Lübnan’da tartışmalar büyüyor: Hizbullah silahlarını teslim edecek mi?


Lübanan’daki farklı siyasi partilerin yıllardan beri talep ettiği Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusu, Hizbullah ile İsrail arasında 27 Kasım’da yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından sonra, devletin yanı sıra uluslararası toplumun bir talebi haline geldi.
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam başta olmak üzere devlet yetkilileri, bu süre zarfından sürekli Hizbullah’ın silahsızlandırılması kararının alındığını dillendirdi. Ancak Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım’ın 18 Nisan Cuma günü yaptığı televizyon konuşmasında, İsrail’le mücadele ettikleri gibi kendilerine karşı güç kullananlarla mücadele edeceklerini söyledi.
Kasım, İsrail saldırılarına karşı diplomatik çabalara fırsat verdiklerini ancak bunun sınırsız olmadığını dile getirerek, “Kimsenin Hizbullah’ın veya direnişin silahlarını almasına izin vermeyeceğiz.” dedi. Cumhurbaşkanı Avn, Kasım’ın sözleriyle ilgili bir soru üzerine “Lübnan’da herhangi bir iç anlaşmazlık ancak uzlaşıyla çözülür. Silahların devletin tekelinde olması konusunu hayata geçireceğiz ancak bunu nasıl uygulayacağımızı belirlemek için şartların oluşmasını bekleyeceğiz.” diye konuştu. Hizbullah’ın silahlarını teslim etmeyeceği tutumu günlerdir ülkenin gündeminde birinci sırada tartışılırken, Lübnan üzerindeki uluslararası baskılar ise Hizbullah’ın silahsızlandırması yönünde.
“BU ULUSLARARASI ANLAŞMAYA DARBEDİR”
Lübnanlı siyasi analist ve yazar George Akuri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Hizbullah’ın, silahları teslim etmeyeceğini duyurması ateşkes anlaşmasına darbe anlamına geliyor.” dedi. İsrail’le yapılan ateşkes anlaşmasının, Hizbullah’ın müttefiki Şii Emel Hareketi lideri Nebih Berri ile müzakereler sonucu sağlandığını dile getiren Akuri, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hizbullah’ın siyasi duruşlarını değiştirmesi ve darbe girişimlerinde bulunması şaşırtıcı değil. Hizbullah 2006 yılında da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1701 sayılı kararına bağlı kalmadı. Ayrıca 2012 yılında Lübnan yöneticileri ile Hizbullah arasındaki diyalogda da Hizbullah, ülkede silahları devletin tekelinde tutmaya yanaşmadı.”
Cumhurbaşkanı Avn’ın Hizbullah’la diyalog çağrısının, Hizbullah’ı silahsızlandırma ve devlet egemenliğini ülkenin tüm topraklarında sağlama tutumuyla çelişmediğini söyleyen Akuri, “Lübnan’da silahları devletin tekelinde tutma konusu, Anayasa ve ulusal uzlaşıda yer aldığı gibi 27 Kasım’da yürürlüğe giren ateşkes anlaşması da dahil uluslararası kararların bir parçasıdır.” diye konuştu. Lübnan’da iç savaşın sona ermesinin ardından 1991 yılındaki Taif Anlaşmasına göre de ülkede devlet dışında silahlı herhangi bir gücün olmaması gerektiğinin altını çizen Akuri, Taif Anlaşması’ndan sonra grupların aşamalı olarak silahlarını teslim ettiği ancak Hizbullah’ın buna yanaşmadığını ifade etti.
Hizbubllah’a yakınlığıyla bilinen siyasi uzman Muhammed Hamiyye, Hizbullah’ın tansiyonu yükseltmesinin aslında Lübnan devletine karşı dışarıdan ve içeriden gelen baskılara karşı bir tepki olduğunu söyledi.
Hizbullah’ın silahsızlandırılması için askeri güç kullanılması yönünde Lübnan devletine içeriden ve dışarıdan baskılar kurulduğunu dile getiren Hamiyye, “Cumhurbaşkanı Joseph Avn veya Başbakan Nevvaf Selam, ordunun Hizbullah’ı silahsızlandırma konusunda güç kullanması yönünde talimat vermez. Hizbullah’ı güç kullanarak silahsızlandırma girişimi iç istikrarı tehdit edeceği gibi Cumhurbaşkanı Avn’ın devleti yeniden inşa etme ve egemenliğini tüm topraklarında sağlama çabalarını boşa çıkarır.” yorumunda bulundu.
Lübnan ordusunun halihazırda BMGK’nin 1701 sayılı kararını uygulayarak güneydeki bölgelere konuşlanma ve tüm topraklarda devlet egemenliğini sağlama çabalarında olduğunu dile getiren Hamiyye, “Hizbullah, Lübnan ordusunun ateşkesi ve BMGK’nin 1701 sayılı kararını uygulaması için Litani Nehri’nin güneyinde büyük bir işbirliği sağlıyor. Aslında Lübnan ordusunun güneyde konuşlanmasını engelleyen, İsrail’in ihlalleri ve güneydeki 5 noktadan çekilmemesidir. Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir diyalog süreci olacak. Hizbullah ve Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan’da ulusal savunma stratejisiyle ilgili diyalogda yakınlaşıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Ulusal savunma stratejisiyle ilgili diyaloğun “birilerin dillendirdiği gibi Hizbullah’ı silahsızlandırmaya özel” bir süreç olmayacağını savunan Hamiyye, Hizbullah’ı silahsızlandırmanın hem uluslararası baskılara boyun eğmek hem de İsrail’e hizmet olduğunu savundu.
İsrail’in saldırılarına devam ederek Lübnan topraklarını bombaladığı bir dönemde direnişi silahlandırmanın “akıl karı” olmadığını dile getiren Hamiyye, Cumhurbaşkanı Avn’ın söz ettiği diyalog sürecinin Lübnan’a hem güneydeki sınırından hem de Suriye sınırından olabilecek tehlikelerle ilgili olacağını iddia etti. Diyalog sürecinde Lübnan ordusunun askeri düzeyde üstleneceği rolün yanı sıra Hizbullah’ın silahlarını devletin hizmetine sunma yollarının tartışılabileceğini söyleyen Hamiyye, “Cumhurbaşkanı Avn, genel olarak silahları devletin tekelinde tutmayı dillendirdi. Avn ayrıca, diyalogdan söz ederek Hizbullah’ın silahlarını güçle alınacağına dair bir şey demedi.” diye konuştu.