GÖKHAN TEPE
Yeni şarkım ‘Derde Aşık Olmuşuz’un bestesini Eylül ayında yaptım. Şebnem Sungur‘a ilettim. O da her zamanki gibi harika sözler yazdı. Hızlı şarkılarda da duygusal kodlardan kopamıyorum. Ne yapsam eğlenceli şarkılar moduna giremiyorum. Böyle bir kimliğim oluştu. İzleyicimizden de karşılık bulunca bu şekilde devam ediyoruz. Dile getiremediğimiz duyguları şarkılarla aktarıyoruz. 6 yaşındaki oğlum çok haraketli. Ekran bağımlısı oluyorlar maalesef. Müzik kulağı iyi. Geçtiğimiz konserimde halay çektik beraber sahnede. İlgisi var, ne iş yaparsa yapsın iyi müzisyen olmasını isterim. En büyük hayranım o. Bütün şarkılarımı biliyor. Ben kayıt yaparken yanıma geliyor, su yolunu buluyor. Sanatla ve sporla hayatı boyunca uğraşsın isterim. Popçu olmazsa topçu yapacağız. Gitar ve piyano konusunda eğitmeyi düşünüyoruz. Kariyerimde 30. yılı geride bırakacağım. İlk bestemi yaptığımda 15 yaşındaydım. Ayhan Aşan‘a vermiştim o parçayı. Albümden önce bestecilik dönemim başladı. Onun en popüler dönemiydi, şarkı patladı.
HER ŞARKI HER SANATÇIYA GİTMİYOR 16 yaşından beri mikrofon elimde. İlk albümüm 18 yaşında çıktı. Şimdi sorsan aynı kararı almazdım. Ünlü olmayı göze alır mıydın diye sorsan almazdım. Üniversiteyi bitirip olgunlaşmayı beklerdim. 18 yaş beraberinde hataları getirebiliyor bunların hepsiyle yüzleştim ama özellikle ilk 3 sene çok zorlu geçti. Bir anda ünlü olunca üzerindeki baskıyı kaldırmaya tecrüben yetmiyor doğal olarak. Bizi yönlendiren de olmadı. Oğlum 18 yaşında böyle bir işe kalkışsa profesyonel destek almasını sağlarım. Efendilik prim yapar derler. O yılları öyle geçirdik ama içimde fırtınalar kopardı. Stresleri yönetmeye çalışıp beceremediğim zamanlar oldu. İçimde tamir edemediğim şeyler yaşadım. Diğer taraftan da 21 yaşındayken 1999’da Can Özüm gibi bir şarkım çıktı mesela. Ortaokul arkadaşım Erdem Kınay ile birlikte stüdyoya gizli girer kayıt yapardık. Ebru Yaşar‘ın 500 bin satan ‘Bu Sahilde’ şarkısının ilk demosunu ben okumuştum. 300’e yakın şarkım var. Üretmek yaşam biçimim, ürettikçe kendimi iyi hissediyorum. Birçok sanatçı arkadaşıma vermekten de çok mutluyum. Bir şarkı var kime okutsan patlar diye bir şey yok. Yani her şarkının kendi kısmeti var. Her beste her şarkıcıya gitmiyor.
YAĞMUR ÜN
BENİM OYUNCAKLARIM KAMERA VE SENARYOYDU
Anne olduktan sonra daha gençleşmeye başladım galiba. İki yıldır nadastayım, ona odaklıyım. Dublajı asla bırakmadım. Kızımla aramız çok iyi. Bu dönemler geri döndürülemeyecek dönemler olduğu için tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Sadece baktığım, büyüttüğüm değil, dertleştiğim konuştuğum bir hayat arkadaşım var yanımda artık. 4 yaşından beri setlerdeyim. Hiç pişman değilim. Ailemden gelen bir talep değildi ben istemiştim. Kızımı teşvik etmem ama. Mutsuz olduğumdan değil, biraz kendi ayakları üstünde dursun isterim. Çok yönlü olsun isterim. Benim oyuncaklarım kamera ve senaryoydu. Oyun arkadaşlarım da set ekibiydi. Bir çocuk için çok eğlenceli ortam, çocuklar zaten el üstünde tutuluyor. Sektörde ciddi anlamda çocuklara yönelik kötü niyetli insanlar yok. Eskisine göre şartlar çok daha iyi. Çocukların programlarına göre ayarlanıyor her iş. Şu anki çocukların olanakları bizden daha fazla. Filmler evimizde çekiliyordu. 1993’ten beri evimiz setlere kiralanıyormuş. Ben gözümü setlerde açtım diyebilirim. Kendi setimden çıkıp eve gittiğimde set ortamı vardı. O şartlarda ders çalışmaya çalışıyordum. Benim kimseyle fotoğrafım yok ama Münir Özkul, Kemal Sunal gibi isimlerin oynadığı filmler çekilmiş evimizde. Şafak Sezer’le rol aldığım Alemin Kralı en büyük şanslarımdan biri. Ünlü gibi yaşamadım hiç. En popüler olduğum dönemde liseye gidiyordum, çok zorluk yaşamadım.
