BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Kürt aktörlerin tavrı ve milletimizin sinir uçları!

Kabul, şartlar farklı. Kabul yaşanmışlıklardan alınan dersler var. Kabul siyaset de devlet de daha duyarlı. Ama bütün bunlar, erken aşamada milletin sinir uçlarına basan beyanat, eylem veya muhtelif dış katılımlardan yansıyan görüntülere karşı müteyakkız olmaya engel değil!
1. Çözüm Süreci olarak adlandırılan, o tarihte de büyük emek verilen, PKK terör örgütünün tasfiyesini içeren samimi entegrasyon çabasının en büyük handikabı ne idi? “Aman süreç akamete uğramasın” titizliğiyle örgütün pervasız hareketleri karşısında bilhassa bölgedeki mülki idare amirlerinin yer yer tutuk davranması, hatta basiretlerinin bağlanması idi. Oysa süreç ile devletin asli ve baki hükümranlık hak ve yetkisinin uygulanması arasında ince bir çizgi vardı. O çizgi kırıklık yaratılmasını kaldıramazdı. Nitekim, bedeli pahasına gereği yapıldı. Devletin, devlet olma vasfı muhataplarına, azmettirenlere, destekçilerine gösterildi.
Dünden bugüne bakıldığında…
Elimizde önemli bir “gösterge” var. Bu, öylesine ciddi gösterge ki Terörsüz Türkiye-Terörsüz Bölge hedefinin gerçek teminatı niteliğinde. “Hangi yönüyle teminatı?” diye sorulacak olursa… Çok açık biçimde “Toplumsal sahiplenme açısından” denilebilir.
Biraz daha açacak olursak…
Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasındaki iletişimden söz edebiliriz.
Hatırlanacağı üzere, DEM Parti Gençlik Merkezi adı altındaki bir örgütlenme tarafından 18 Ekim 2025’te Diyarbakır‘da, terör örgütü liderine “özgürlük (!)” talebiyle bir miting düzenlenmişti. O günkü olaylı yürüyüşte kahraman Türk polisine “düşman” ifadesi kullanılmış, asayişi bozan faaliyetler de tespit edilmişti.
Sonrası nasıl gelişti dersiniz?
“Acaba, Terörsüz Türkiye iradesi sakatlanır mı?”
diye tereddüt edilmeden, suça karışanlar hakkında derhal adli işlemler başlatıldı ve gereği yapıldı!
Ki bu tavır, cari süreç ile devletin, uygulanmasından sorumlu olduğu yasaların ve milletin hassasiyetlerinin eş anlı olarak gözetildiğinin açık ispatı olarak not edildi!
Bu cümleden olarak… Sıcak bir konuya daha değinmek durumundayız!
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanlığı’nın ardından Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı olarak görev almayı sürdüren Mesud Barzani, bir sempozyum daveti kapsamında üç gün önce Şırnak‘ın Cizre ilçesine geldi. Buraya kadar makul sayılabilecek ziyarete, uzun namlulu silahları ile üniformalı korumaların eşlik etmesi ise kamu vicdanında rahatsızlık yarattı. Buna karşın, “Canım, şekle değil işin esasına bakın” diyenler de çıktı. Bakınız… Barzani’nin, Terörsüz Türkiye sürecini teşvik eden beyanları ne kadar kıymetli ise Suriye’nin kuzeyindeki SDG terör unsurlarına, “Suriye Ordusu’na katılmakta ecele etmeyin. Bize de Irak Ordusu’na katılmamız söylenmişti. Fakat biz buna direndik. Zaman haklılığımız ortaya çıkardı” mealindeki sözleri de o kadar riskli.
Sözün özü…
Terörsüz Türkiye mücadelesi, halihazırdaki BTÖ PKK’yı silahtan arındırma aşamasından sonra yüksek toplumsal rıza isteyen adımları da beraberinde getirecek. Bu nedenle başta DEM Parti olmak üzere her türden Kürt aktörün, bir “Türk sorunu (!)” oluşmasına yol açacak açıklama, görüntü ve gerilimden uzak durmasında büyük fayda var. Aynı şekilde siyaset kurumu ve devletin ilgili makamları da muhataplarına perde arkası diplomasisi ile bu noktalarda ikazda bulunmayı sürdürmeli!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu