FOTO HABER

Karaciğerinde tümör çıktı, oğlu sayesinde hayata tutundu: “55 yaşında değil, 15 yaşında oldum”

Burak Aydos ise hastalığı ilk duyduklarında kendileri için beklenilen bir şey olmadığını belirterek, “Bize de sürpriz oldu. Ama öğrendiğimizde ilk olarak organ nakli birimiyle irtibata geçtik. Gerekli tedavilerin nasıl olabileceğini, kemoterapi mi yoksa organ nakli mi olacak, ilaçlı tedavi mi göreceğini sorduk. Bize ilk öncelik ‘3 aylık bir süreç içerisinde kemoterapi görebilirsiniz’ dendi. Ama kemoterapi görmesini biz istemedik diğer organlara da zarar vereceği için. Sonrasında da organ nakli mümkün olmaya da bilirmiş. Kendi araştırmalarımızı da yapmıştık buna göre. Direkt hiç uzatmadan canlı verici olarak organ bağışı yapmakta bulduk çözümü. Ben kendim daha genç ve sporcu geçmişim de olan biri olduğum için daha hızlı toparlayacağımı düşündüğümden dolayı ben kendim donör olmaya karar verdim. Bunu öğrendiğimizde süreç bizim için çok iyi olmadı. Yani kimse gözlerinin önünde birisinin hasta olup yakında ömrünün daha az kalmış olabileceğini görmek ve düşünmek istemezdi açıkçası. İlk tepkim organımı ben verebilirim oldu” dedi.

‘ORGANLAR ÇÜRÜMESİN’

Burak Aydos, “Bize 4 günlük bir süre tanımlandı ‘Düşünün taşının kararınızı verin’ diye. Biz eve gittik. Kendi aramızda düşündük taşındık. Bir gün sonra doktorumuzdan randevu alarak müracaat ettik. Saha sonra sabah saat 07.30 gibi ameliyathaneye girişimiz oldu. Ailelerimizden trajik olaylarda hayatını kaybedenler olabilir. Hasta olup diğer organları sağlıklı işleyebilen aileler olabilir. Böyle ölümlerden sonra organları toprağın altında çürütmektense, başka birisinin de hayat olmasına vesile olurlarsa kendi gönüllerini de ferah tutarlar” dedi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu