KEREM ALKİN / Trump AB’den istediğini kopardı


Kendisine yönelik tüm eleştirilere rağmen, ticaret savaşlarını ısrarlı bir şekilde sürdüren Başkan Trump, Avrupa Birliği (AB) ile yürütülen müzakerelerden istediğini koparmış gözüküyor. İskoçya‘da Pazar günü mutabakata varılan anlaşmaya göre, daha önce ABD’ye ağırlıklı olarak yüzde 4,8 oranında gümrük vergisi tarifesi ile giren AB ürünleri, artık yüzde 15 ile girecek. ABD’ye gerçekleştirdiği ihracat kritik önemde olan AB şirketleri için bu yeni oran ciddi bir kar marjı fedakarlığı anlamına geliyor. Bu nedenle, yeni oran AB’li ihracatçı firma ile ABD’li ithalatçı firma arasında maliyet bazında paylaşılır mı; bunu ürüne olan bağımlılık büyük ölçüde belirleyecek. Buna karşılık, ABD’nin AB’ye gerçekleştirdiği ihracata ise yüzde 1‘in altında gümrük vergisi tarifesi uygulanacağı öngörülmekte. AB’nin taahhüdü bununla da sınırlı değil, hiç kuşkusuz.
AB tarafı aynı zamanda ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünü alacağını, AB şirketlerinin ise ABD’ye 600 milyar dolar daha yatırım yapacağını da kabul etmiş durumda. Başkan Trump bu anlaşma sayesinde hem AB lehine ABD’nin verdiği dış ticaret açığını azaltmış, hem ithalattan elde edilen vergi gelirini arttırmış, hem de AB şirketlerini 600 milyar daha yatırım yaptırtarak, yeni istihdam imkanı oluşturmuş olacak. Üçüncü yılına giren Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle, Rusya’dan doğalgaz ithalatını önemli ölçüde azaltmış olan AB, son dönemde doğalgaz ihtiyacının ciddi bir bölümünü de ABD’den gerçekleştirdiği ithalatla karşılamakta. 2025’in ilk yarısı sonu itibariyle, AB’nin likit doğal gaz ithalatının yüzde 57‘sini ABD karşılarken, Rusya yüzde 15 ile ikinci, Katar yüzde 8 ile üçüncü, Cezayir ise yüzde 6 ile dördüncü sırada, Nijerya ise yüzde 5 ile beşinci sırada yer almakta.
Başta Macaristan ve Fransa olmak üzere, AB Komisyonu ve başkanı von der Leyen‘e imzalanan anlaşma nedeniyle haddinden fazla taviz verdikleri noktasında ciddi eleştiriler yönlendirilir iken, bu yeni sürecin Atlantik İttifakı‘nın iki temel direği olan ABD ve AB arasında uzunca bir süredir devam eden ‘serbest ticaret rejimi‘nin de bir nevi sona erdirdiği ve bu nedenle Atlantik’in iki yakası arasında siyasi sonuçları da olabilecek bir dönemi başlattığı vurgulandı. Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi‘nin İsveçli üyesi Karisbro, Avrupa’nın ekonomik ve siyasi marjinalleşmesinin verilen her tavizle birlikte arttığını belirtirken, Fransa Başbakanı Bayrou da anlaşmayı ‘özgür halklar için karanlık bir gün’ sözleriyle ağır eleştirdi. İspanya ise memnun olmasalar da kerhen destekleyeceklerini belirtti Almanya Şansölyesi Merz ise, Alman otomotiv ürünleri için olası fırsatı da dikkate alarak önce müspet yönde değerlendirme yaparken, ardından anlaşmayı eleştirerek tutum değiştirdi.
Merz, Trump’ın ticaret savaşlarına yönelik adımlarının AB ve Almanya ile sınırlı kalmayacağını belirterek, bu adımların ABD ekonomisi için de sonuçları olacağını ifade etti. Başkan Trump ise, daha önce yüzde 10 olarak açıkladığı küresel kapsamdaki gümrük tarifesi oranının ise yüzde 15 ile 20 arasında olacağını; ‘nazik olmak’ istediğini belirtti. Aralarında Japonya, Güney Kore, Endonezya, Bangladeş, Laos, Myanmar gibi 14’ün üzerindeki ülke için ise temmuz başında yüzde 25-40 arası tarifeler açıklanmıştı. 25 Temmuz’da Japonya ile varılan mutabakat çerçevesinde otomobil ve bazı ürünlerde oran yüzde 25’den 15’e indirilmişti. AB ürünleri için belirlenen yüzde 15 oranına Çelik ve alüminyum dahil değil. Bu iki üründe AB’den ithalata yüzde 50 gümrük vergisi devam edecek. 1 Ağustos’a günler kala, Çin’le bir anlaşma olup olmayacağı meçhul. Trump’ın belirlediği oranların tümü 1 Ağustos‘ta devreye girecek. Cuma günkü yazımızda ise, Çin’in ticaret savaşlarındaki konumuna değineceğim.