BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Kamu Bankaları

Kamu sermayesi ile çalışan bankalar elbette büyüteç altında tutulmak durumundadır. Esasen, devletten lisans alarak halkın parasını toplama ve işletme yetkisi verilen tüm bankalar için de bu kural geçerlidir. Lâkin işin içine hazine kaynakları da girdi mi, toplumun hassasiyeti artar, artmalıdır da. Bizdeki kamu bankaları; özel bankalara, yabancı sermayeli eş değerlerine göre tabiri caizse “garibandır!” Kolay hedef alınır, çabuk yerden yere vurulur ve meramını anlatması çoğu kez ya geçtir ya da güç. Bir özel bankanın yöneticisi için ileri sürülemeyecek iddialar, konu kamu oldu mu, özen gösterilmeksizin servise konulabilmektedir. Bankanın ve bankacının itibarını özel çerçeveye alan kanun hükümleri ihlâl edilebilmektedir.
Kamu bankaları demişken…
Her yönüyle hesap verebilirlik ağı içindedir, olmak zorundadır. Bir defa, Bankacılık Kanunu‘nun, “zimmet” maddesi vardır ki… 7 sülalenizden, 70 yıl boyunca hesap sorulması için yeterlidir. İkincisi, zincirleme denetim mekanizması söz konusudur. Sıralayacak olursak… BDDK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Bağımsız Denetim, İç Denetim ve Teftiş Kurulları ve elbette TBMM KİT KomisyonuÜçüncüsü ise bütün bunlar kadar önemli olan kamuoyu denetimidir.
Unutmadan…
Bir dönem, kamu bankalarının tamamen özelleştirilmesi gündeme gelmişti. Aralarında benim de bulunduğum pek az kişi itiraz etmişti. Devletin, düzenleme ve denetleme rolünün ötesine geçerek bankacılık alanını domine etmesini doğru bulmadığımız gibi, sistemde regülasyon ve dengeleme vazifesi gören en az bir kamu bankasının olmamasını da yanlış buluruz.
Hatırlatmak gerekirse…
Ilısu Barajı gibi stratejik bir projede; Almanya, Avusturya ve İsviçre bankaları aniden finansmandan çekilmiş, bu hayati yatırım kamu bankalarının özverisi ile tamamlanabilmişti. Bugün Türkiye‘nin yükünü taşıyan, eleştirilse de gerekliliği ve geleceği mutlak ihtiyaç olan mega projeler de kamu bankalarının dayanışması ile can suyu bulabilmişti.
Yine… Pandemi başta olmak üzere olağandışı şartlarda KOBİ’ler, esnaf, çiftçiler, tarıma dayalı sanayi kuruluşları, taahhüt şirketleri hatta reel sektörün büyükleri bile kamu bankaları sayesinde “nakit akışı” temin ederek ayakta kalabilmişti.
Kaldı ki bugün… Pek çok işletme halâ üretime devam ediyor, bunların batırılması veya ucuza elden çıkarılması yerine canlılığını koruması için gayret gösteriliyorsa… Kamu bankalarının sistemik rolü inkâr edilemez önemdedir.
Banka, kamu olunca… Memuriyet parametreleri içinde kalmasını da bekleyemezsiniz. “Hem özel sektör dinamizmine sahip olacaksın hem de onların imkân ve kabiliyetlerini kullanmayacaksın” haksızlıktır. Bir kamu bankası genel müdüründen, gün boyu odasında oturmasını, sadece bilgisayar ekranına bakarak görevini yerine getirmesini bekleyemezsiniz. Genel müdür, önemli kredi müşterilerini ziyaret etmeli, tesisleri gezmeli, cari mali durumu görmelidir.
Gel gör ki… Bir özel veya yabancı banka genel müdürü filanca şirketin CEO’su ile yemekte görüntülenmesini sorun etmeyen çevreler, kamu bankası yöneticileri için her türlü yakıştırmayı yapabilmekteler.
Ek olarak… Kamu bankası genel müdürleri liyakat ve ehliyet bakımından eş değerlerinden geride olmadığı gibi tecrübeleri ile ağır da basarlar. Hepsi şahsiyetli insanlardır. Ne bankalarını ne kamunun hukukunu ne de kendi geleceklerini tehlikeye atacak yapıdadırlar!
Ve nihayet… Risk hesabı ile hayatın gerçekleri farklı seyredebilir mi, seyredebilir!
Peki esas olan nedir?.. Kamu bankalarının, 2001 krizindeki gibi devlete ve millete yük olmaması hatta bizzat krizin kaynağı haline gelmemesi, ekonomide çarkların dönmesi için kamu önceliği ile hareket edilmesidir. Toplam bilanço artıda, kredi kanalları açık, takipteki alacaklar tolere edilebilir düzeyde ise itibar ve yönetim notu “başarılı” kabul edilmelidir.
Bu vesile ile Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan‘ı merkezine alan ve Bodrum’da bir restoranda düzenlenen lüks doğum günü partisi iddiası ile ilgili olarak… Banka açıklama yaptı. İleri sürülen hususları yalanladı. Değişik tarihlerde ortak toplantılara ve programlara katıldığım Osman Arslan gerek değerler sistemi gerekse kamu yöneticisinin itina göstermesi zorunlu davranış kodları bakımından bizde, dikkatli bir insan izlenimi uyandırmıştır. İddia ile kimse töhmet altında bırakılmamalı, yanlış yapan kimse ya da hangi taraf ise kamu vicdanı önünde sonucuna katlanmalıdır!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu