İLKER GEZİCİ / Çocukların mutluluğu yorgunluğumu alıyor

2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi unvanına layık görülen çömlek ustası Salim Yaşar, 82 yaşında hâlâ çarkının başında. En büyük motivasyonu çocuklar olan Salim amca, “Çocuklarımızın mutluluğu yorgunluğumu alıyor. Yaşımın ilerlemesine rağmen yorulmuyorum. Sağlığım el verdikçe çarkın başından ayrılmam” diyor
Kınık köyünde başlayan bir hikâyedir bu; ellerin toprağa dokunduğu, çarkın döndüğü, kilin şekle büründüğü bir zamanın hikâyesi. Salim Yaşar, 1942 yılında Bilecik‘in Pazaryeri ilçesine bağlı küçük bir köyde dünyaya geldi. Okumayla arası pek yoktu. Babasının canına minnet, hemen aldı yanına. Çırağı oldu babasının. Henüz 13 yaşındayken babasının başında durduğu çarkın karşısında elini toprağa değdirdi. O günden bu yana geçen yetmiş yılı aşkın zaman, onun ellerinde bir geleneğin yeniden şekillenmesine tanıklık etti.
Salim amcanın ustalığı sadece çamura biçim vermekle sınırlı kalmadı; o, toprağın kültürel hafızasını yaşatan bir zanaatkâr… Genç yaşta Almanya’ya giderek porselen pişiriciliğinde uzmanlaştı. 14 yıl orada Almancasını da geliştirmiş mesleğini de. Oradan edindiği tecrübeler ona bambaşka kapılar açmış. 1992’de gittiği Vietnam’da beş yıl çömlekçiliği öğretti. Üretmekle kalmayıp sanatını gelecek kuşaklara aktarmayı da görev edinen Yaşar, köy okullarında çocuklara çamurun büyüsünü anlatıyor.
ÖDÜLLÜ ÇÖMLEKÇİ
Yaşar’ın çömlekçilik sanatına olan katkıları ve bu sanatı yaşatma çabaları, Türk el sanatları tarihinde önemli bir yer tutuyor. 2007 yılında düzenlenen Altın Eller Fuarı’na katılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçı Tanıtım Kartı’nı almaya hak kazanmış. Yıllarca yurt dışındaki fuarlarda saygıyla anılmış. Ülkemizin bu kadim kültürünü yurt dışında tanıtan bir turizm elçisi gibi temsil etmiş bizi. 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi unvanına layık görülen Yaşar, yalnızca bir çömlekçi değil; Anadolu’nun toprakla kurduğu kadim ilişkinin bir temsilcisi, çağımızın sessiz bir sanat neferi.
Yaşadığı yerde, Kınık köyündeki atölyesinde ziyaret edip tanıştık Salim amcayla. 82 yaşında ama yaşını hiç göstermiyor, esprili, güler yüzlü, dinç. Dükkânın önünde elektrikli bisiklet duruyor. Formunu ona borçlu olduğunu düşünüyorum. Babadan kalma dükkânının duvarlarını yaşanmışlıklarla dolu tablolar süslüyor. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldığı Yaşayan İnsan Hazinesi ödülü olmak üzere fuarlardan, gittiği ülkelerden anılarını gururla aktarıyor. “Yaşım 82 ama hâlâ istekliyim. Sağlığım el verdikçe çarkın başından ayrılmam” diyor. Küp, testi, sürahi, çiçek saksısı yapmaya devam ediyor usta. Ama son yıllarda en çok çocuklarla haşır neşir oluyor. Nitekim 2019’dan bu yana çağrıldığı anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelere çömlek çarkıyla giderek etkinliklerde öğrencilerle bir araya geliyor. Çocukları toprakla çamurla buluşturmanın kendisini iyi hissettirdiğini söylüyor:
“Yıllardan beri bu işi seve seve yapıyorum. Çocuklarımızın mutluluğu yorgunluğumu alıyor. Yaşım ilerlemesine rağmen yorulmuyorum. Onların yüzlerinde gördüğüm mutluluğu anlatamam.”
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KÜPÜ
Çömlekçiliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak gören Salim amcanın yaşadığı köyde 140 yıldır çömlek sanatı yaşatılıyor. 280 haneli köyün çoğu çömlek işiyle uğraşıyor. Yaklaşık 10 yıl önce tüm çömlek ustalarının bir araya gelip yaptıkları dev küp ise sadece köyün değil Bilecik’in sembolü adeta. 3 metre 33 santim boyundaki dev küpü bir buçuk sende yaptıklarını söyleyen Yaşar, ‘Türkiye’nin en büyük küpünü biz yaptık. Dünyanın en büyük ikinci küpü bu köyde. Buraya bu küpü görmek için turlar düzenleniyor. Her yıl binlerce kişi geliyor’ diyor. 6 ton çamur ve odundan yapılan küp ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.