Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ‘Türkiye Yüzyılı Vizyonu’ ile, jeopolitik gerginliklerle ve sancılarla ilerleyen yeni küresel düzen yapılanmasında Cumhuriyet tarihimiz açısından yepyeni bir küresel ‘oyun kurucu’ ve ‘denge kurucu’ pozisyon üstlenmekteyiz. Türkiye‘nin yüksek düzeyde dinamik bir rol üstlendiği uluslararası ekonomi-politik sistemde, küresel sistemdeki yeni ‘oyun kurucu’ ve ‘denge kurucu’ rolümüzden hazzetmeyen, hatta nefret eden her yapı veya ülke 2053 Türkiye’sine odaklanma becerimizi hırpalamak gayesiyle her şeyi deneyecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttikleri üzere, ‘Güçlü ve İhtişamlı Türkiye Yüzyılı’nın inşasında en önemli sacayaklarından birisi de ekonomik dinamizmdir.
Cumhurbaşkanımızın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde son 23 yılda yakalanan ‘ekonomik dinamizm’ dört önemli alana dayanmaktadır. İlki sürdürülebilir büyüme ve kalkınma başarısı. Ekonomi tarihimizde görülmedik üzere, ardı ardına pozitif büyüme başarısı, 2001 yerel krizini atlattıktan sonra, ister 2008 küresel finans krizi, ister 2020 küresel virüs salgını, ister 2022 Rusya- Ukrayna Savaşı, küresel sistemin ardı ardına yaşadığı tüm jeopolitik ve jeoekonomik krizlerde öyle dayanıklı, esnek, alternatif çözüm üretme kabiliyeti yüksek bir ekonomik yapı inşa edildi ki; Türkiye istisnasız son 20 yıldır ister OECD; isterse de G20 ülkeleri arasında hem yüksek büyüme performansı, hem de aralıksız büyüme performansı yakalayan hep ilk 5 ekonomi arasında olmayı başardı.
Çünkü, ‘ekonomik dinamizm’in ikinci önemli alanı olan ‘Anadolu KOBİ Devrimi’ sürdürülebilir büyüme becerimizi kritik önemde bir katkı sağladı. KOBİ’lerimiz dünyaya açılma, dünyanın 205 farklı ülkesi ve ticaret noktasına Türk bayrağını dikme, dünyanın en uzak noktalarına Türk ürünlerini taşıma, ihraç etme başarısını bu dönemde yakaladı. Anadolu KOBİ Devrimi sayesinde 81 ilimiz ihracat yapar hale geldi. Çok sayıda ilimize artık tek bir organize sanayi bölgesi yetmiyor. Oysa, 2003’de yüzde 90’ı tamamlanabilmiş organize sanayi bölgesi sayısı tüm Türkiye’de 12 idi. Bugün 400’ün üzerinde organize sanayi bölgesi başta olmak üzere, Türkiye’nin her bir karış toprağında gerçekleşen mal ve hizmet üretimi Ülkemizi 1,5 trilyon dolarlık bir GSYH’ye taşımış durumda. 195 ülke arasında, 1 trilyon dolar GSYH’yı aşabilmiş ilk 19 ülke arasındayız. Hedef, 2030’a kadar GSYH’mızın 2 trilyon doları, ihracatımızın ise 300 milyar doları aşması.
Dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin artış trendini bu derece olumsuz yönde etkileyen küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik gerginlik, çatışmaya rağmen, Türkiye’nin hem GSYH’sını, hem de ihracat hacmini yeni rekorlara taşıması ‘ekonomik dinamizm’ başarımızın en önemli göstergeleridir. Bu nedenle, ‘ekonomik dinamizm’ başarısının üçüncü alanı ihracat başarısıdır. Türkiye, yılda 30 milyar dolar ve düşük teknolojili, kg başına düşük katma değerli ürün ihraç eden bir ekonomi iken, son 23 yılda 270 milyar dolarlık yeni bir rekora; üstelik yüksek teknolojiye dayalı ve kg başına yüksek katma değerli ürünlerin ihracatında üst üste rekorlar kıran bir ekonomiye dönüştü. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttikleri üzere, artık savunma ve havacılık, beyaz eşya, otomotiv, enerji gibi pek çok sektörde dünyanın önde gelen imalat sanayi üreticilerinden biriyiz. Bunun yanı sıra, uluslararası müteahhitlik hizmetleri, turizm, sağlık, eğitim, sinema ve dizi endüstrisi gibi hizmet sektörü alanlarındaki rekorlar, hizmet ihracatında da Türkiye’nin dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almasını sağlıyor.
‘Ekonomik dinamizm’deki dördüncü başarılı alan ise mali disiplin. Son 23 yılda pek çok küresel, bölgesel krizi, asrın felaketi konumunda ağır doğal afetleri etkin ve sürdürülebilir mali disiplin, OECD ve G20 ülkeleri arasında en düşük kamu borcu olan bir ülke olarak yönettik. Bu başarı da Türkiye Ekonomisine dinamizm katmaktadır. Türk ihracatçısının küresel rekabetteki güçlü konumunu korumak, daha da tahkim etmek Türkiye’nin ‘ekonomik dinamizm’ başarısının en kritik anahtarlarından birisi olacak.
