BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan: İsrail, Filistinliler için tazminat ödemek zorunda bırakılarak sorumlu tutulmalı

Bilal Erdoğan, Çırağan Sarayı’nda İtalyan sivil toplum kuruluşu “Associazione Conoscere Eurasia” tarafından organize edilen 18. Verona Avrasya Ekonomik Forumu’nun son gününde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin tarihsel olarak medeniyetlerin kesişme noktasında yer aldığını söyledi.

Asya’dan Avrupa’ya göçlerle tarihin başladığını, bin yıl önce Anadolu’nun ana vatan haline getirildiğini belirten Bilal Erdoğan, forumun bu yıl 18. kez düzenlendiğini ifade etti.

Forumun her zaman “aşk şehri” olarak bilinen Verona’da yapıldığını ancak artık forumdaki bu sevginin yok olduğunu dile getiren Bilal Erdoğan, “Bu forumun, bu dünyanın bize, size ve Ruslara karşı uyguladığı çifte standardı çok iyi bildiğini düşünüyorum. Kuzeyde bir savaş devam ediyor ve Türkiye’de çevremizdeki savaşlara çok alışkınız ancak sadece Rus hükümetine ve Rus şirketlerine değil Rus sporcular ve sanatçılara da bu haksız yaptırımların uygulandığını görüyoruz. Yarışmalara katılamıyorlar, etkinliklere katılamıyorlar.” diye konuştu.

Bilal Erdoğan, İsrail’in Gazze’de soykırım uyguladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Bu durum artık belgelenmiş durumda ve uluslararası kuruluşlar bile objektif olarak bunun bir soykırım olduğuna karar verdiler ancak ne yazık ki İsrail’e bu tür yaptırımların uygulandığını görmüyoruz. Türkiye olarak, kendimizi bu iki zorlu durumun ortasında buluyoruz. Rusya-Ukrayna çatışmasının her iki tarafının da dostuyuz. Bu, zaten zor bir durum çünkü Rusya’yı kaybetmek istemiyoruz. Ukrayna’yı da kaybetmek istemiyoruz. Her ikisi de Türkiye’nin ekonomik, tarihi ve sosyal açıdan çok önemli ortakları ve komşularıdır. Bunlar bize çok yakın ülkeler ve tabii ki Filistin halkını da çok seviyoruz. Aynı dini, aynı coğrafyayı paylaşıyoruz. 500 yıl boyunca bu toprakları yönetmiştik ama şimdi orada bir soykırım yaşanıyor. Batı, Rusya ve İsrail’le ilişkilerinde ne yazık ki çifte standart uyguluyor ve bu çok sinir bozucu.”

Dünya Etnospor Birliğinin başkanlığını yaptığını, spor yöneticisi olarak bu travmanın gözlerinin önünde yaşanmasına tanık olduğunu anlatan Bilal Erdoğan, Rus sporcuların yarışmalarda yer alamamasına rağmen İsrailli takımların hala her yerde yarışabildiklerini, uluslararası kuruluşların bazen rakip takımların aleyhine olsa bile İsrail takımlarını memnun etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını söyledi.

“TÜRKİYE, BARIŞ GETİRMEK İÇİN MÜCADELE EDİYOR”

Bilal Erdoğan, Avrupa’daki stratejik vizyon eksikliğinin çok derin olduğuna dikkati çekti.

“Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hakkında konuşmak giderek daha fazla bir hayal haline geliyor.” diyen Bilal Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Biliyorsunuz, Türkiye hala büyük ölçüde bir Avrupa ülkesidir. Biz, Avrupa’yla ticaret yapıyoruz. Venedik’in Tam Meydanı’nda 500 yıl önce Venedik’e gelen ve İtalyanlarla ticaret yapan Türk tüccarları görüyorsunuz. 500 yıldır Avrupa siyasetindeyiz. Osmanlı donanması, Kanuni Sultan Süleyman, Fransızları Almanlardan korumak için 9 ay boyunca Nice’de bulundu yani her açıdan Türkiye çok Avrupalıdır ancak bu vizyon eksikliği nedeniyle Avrupa, ne yazık ki gelecekteki potansiyelini sınırlamaktadır. Demografik açıdan zaten tehdit altında. Avrupa’nın ekonomik geleceği açısından da zorluklar var.”

Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul’da yapılan görüşmelere işaret eden Bilal Erdoğan, Avrupa’nın neden zayıflamış Rusya istediğini anlamadığını, bu konuda tarihsel açıdan verilecek cevabın Avrupa için her zaman sürekli tehdit görülmesi olabileceğini söyledi.

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Soğuk Savaş döneminden sonra AB ve NATO’nun Rusya’yı kendi mekanizmalarına dahil etmeye çalıştıklarını, bunun için birçok görüşmenin yapıldığını ancak stratejik vizyon eksikliğiyle hem AB perspektifinden hem de NATO’nun Amerikan perspektifinden Rusya’nın dahil edilemediğini anlattı.

Son yıllarda Gürcistan’ın da benzer şekilde muamele gördüğüne dikkati çeken Bilal Erdoğan, şunları belirtti:

“Gürcistan’da Avrupalı ve Batı yanlısı bir siyasi liderlik olmasına rağmen şimdi Rus yanlısı, Rus halkı yanlısı olarak görülüyor, bu çok ilginç. Öyle olmasalar da Rusya’yla hiçbir diplomatik ilişkileri yok. Son 17 yıldır Avrupa ve Rusya onları zorluyor ve bu ülke ne yapacağını bilmiyor. Bazı Avrupalılar, Rusya’ya savaş açabileceğini düşündü. Böylece iki cephe oluşacak ve Rusya daha zor bir dönem geçecekti. Küçük bir ülkenin, bazı Avrupa çevrelerinin baskıları nedeniyle bunu yapacağını düşünmek inanılmaz bir şey. Türkiye, AB’nin Gürcistan’la ilişkilerinden en çok zarar görecek ülke. Ukrayna’daki savaştan en çok zarar görecek ülke, Filistin’deki soykırımdan en çok zarar görecek ülke. İşte bu yüzden Türkiye, tüm bu cephelerde ateşkes sağlamak, barış getirmek, barışçıl bir ortam yaratmak için mücadele ediyor. Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm bu çatışmalardaki rolü yeterince takdir edilmiyor.