GAMZE TOPUZ
UÇAK KORKUMU KIZIMLA YENDİM Şarkı söylemeyi üretmeyi seviyorum. Şu an 4 şarkım var hazır. Hatta iki yeni şarkım daha var. Temmuz sonu yayınlayacağım. Elim hep kalem tutan biriydim. Liseden beri, günlük tutarım. Yazı gücüm daha kuvvetli, Duygumu yazarak daha iyi ifade ediyorum. Yel Alsın şarkısını 2010’da Bülent Ersoy’a vermiştim. 15 sene önce Bülent Ersoy bu şarkıyı satın aldı. Bülent hanımla bu şarkı için çalıştık, stüdyoya kadar girdik ama bana nasipmiş. Bir şekilde rafta kaldı, sebebini bilmiyorum. Sonra döndü dolaştı bana geri geldi. Sıcak oldu, bana da çok uydu. Annelikten sonra çok ciddi anksiyete yaşadım uzun yıllar. Annelik duygusuyla baş etmekte çok zorlandım. Bana bir şey olacak ve o ortada kalacak duygusu beni çok zorladı. Kiminle konuşsam annelikten sonra bunu yaşıyormuş. Kendi yolumu bulmam çok uzun zaman aldı. Psikoterapiler, tedaviler, eğitimler. Çocuk gelişimi okudum, yaratıcı drama eğitimi aldım. Kendi çocukluklarımızla, çocuklarımıza annelik yapmaya çalışıyoruz. Şimdi yüzde 80 daha baş edilebilir bir hal aldı anksiyete. Bilgiyle beraber zayıflayan bir şey anksiyete. Akılla yaklaşınca rahatlayabiliyorsun. Uçak korkumu kızımla yendim. Ona o korkuyu yansıtmamak için oyalamaya çalışırken bir baktım ben de yenmişim bu korkumu. Çocuk büyütmenin tadını çıkardım. Ona göre seçtim işlerimi. İlkokulu bitirdi artık. Şimdi konservatuvara hazırlanıyor. Müzikal yeteneği var. 5 yaşından beri piyano çalıyor, tüm enstrümanları çalabiliyor. Konservatuvarı da kendisi istedi. Anne babasının ünlü olmasından mutsuz, zorbalanıyor o yüzden. Çocuklar çok acımasız.
MUSTAFA KIRANTEPE
KISA AMA ETKİLİ BİR DENEYİMDİ Kuruluş Osman 6 sezondur dolu dolu çekilen bir iş. Son beş bölümde ben dâhil oldum. 190. bölümde girdim ama sanki hep içlerindeymişim gibi karşılandım. Kısa ama etkili bir deneyim oldu benim için. At binme tecrübem yoktu burada iyi öğrendim. Bir aksilik olmadan bitirdik şükür. İtici ama seyirlik anlamında çekici bir karakterdi Yiğit… Arkadan iş çeviren bir adamdı. Tiyatronun benim için prova yapılan süreci zor. 5 oyunda oynadığım dönemim vardı. Sonra bazı oyunlar miadını doldurdu, şimdi tek oyunum var. Tek kişilik oyun… Kendi tiyatromu kurdum. Tiyatro Lotus’un prodüksiyonuyla Bir Alzheimer’in Anıları diye bir oyunla çıktım. Tiyatroda iyi olmanın dışında hiçbir şansınız yok. Orta halli idare eder diye takılamazsın. Dramanın bir ortaklığı var, seyirci ağlama konusunda hazır gibi ama komedi, oyuncunun kendisiyle baş başa kalması gibi. Zamanlamayı tutturabilmek önemli. Komedi bir zamanlama işidir. Doğru zamanda doğru tepkiyi vermek çok önemli. Tutturamazsanız ve o an işlemezse soğuk terler dökersiniz sahnede. Oyundayken gülmeyen insanlara çok takılmıyorum. 200 kişinin 198’i gülüyorsa tamamdır, o iki kişiyi takmıyorum kafama, 198’e oynuyorum. Ama gülmek bulaşıcıdır gülüyorlar sonunda. Sonuçta komediyi daha çok seviyorum.
