MAHMUT ÖVÜR / Amaç, İran’ı bölmek değil çatıştırmak


Dünyayı diken üstünde tutan İsrail ile İran arasındaki 12 gün savaşı, nihayet “Savaş istemiyorum” dediği hâlde “savaşa zorlanan” ABD Başkanı Trump‘ın “ustaca” hamleleriyle son buldu. İşin belki de en vahim tarafı, bu savaşın sadece bölgeyle ilgili olmadığı gerçeğiydi. ABD Başkanı Trump, Lahey‘deki NATO toplantısı sonrası yaptığı basın açıklamasında birbiriyle çelişen çok şey söyledi. Ama en dikkat çekici olanı, satır aralarına sıkıştırdığı şu cümleydi: “Savaş devam edebilir de…”
Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün Hoca da benzer bir noktaya dikkat çekiyor:
“Kanaatimce bu ateşkes, tarafların, daha sonraki fasıla için, yaralarını sarmak ve nefeslenip enerji biriktirmeleri için ilan edildi. Savaş ve kapitalizmin mahut krizleri arasındaki çelişkiyi hatırlamanın tam zamanı.”
Güya “Savaşları durduracağım” diyen Trump’ın İran’ın nükleer tesislerini bombalamak zorunda kalması, aynı zamanda ABD içinde küresel güç merkezleri arasında derin bir “ekonomik çıkar” çatışması olduğunu gösteriyor. Bu büyük küresel çatışmanın ne zaman ve nasıl patlayacağı da bilinmez. Şimdilik ertelense de bu ihtimal bütün dünyayı bir süre diken üstünde tutacak.
Bu küresel çaptaki kaygıya rağmen İsrail-İran savaşının kısa sürede bitmesi dünyayı rahatlattı. Ancak bu İsrail’in saldırganlığını sürdürmeyeceği anlamına gelmiyor. Zaten soykırımcı Netanyahu, Gazze‘de durdurulamıyor ve başka nereye saldıracağı da sürpriz olmaz.
Çünkü bu savaşla siyonist Netanyahu’nun hem İran’a hem de Trump ABD’sine karşı eli daha da güçlendi. Gerçi İran da ilk kez füzelerle İsrail’e korku saldı ama süreci esas yönlendiren İsrail’di. Önce İran’ın vekil güçlerini elimine etti, sonra ülkenin içlerine kadar girip suikastlar yaptı, onlarca şehri bombaladı. ABD’yi peşine taktı, Trump’a geri adım attırdı. Dünyanın “savaş suçlusu” ilan ettiği Netanyahu neredeyse “meşruiyet” kazanan bir siyasi aktör havasına girdi.
Bu da Netanyahu ve İsrail’in bundan sonra daha saldırganlaşacağı anlamına geliyor. Peki bunun nedeni sadece “siyonist” emeller mi yoksa arkasında daha karmaşık bir küresel hesap mı var?
Gazeteci Mahir Esen‘in yaklaşımına atıf yapan Prof. Öğün şöyle diyor:
“Bu savaşlar, bitirmek, bölmek, parçalamak için yapılmıyor. Mahir Esen, bölme ve parçalamanın neticede şöyle böyle bir düzen doğuracağını ifade ediyordu. Irak’ı, Suriye’yi ne böldüler ne de parçaladılar. Bölmek ve parçalamak eski dünyada müracaat edilen bir yoldu. Bugün tam aksine, Irak ve Suriye’nin sözde birliği içinde hepsini her an birbiriyle çatışacak şekilde tutuyorlar. Ezcümle, bölüp parçalamanın yerini her an kısa devre doğurabilecek istikrarsızlık şebekeleri döşemek almış durumda. Her savaş, matruşka bebekler gibi yenisini türetmek için yapılıyor.”
Gördüğünüz gibi meselenin İsrail’i de Netanyahu’yu da aşan bir boyutu var. Trump bu işin bir parçası mı belli değil, işin içinden ustaca hamlelerle çıksa da küreselciler, bölgeye ilişkin projelerini ona rağmen İsrail aparatı eliyle adım adım hayata geçiriyor. Bu küresel hesaplaşma bitmez. Bu yüzden asıl çare araması gereken bölge ülkeleri.
Sahi bölge ülkeleri ne yapıyor? Neden bir araya gelmeyi başaramıyorlar? Her şey bir yana acaba İran, başına gelenlerle ve vekil unsurlar siyasetiyle yüzleşip bir ders çıkartacak mı?