Bu hafta hem İngiltere hem de Almanya Başbakanları İstanbul’daydı. Artık Avrupa’nın bu çatışmalar konusunda Türkiye’yle daha fazla işbirliği yapması gerektiği konusunda bir farkındalık oluştuğunu düşünüyorum. Umarım bu, önümüzdeki yıllar için bize bir umut ışığı verir.”

“İSRAİL’İN SOYKIRIMDAN SORUMLU TUTULMASI GEREKİYOR”

Bilal Erdoğan, dünyanın Soğuk Savaş’a benzer döneme gireceğini, o dönemde herkesin taraf seçmek zorunda kaldığını ve bunun çok sorunlu olduğunu, Türkiye’nin NATO tarafında yer aldığını ancak Soğuk Savaş, 40 yılı aşkın süre boyunca potansiyelini tam olarak gerçekleştiremediğini söyledi.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Türkiye ile İtalya’nın ekonomilerini incelediğini anlatan Bilal Erdoğan, ekonomilerin çok benzer ve büyüklük bakımından çok yakın olduğunu ancak İtalya’nın bir anda yükseldiğini, Türkiye’nin ise Soğuk Savaş yılları boyunca kırsal ve ağırlıklı tarıma dayalı toplum olarak kaldığını ifade etti.

Bilal Erdoğan, Türkiye’nin Soğuk Savaş boyunca kendi çıkarlarına hizmet etmeyen karar aldığının altını çizerek, “Türkiye gibi bir ülke taraf seçmek zorunda kalmamalı çünkü her şeyin ortasındayız. Çıkarlarımız, iki kutuplu bir dünyada taraf seçmememizi gerektiriyor. Türkiye, şu anda 1,5 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahip olmasından dolayı zaten bir güç bölgesi olarak görülüyor. Bu yüzden yaklaşan iki kutuplu dünyada bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin çıkarlarına göre kararlar almalıyız.” dedi.

Tek kutupludan çok veya iki kutuplu dünyaya dönüşümün dinamikleri nedeniyle tüm uluslararası kuruluşların benzer yönetim sorunları yaşadığını dile getiren Bilal Erdoğan, AB’de yönetim reformu yapılabiliyorsa BM’de de bunun yapılması gerektiğini anlattı.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde BM’de reform talep ettiğine, sürekli “Dünyanın beşten büyük” olduğunu söylediğine dikkati çeken Bilal Erdoğan, “BM’deki veto yetkisi her şeyi engelliyor. BM, savaşı durduramıyor, barışı sağlayamıyor.” dedi.

Bilal Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’de bir şeyler yapabildiğini vurgulayarak, “AB, BM hatta ABD bile değil çünkü yakın çıkarları ve çevresi olan bir bölgesel güç, herhangi bir soruna gerçek bir çözüm bulma konusunda daha duyarlı. Bu yüzden Filistin’deki soykırım da öyle. ABD’nin BM Güvenlik Konseyinin son kararını 14 oya karşı veto etmesi inanılmaz. ABD, 14’e karşı ve bu 14’ün büyük bir kısmı, BM Güvenlik Konseyinin 5 üyesinden 4’ü de dahil olmak üzere Batı’nın muhalif güçlerinden oluşuyor. İşte bu yüzden bu uluslararası örgüte yeni bir güç kazandırmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.

“İSRAİL’İN SOYKIRIMDAN SORUMLU TUTULMASI GEREKİYOR”

Bilal Erdoğan, kural temelli bir uluslararası sisteme ihtiyaçlarının olduğuna işaret etti.

“İki kutuplu veya çok kutuplu bir dünyanın yeni koşulları göz önüne alındığında yeni bir kural temelli uluslararası sistem kurmak için karar alma mekanizmalarının daha fazla kıta ve medeniyeti temsil edecek şekilde revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulunan Bilal Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“2 milyara yakın Müslüman, BM Güvenlik Konseyinin 5 üyesinde temsil edilmiyor. Böylece Müslüman dünyasının neden çeşitli iç çekişmeler, iç savaşlar ve son soykırımla boğuştuğunu anlayabiliriz. İsrail’in soykırımdan sorumlu tutulması gerekiyor. Sadece Uluslararası Ceza Mahkemesinde değil Uluslararası Adalet Divanında da İsrail, Filistinliler için tazminat ödemek zorunda bırakılarak sorumlu tutulmalı. 2 milyon insanın tüm altyapısını yıkacak ve ardından Müslüman ülkeler gelip yeniden inşa edecek… Bu, adil değil. Eğer Müslüman ülkeler geri dönüp yeniden inşa ederlerse İsrail, yine yıkacak. Bu yüzden İsrail’in Gazze’yi yeniden inşa etmesi gerektiğini düşünüyorum. 100 milyon dolar bile olsa İsrail’in Gazze’yi yeniden inşa etmesi, yeniden inşasının maliyetini karşılaması gerekiyor ki bir daha böyle bir soykırım ve insanlığa karşı suç işlemesinler.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu