YAZARLAR

İLKER GEZİCİ / 21. yüzyılın en iyi korku filmleri

Sinema türleri arasında bir türlü ısınamadığım tür korku. Durup dururken kendimi gerilime sokmanın, bilinçli biçimde korkmanın gereksiz olduğunu düşündüm hep. Bu tarz filmlerden çoğu zaman çekindim. Çünkü benim için sinema büyülü bir evren ve bu büyünün korku filmleriyle bozulmasını istemiyorum. Bu nedenle tercihim, bana ilham veren, yaşama sevinci aşılayan filmlerden yana. Ancak kabul etmek gerekir ki korku sineması, kendi kitlesini yaratan ve yıllar içinde sadık bir izleyici topluluğuna ulaşan güçlü bir tür. Kültleşmiş yapımlar, türü sevmeyenleri bile etkileyebilecek sinematografik bir zenginliğe sahip. Son dönemde vizyon takviminin zayıflamasıyla birlikte, geçmişe dönük tür analizleri daha da ilgi çekici hale geldi. Bunlara son örnek olarak The Hollywood Reporter’ın yayımladığı “21. Yüzyılın En İyi 25 Korku Filmi” listesi eklendi.

Listenin zirvesinde, Jonathan Glazer‘in yönettiği ve Scarlett Johansson‘un başrolünde yer aldığı 2013 yapımı Under The Skin (Derimin Altında) yer alıyor. İskoçya’da yalnız erkekleri avlayan, kadın kılığına bürünmüş bir uzaylıyı canlandıran Johansson, seyirciyi ahlakın ve merhametin sınırlarında dolaşan tekinsiz bir yolculuğa çıkarıyor. İkinci sırada, Jordan Peele’in yazıp yönettiği 2017 yapımı Get Out (Kapan) bulunuyor. Irk temelli gerilimi zekice kurgulayan film, başkarakter Chris’in, kız arkadaşı Rose’un ailesiyle tanışmaya gittiği evde yaşadığı tuhaf olaylar üzerinden günümüz Amerika’sına eleştirel bir bakış sunuyor.

Üçüncü sırada Tomas Alfredson’un yönettiği Gir Kanıma var. Zorbalığa uğrayan bir çocuğun vampir bir çocukla kurduğu sıra dışı arkadaşlık, türün sınırlarını zorlayan dokunaklı bir öykü olarak öne çıkıyor. Dördüncü sıraya, yeni nesil korku filmlerinin gözde örneklerinden biri olan The Babadook (Karabasan) yerleşirken, beşinci sırada ise Bong Joon-ho imzalı The Host (Yaratık) bulunuyor.

Altıncı sırada Danny Boyle’un yönettiği ve Cillian Murphy’nin başrolünde yer aldığı 2002 yapımı 28 Gün Sonra dikkat çekiyor. Film, gizemli bir virüsün Britanya’ya yayılmasının ardından yaşanan distopik süreci anlatıyor. Yedinci sırada Güney Kore yapımı Zombi Ekspresi (Train to Busan) var. Sekizinci sırada Guillermo del Toro’nun 2006 yapımı Pan’ın Labirenti bulunuyor. İç savaş atmosferinde geçen, masalsı ve karanlık anlatımıyla dikkat çeken film, korkunun şiirle harmanlandığı özgün yapımlardan biri. Dokuzuncu sıraya, gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenen The Conjuring (Korku Seansı) yerleşiyor. Film, şeytan çıkarma vakalarını araştıran iki bilim insanının deneyimlerini merkezine alıyor. İlk 10’u tamamlayan yapım ise Ari Aster’ın büyük ses getiren ilk uzun metrajı Hereditary (Ayin). Film, aile içi travmalarla doğaüstü korkuları birleştirerek sinema tarihine unutulmaz bir giriş yaptı. Listenin tamamını merak edenler araştırıp bulabilirler.

BİLİM KALP ATIŞINI ÖLÇTÜ
Korku sineması kimi izleyici için yalnızca bir tür değil, bedensel bir deneyim. İzlerken kalp atışlarını hızlandıran, nefesleri tutturan o sahnelerin bilimsel olarak ne kadar etkileyici olduğu da artık ölçülebilir durumda. Science of Scare Project adlı bir araştırma, seyircilerin fizyolojik tepkilerini merkeze alarak bugüne kadar yapılmış en korkutucu filmleri belirledi. Araştırma, kalp atış hızını (BPM – dakikada atım sayısı) ve kalp atış hızının varyansını (milisaniye cinsinden) bir araya getiren özel bir “korkutma puanı” sistemi geliştirdi. 2020’de 50 katılımcıyla başlayan çalışmada toplam 100 saatlik korku filmi izlendi. 2021 ve 2022 yıllarında katılımcı sayısı 250’ye çıkarıldı; 2024’te ise 10 yeni film listeye eklenerek, toplamda 50 film üzerinde test yapıldı. Katılımcılar, yıl boyunca farklı dönemlerde filmleri izlerken kalp atışları sensörlerle ölçüldü. Araştırmanın sonuçlarına göre, izleyicilerin kalp atışlarında ortalama yüzde 34’lük bir artış yaratarak zirveye yerleşen film, Scott Derrickson’ın yönettiği Sinister (Lanet) oldu. Başrolünde Ethan Hawke’ın yer aldığı 2012 yapımı film, yeni taşındığı evde bulduğu eski film makaralarının içinde saklı korkunç sırları araştıran bir yazarın yaşadığı dehşeti konu alıyor. Filmin en ürkütücü sahnesi sırasında izleyicilerin kalp atışlarının 131 BPM’e kadar çıktığı ölçüldü. Sıralamadaki ilk 5 film de şöyle: Host(Ev Sahibi), Skinamarink, Insidious (Ruhlar Bölgesi) ve The Conjuring (Korku Seansı) Bu bilimsel veriler, korkunun yalnızca atmosferle değil, izleyicinin bedeninde yarattığı etkilerle de tanımlanabileceğini ortaya koyuyor.

VİZYONDA ÖNE ÇIKAN FİLMLER
Nisha Ganatra’nın yönettiği, başrollerini Jamie Lee Curtis ve Lindsay Lohan’ın paylaştığı eğlenceli aile komedisi Daha Çılgın Cuma (Freaky Friday), 2003 yapımı Çılgın Cuma filminin devamı niteliğinde. Tess ve Anna’nın yaşadığı kimlik değişiminin üzerinden yıllar geçtikten sonra başlıyor.
Jennifer Cram’in komedi-dram türündeki Dört Kadın Bir Yalan (Sick Girl), uzun yıllardır arkadaş olan dört kadının etrafında gelişen bir hikâyeyi konu ediniyor.
Yönetmenliğini Zach Cregger’ın üstlendiği, başrollerinde Josh Brolin, Julia Garner ve Alden Ehrenreich’ın yer aldığı Silahlar (Weapons), korku, gizem ve dram türlerini bir araya getiriyor. Aynı kasabada yaşanan birbirinden bağımsız gibi görünen ancak ortak bir korku unsuruyla bağlanan olayları merkeze alan film, bir dizi kaybolma ve ölüm vakasının ardındaki karanlık sırları gün yüzüne çıkarıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu