YAZARLAR

İLKER GEZİCİ / Küçük, mavi, tatlı Şirinler geri döndü

“Eğer uslu bir çocuk olursanız, siz de Şirinleri görebilirsiniz…” Rahmetli Nur Subaşı‘nın unutulmaz sesiyle hafızalara kazınan bu cümleyle başlayan o tanıdık müzik… 80’ler ve 90’larda çocuk olanların belleğinde köklü bir yer edinen Şirinler, bu kez sinema perdesinde hem eski dostları selamlıyor hem de yeni nesli mavi bir dünyanın içine çekiyor. Şirinler Filmi (Smurfs), klasik hikâyeye sadık kalırken modern dokunuşlarla zenginleştirilmiş bir anlatım sunuyor. Rihanna‘nın müzikleriyle renklenen filmde, Şirin Baba‘nın kötü büyücüler Razamel ve elbette ki herkesin tanıdığı Gargamel tarafından gizemli bir şekilde kaçırılması, olayların fitilini ateşliyor. Bu kez ekibi toplayan ise Şirine oluyor. Kız gücünü simgeleyen Şirine liderliğinde bir araya gelen Şirinler, Şirin Baba’yı kurtarmak için gerçek dünyaya uzanan cesur bir göreve atılıyor. Her zamanki gibi hikaye bilindik olsa da ve yine tanıdığımız klişelere başvurulsa da film kendisini izletiyor.

Yolları Paris‘e kadar uzanan Şirinler, Şirin babanın kardeşi Ken ile tanışıyor. Bu yolculukta edindikleri yeni dostluklar, filmin yalnızca eğlenceli değil, aynı zamanda duygusal bir yön de kazanmasını sağlıyor. Animasyon kalitesiyle göz dolduran film, görsel efektlerdeki başarısıyla dikkat çekiyor. Özellikle fantastik dünya ile gerçek dünya arasında kurulan dinamik geçişler, küçük izleyicilere büyülü bir evren sunarken, yetişkin seyircileri de geçmişe ışınlıyor. Film boyunca hissedilen nostaljik duygu, yalnızca karakterlerle değil, anlatının genel atmosferiyle de güçleniyor. Rihanna’nın katkıları yalnızca müzikle sınırlı değil; filmdeki enerjik atmosferin oluşmasında da payı büyük. Ayrıca seslendirme kadrosundaki yıldız isimler, karakterlere hayat verirken Şirinler evrenine yeni bir soluk getiriyor. Özellikle Şirine’nin liderlik rolündeki performansı, karakterin gelişimini ve evrimini de yansıtıyor; klasik yan karakterden, hikâyenin merkezine doğru evrilen bir figür haline geliyor. Chris Miller‘ın yönetmenliğini üstlendiği film, sadece bir çocuk filmi değil. O, geçmişle bugünü buluşturan, büyürken terk ettiğimizi sandığımız o mavi ormanı tekrar hatırlatan bir sinema deneyimi. Eğlenceli temposu, mizah dolu sahneleri ve evrensel temalarıyla bu film, sinemada ailecek izlenecek yapımlar arasında kendine sağlam bir yer ediniyor. Sonuç olarak, Şirinler, sadece “uslu çocuklara” değil, içindeki çocuğu unutmayan herkese sesleniyor.

Geçen yaz ne yaptın?
90’ların kült gençlik gerilim filmi Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum vizyona girdiği yıl büyük bir ilgiyle izlenmişti. 17 milyon dolar bütçeyle çekilen film 125 milyon dolar hasılat elde etmişti. Serinin dördüncü filmi aynı isimle tüyleri diken diken eden yepyeni bir hikâyeyle izleyici karşısında geri dönüyor. Yönetmen koltuğunda Do Revenge filmiyle dikkat çeken Jennifer Kaytin Robinson’ın oturduğu bu yeni versiyon, hem orijinal kadroya bir saygı duruşu niteliğinde hem de daha cesur ve daha şiddetli bir anlatım vadediyor. Southport kasabasının gizemli atmosferi bir kez daha karanlığa gömülürken, Jennifer Love Hewitt ve Freddie Prinze Jr., 1997’deki ikonik rollerine geri dönüyor.

Film, bir grup arkadaşın istemeden neden oldukları ölümcül bir kazanın ardından, gerçeği saklama kararı almalarını ve bir yıl sonra bu karanlık sırrın peşlerine düşen maskeli bir sapığın oyununa maruz kalmalarını konu alıyor. Tek tek avlanmaya başlayan arkadaşlar, Southport’un geçmişindeki kanlı olaylarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Katil kim? Amaç ne? Ve en önemlisi: Bu hikâye gerçekten sadece geçen yaz mı başladı? Neal H. Moritz’in yapımcılığını üstlendiği Geçen Yaz Ne Yaptığını Biliyorum, TME Films dağıtımıyla sinema salonlarındaki yerini alıyor. Gerilim dozu yüksek sahneleri, psikolojik baskıyı katlayarak artıran atmosferi ve geçmişle hesaplaşma temasıyla, hem eski hayranları hem de yeni nesil izleyicileri etkisi altına almaya hazırlanıyor.

Sil Baştan yeniden
Modern sinemanın en özgün ve dokunaklı aşk hikâyelerinden biri olan Sil Baştan, 20 yıl sonra restore edilmiş kopyasıyla yeniden beyazperdede. Michel Gondry’nin yönetmenliğini üstlendiği, senaryosunu Charlie Kaufman’ın kaleme aldığı ve başrollerinde Jim Carrey ile Kate Winslet’in yer aldığı film, unutmak ile hatırlamak, acı ile sevgi arasında gidip gelen şiirsel anlatımıyla hafızalara kazınmıştı.

2004 yılında vizyona girdiğinde eleştirmenler ve izleyiciler tarafından büyük övgüyle karşılanan film, ayrılıkla başa çıkmak için hafızasından eski sevgilisini sildiren Joel’un sıra dışı yolculuğunu anlatıyor. Ancak Joel hatıraları silindikçe, kaybettiği aşkın değerini yeniden keşfetmeye başlayacaktır. Duygusal derinliğiyle olduğu kadar görsel yaratıcılığıyla da öne çıkan film, En İyi Özgün Senaryo Oscar’ı dahil olmak üzere birçok ödüle layık görülmüştü. Bilenler için bile filmi beyazperdede izlemek ayrı bir keyif olacaktır. Öte yandan Will Smith’in başrolünde yer aldığı Ben Efsaneyim filmi ile yerli yapımlardan İncir Reçeli de vizyona yeniden giren filmler arasında yer alıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu