çoğu zaman sıvacı, boyacı, şoför gibi kişilerin adına kurulu şahıs şirketi görünümlü yapılar. Ama hepsi aynı merkezden kontrol edilir, aynı para akışına çıkar. Bu artık bir yönetim modeli değil, bir organizasyon şemasıdır.
Peki ya banka?
Belki de asıl sorulması gereken, “Banka bu tabloya neden göz yumuyor?” sorusudur. Daha 5 yıl önce konkordato noktasına gelen Nuhoğlu ne oldu da hem milyon dolarlarla oynamaya başladı hem de tek yönetici oldu?
Daha da çarpıcı olan şu: Nuhoğlu İnşaat’a ait bir şirket konkordato ilan etmesine rağmen, Denizbank bu firmaya neden yüksek miktarda kredi sağladı? Üstelik “imza karşılığı” verilen bu krediler, normalde finansal sistemde mümkün olmayan bir ayrıcalık.
Peki bu ayrıcalık nasıl sağlandı ve arkasında hangi ilişkiler var?
İş dünyasında konuşulan şu iddianın cevabı da merak ediliyor: Aqua Florya’daki hisselere talip olan üç ayrı firmayı, dönemin Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş‘in, “satmayın” diyerek vazgeçirmesi… Peki uluslararası bir bankanın genel müdürünü bile geri adım attıracak bu güç kimden geliyor?
Süreci Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) izledi mi bilmiyorum ama görünen o ki “İstanbul nimet nimet” diyenler sadece “ihalelerle” yetinmemiş, güçlü bir finans ayağı da oluşturmuş. Şu soru yenilir yutulur gibi değil: Aqua Park’tan her ay 750 milyon dolarlara varan naylon faturalar yoluyla para dışarıya aktarıldı mı?
Kontrolsüz çok şey görüldü ama ilk kez kârlı bir işletmeden çok, kontrolsüz bir para transfer istasyonuna dönüşen bir şirket görüyoruz.
Bu ciddi bir araştırmayı hak etmiyor mu?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu