YAZARLAR

İLKER GEZİCİ / Para kazanmak için resim yapılmaz

2025 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi 81 yaşındaki usta ressam Yalçın Gökçebağ, bugün birçok genç sanatçının para kazanma baskısıyla üretim yapmaya çalıştığını belirterek, “Tuvale para kaygısıyla oturulmaz. Ben resim yapmak için para kazandım, şimdi ise resim para için yapılıyor” diyor

Renkleriyle Anadolu‘nun hafızasını kuran, çocukluk anılarından beslenen dünyasını binlerce tuvale aktaran 81 yaşındaki usta ressam Yalçın Gökçebağ, artık Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün sahibi. Yıllarca, naif sıfatıyla küçümsenen üslubunun, bugün ulusal bir onurla taçlanmasını “Şimdiye kadar beni, çiçek böcek resmi yapıyor diye küçümsüyorladı. Çok nahif diyorlardı. Her şeye rağmen bu ödülün bana verilmesi büyük gurur verdi. Çiçek böcek de yapılarak bu ödül alınabiliyormuş demek.” diyor. 1958’de Köy enstitülerinde başlayan sanat eğitimi, öğretmenlik ve akademisyenlik yıllarının yanı sıra TRT‘de yaptığı kameramanlıkla edindiği tecrübeleri harmanlayan usta sanatçıyla 65 yıllık sanat yolculuğunu, geçirdiği büyük kazanın ardından değişen anlayışını konuştuk.

Denizli Çallısınız. Toprakla uğraşmışsınız, doğayla içiçe bir hayatınız var. Sizi esas besleyen şey bu yaşam mı?

O belli bir yaştan sonra. 1974’te eşimle beraber büyük bir kaza geçirdik. Kaldırımda kolkola yürürken bir araba geldi çarptı. 2 sene hastanede yattık. Bu kaza benim dönüm noktam oldu, aydınlanma yaşadım. “Hayat güzel, yaşamaya değer” dedim anlayışım değişti. Çocukluk anılarıma gittim. Köydeki düğünler, güreşler, panayırlar, köy evleri… Onları yapmaya başladım.

Sizin için Anadolu düşlerinin ressamı deniyor…

Resmin Anadolu’ya taşınmasında öncülük yaptım diyebilirim. Çok gezdiğim için… Mesela Karadeniz‘e gittim çay bahçelerini gördüm. Güney’de portakal bahçeleri, batıda zeytin ağaçları… Piknik yapanlar konulu 50-60 resim yaptım.

Peki, sanatsal anlamda resim dünyasında tanınmanız nasıl oldu?

İşte bu bakış açısıyla yaptığım eserler sayesinde… 1979’da Ankara‘da başarılı bir sergim oldu. Ama şöyle, biz sergiyi açtık ama eserlere kimse bakmıyor. Sonra VİP kapısından beyaz pelerinli uzun boylu bir adam indi. Film sahnesi gibi. Bana gelip, “Ressam sen misin?” dedi. “Benim” dedim. Başladı eserleri gezmeye, “bunu alıyoruz, bunu alıyoruz” diye seçmeye başladı. 12 tane resim aldı. Biz tabii şoke olduk. Sonradan öğrendik ki Paris Büyükelçisi Adnan Bulak’mış o kişi ve o eserleri Dışişleri Bakanlığı’na asmak için almış. O zamanlar bakanlıklar resim alıyordu. Bu sergi, benim resim dünyasında tanınmamı sağladı.

Bugün en çok satan ressamlardan birisiniz…

Resimlerim hiç satılmadığı dönemde resim yapmaya devam ettim. Resim satabilmek için çok zorlandım. Resim yapmak için para kazandım. Şimdikinin tam tersi. Bugün para kazanmak için resim yapılıyor. Olmaz. Resimle maddi bir şey kazanmazsın, o başka bir şey. Para kazanacağım diye tuval başına oturamazsın. Çok para kazansan, milyonlarca liran olsa ne olacak? Ben kazandığımı yine resme yatırıyorum. Satış sanatçıyı biraz da köreltiyor. Kaygıya düşüyorsun. Ben o kaygıyı bıraktım. İstediğimi yapıyorum artık.

Siz artık marka isimlerden birisiniz. Bu sadece resim yapmakla mı alakalı?

Bir resmin sanat eseri olması için orijinallik şart. Van Gogh, Gauguin, Rembrant, Leonardo, Devrim Erbil bir tanedir. Markalaşma böyle olur. Sadece resim yapmak yeterli değildir. Ressamın davranışları, tavrı sosyal durumu yaşam şekli çok önemli. Hepsi bir bütün. Bir sosyoloji hocam şöyle derdi: “Eğer bir şeyi iyi yaptığınıza inanıyorsanız onun reklamını misliyle yapacaksınız” Malesef biz bu sanki günahmış gibi konuşmazdık.

65 yılda kaç eser yaptınız?

65 yılın 20 yılını çıkarmak lazım. Az önce bahsettiğim 1979’daki sergimi baz alırsak yaklaşık 50 yılda 6-7 bin resim diyebilirim. Uluslararası ressam olduğunu düşündüğünde çok az bu rakam. 10 binin üstünde olması lazım çağdaş bir ressamın eserinin. Picasso’yu Picasso yapan çok resim yapmasıdır. Sürekli üretim yapmak gerekiyor. Türkiye’de 40’a yakın sergi yaptım.

Bu noktaya geleceğinizin hayalini kurar mıydınız?

Hayır, yok canım nerede? Hiç hayalini kurmadım tahmin bile etmezdim. Ben sadece şöyle derdim: “Biz de Bedri Rahmi gibi olacak mıyız acaba?” Olduk galiba. Ama ne kadar olduk bilemem. Kendimi çok da büyük görmem. Yaptığım işlerin karşılığının olduğunu görüyorum, sevildiğimi biliyorum bu çok iyi bir şey. Sonuçta sanat alkış ister. Bunlar beni motive ediyor.

Peki, ilk zamanlarınızda yapıp sattığınız ama keşke satmasaydım dediğiniz eserleriniz oldu mu?

Tabii ki, ilk zamanlar çok olur. Eşimle kavga ederdik, o satma derdi, sattırmazdı ben de gizliden satardım. Nasılsa yenisini yaparım diyorsun. Ama olmuyor. Çok beğendiğim eserleri sattığım oldu. Hatta sonrasında peşine düşüp parasıyla aldığım kendi eserlerim var.

Yapay zeka peki bir tehdit midir? Nasıl yorumluyorsunuz?

Ben seviyorum, benimle ilgili çok güzel laflar ediyor. Ama benim gibi resim yapamaz. Çünkü benim boya karmam, fırça kullanımım çok özel. Bunu yapay zeka yapamaz.

ERDOĞAN, ‘SENİN RESMİN BENDE DURUYOR’ DEDİ

Kültür Sanat Büyük Ödülü için tebrik ederim. Ne ifade ediyor sizin için?

Çok önemli. Şimdiye kadar benim için çiçek böcek resmi yapıyor diye küçümsüyorladı. Çok nahif diyorlardı. Her şeye rağmen bu ödülün bana verilmesi büyük gurur verdi. Çiçek böcek de yapılarak bu ödül alınabiliyormuş demek. Ama öyle olmadığının da kanıtı bu ödül. Bize ne zaman sıra gelecek diye içimden geçirdiğim, şu ödülü biz de alsak diye beklediğim oldu açıkçası. Demek ki yaptığım işler takip ediliyor.

Cumhurbaşkanı ile diyaloğunuz oldu mu?

Olmadı ama şöyle bir anımız var: 1970’lerde yaptığım çay bahçesi resmim, Turizm Bakanı Mesut Yılmaz’a hediye edilmişti. O da Başbakanlığa asmış. O astıktan sonra kimse o resmi indirmemiş. Sayın Cumhurbaşkanımız da o resmi görünce beğenmiş, onu muhafaza etmiş. Geçmiş yıllarda denk geldiğimizde senin resmin bende duruyor demişti.

YARIŞMA BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR

Yalçın Gökçebağ Resim Yarışması’nın bu sene ikincisini düzenliyorsunuz. İlgi nasıl?

Çok iyi. 500’den fazla başvuru aldık. Geçen sene düzenlediğimiz ilk yarışmamız çok güzel geçti. Bu yıl, yaş aralığını 18-45 olarak belirledik. 3 kişiye başarı ödülü olarak 100’er bin TL vereceğiz. Önümüzdeki sene bu ödülü biraz daha artırmayı planlıyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu