İLKER GEZİCİ / Acılarını kahkahasına gizleyen kadın: Adile

Türk sinemasına gülüşüyle akıllarda kalan isim kim diye sorsalar hemen akla Kemal Sunal‘la beraber gelen ilk kişidir Adile Naşit. Sinemada kalıcı yer edinmenin ötesinde hayatımıza dokunan, içimizi ısıtan, çocukluğumuzun en güzel hatırlarında yer alan yıldızlardan Naşit’in hayatını anlatan Adile Naşit isimli sinema filmi girdi vizyona. Daha film çekimleri sırasında basına servis edilen fotoğraflarla büyük heyecan yaratmayı başarmıştı. Başrol oyuncusu Meltem Kaptan‘ın Adile Naşit’e benzerliği, Seda Bakan (Müjde Ar), Levent Can ( Münir Özkul), Serhat Tutumluer (Ziya Bey), Özgürcan Çevik (Cemal İnce), Bülent Seyran (Selim Naşit) gibi isimlerden oluşan kadrosuyla yüksek beklenti yaratmıştı film. Öyle de oldu. Komedi ve dram dozunu iyi tutturması, kostümü ve dekorlarıyla dönemi kusursuz yansıtan sinematografisi ve karakterin dönüm noktalarını çarpıcı şekilde aktarabilmesi açısından biyografi filmleri arasında kendine yer edinen bir yapım var karşımızda… Necati Akpınar yapımcılığında hayata geçen filmin senaryosunu Nermin Yıldırım kaleme almış. Yıldırım, filmde Naşit’in oğlu Ahmet’i kaybetmesini merkez almış. Oğlunu kaybettikten sonra yaşadığı travmayı sinemada gelen başarıyla atlatmaya çalışan, her türlü zorluğa rağmen ayakta kalmayı başaran bir kadın portresi çizmiş. Dolayısıyla filmde Münir Özkul, Müjde Ar, Tarık Akan, Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve Ayşen Gruda gibi Türk sinemasının efsane isimler onun hayatının tanıkları olarak yer alıyor.
Naşit bilindiği üzere henüz küçük yaşlarda oğlunu kaybediyor ve bu onda büyük travma yaratıyor. Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü tiyatrosuyla turnedeyken oyun sırasında acı haberi alması ve kısa bir duraklamadan sonra sahneye çıkıp oyununa devam etmesi filmin en güçlü sahnelerinden. Oğlunun anısını, evine aldığı bez bebeklerle kuklaları konuşturarak canlı tutmaya çalışıyor.

Bu süreç onun kocasıyla arasını açıyor. Ziya bey bu acıya onun kadar güçlü dayanamıyor ve o da hayatını kaybediyor. Özel hayatında bu trajik kayıpları yaşayan Naşit, mesleki olarak ise zirveye çıkıyor. “Kamera kaprislidir, kaş göz arar. Kısa boyun, çarpık bacaklarınla senden olmaz. Kabiliyet tek başına yetmez” denilmesine rağmen hevesi kırılmayan Naşit, sıcak kahkahası ve sempatik kişiliğiyle gönülleri kazanıyor. Neşeli Günler’deki inatçı Saadet Hanım, Gülen Gözler’deki fedakâr Nezaket ve Bizim Aile’deki Melek gibi rollerde parlayan Naşit, en çok da Hababam Sınıfı’ndaki Hafize Ana olarak anılıyor. Canlandırdığı anne tiplemeleri ve kendine has üslubu ile unutulmaz bir değer haline gelen Naşit, tüm yapamazsın diyenlere inat, güzellik algısını yıkarak sinemamızın antiyıldızı olmayı başarıyor. Film, Türk sinemasının en sıcak yüzlerinden birinin, toplumun dayattığı güzellik standartlarına meydan okuması ve tek başına tüm bu kalıpları yıkmasını ince ince işliyor.

Neşeli Günler, Gülyabani, Şabaniye, Aile Şerefi gibi filmlerden sahnelerle kariyerine bir dokunuş yapılan filmde Naşit’in özellikle Uykudan Önce adlı Tv programıyla çocukların sevgisini nasıl kazandığı da öne çıkarılıyor. Orada, daha ilk tanışmalarından itibaren atıştığı ancak yıllar içinde çok yakın dostluk geliştirerek hayatında çok önemli yer tutan Münir Özkul’un da desteği vurgulanıyor.

O programda çocukların isimlerini anarak onların gönlünde büyük yer edindiği güzel işlenmiş. 1985 yılında Yılın Annesi seçilmesi de evlat sevgisinden bir anda mahrum kalmış bir kadın için verilecek en büyük ödüllerden biri… Neticede, hepimizin kolektif hafızasına kazınan o tatlı ve güçlü kahkahanın arkasında, acılara rağmen ayakta kalma becerisi olduğunu vurgulayan film bağırsak kanseri sebebiyle hayatını kaybettiğinde henüz 57 yaşında olan Naşit’e bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Son filminde kariyerindeki ilk ölüm sahnesinde söylediği gibi sevgi ve neşeyle anıyoruz Naşit’i: “Beni hatırladığınız zaman içiniz hüzün değil sevinç ve neşe dolsun” Siz yine de yanınıza mendil götürmeyi unutmayın…
VİZYONDA ÖNE ÇIKANLAR

Fatih Akın’ın yönettiği Amrum, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde Kuzey Almanya’da yaşayan 12 yaşındaki Nanning’in gözünden bir aile ve büyüme hikayesi anlatıyor. Babasının yokluğunda sorumlulukları üstlenen Nanning, adadaki herkesin hayatını değiştirecek bir haberle yüzleşir. Tarihi bir dönemi duygusal ve sade bir dille ele alan film, savaşın çocuklar üzerindeki etkisine odaklanıyor.

Emma Tammi’nin yönettiği Freddy’nin Pizza Dükkanında Beş Gece 2, serinin doğaüstü kabusunu bir yıl sonrasına taşıyarak gerilimi artırıyor. Freddy Fazbear’s Pizza’daki olayların ardından ortaya çıkan yeni tehdit, gizemin daha da derinleşmesine neden olurken hayatta kalmak her zamankinden zor hâle geliyor. Josh Hutcherson ve Elizabeth Lail’in yer aldığı film, korku–gerilim severlere karanlık bir devam hikayesi sunuyor.

Rebecca Zlotowski’nin yönettiği Özel Hayat, tanınmış psikiyatrist Lilian Steiner’ın eski bir hastasının ölümünün ardındaki sır perdesini aralama çabasını merkezine alan bir suç–gizem draması. İlk bakışta intihar gibi görünen vakanın izini süren Lilian, merakla suçluluk duygusu arasında sıkışırken eski kocası Gabriel’le birlikte gerçeğe yaklaşır. Jodie Foster ve Daniel Auteuil güçlü performanslarıyla dikkat çekiyor.



