İDİL DEMİREL / Lüks modada lezzet yarışı

Lüks moda sektörü hem ekonomik hem de kültürel anlamda zor günlerden geçiyor. Pandemi sonrası değişen tüketici alışkanlıkları, Z kuşağının gösteriş yerine anlam arayışı, sürdürülebilirlik baskısı ve ikinci elin yükselişi derken, sektörün ‘lüks’ algısı her geçen gün daha da yıpranıyor. Doğal olarak lüks moda dünyası, böyle bir alanda hayatta kalabilmek için farklı ortamlarda iddiasını ortaya koyuyor
Lüks moda dünyasının hayatta kalmak için açtığı savaş alanlarına her geçen gün yenisi ekleniyor. Modanın sadece kıyafet alışverişi yapmanın çok ötesinde bir duruş olduğunu gösterebilmek için her lüks moda markası hayata bakış açısını farklı bir yöntemle ortaya koymaya çalışıyor. Bu bazen bir balenin prömiyeri için kostüm tasarlamak oluyor, bazen ünlü bir şarkıcının turne kostümlerine imza atmak… Bazen bir beach club ya da otel açmak oluyor… Son dönemde moda ve gastronominin nasıl da iç içe olduğunu fark eden lüks moda markaları yeme-içme sektörüne adım atmış durumda.
En iddialı yeme-içme sektörü işbirliklerinden biri Gucci Osteria by Massimo Bottura… Dünyanın önemli şehirlerinde çoktan birer lokasyonda hizmet vermeye başlamış durumda. Floransa, Tokyo, Seul, Beverly Hills ve bu listeye haziran ayında eklenen Singapur ile kasım ayında eklenecek olan Bangalore ile bu iddialı işbirliği çoktan görkemli bir yemeiçme zincirine dönmüş durumda. Gucci, dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şef Massimo Bottura iş birliğiyle yürüttüğü Gucci Osteria restoran konseptiyle lüks gastronomi alanında öncü rol üstleniyor. 2025’te Singapur’da açılan yeni şube, el yapımı tortellini, altın parçacıklı risottolar ve markanın estetiğinden ilham alan tatlılarla dolu, görsel ve duyusal açıdan unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kasım ayında açılacak olan Bangalore şubesi, Hindistan‘daki artan lüks tüketici kitlesine ulaşmayı hedefliyor. Gucci, bu deneyimle hem gastronomik mirasını vurguluyor hem de marka kimliğini yaşam tarzına dönüştürüyor.
Fransız markaları da yeme-içme konusunda oldukça girişken. Aynı Dior‘un Dioriviera Cafe ve Pop-Up deneyimi gibi… Hong Kong, Penang, Como Gölü gibi büyüleyici lokasyonlarda kapılarını açtı. Dior’un yazlık Dioriviera koleksiyonuyla eş zamanlı olarak açılan bu özel kafe ve mağaza konsepti, müşterilere Fransız Rivierası’nda bir gün yaşatıyor. Menüde hafif salatalar, lavanta aromalı içecekler ve Dior logolu pastalar yer alıyor. Ortam ise Toile de Jouy desenli masa örtüleri ve Instagram’a uygun dekorlarla donatılmış durumda. Amaç, müşterilere sadece ürün değil, Dior’un hayal ettiği hayat tarzını da sunmak.
Moda ve güzellik sektörünün yeme-içme sektöründen ilham almasının en başarılı örneklerinden biri kesinlikle Hailey Bieber’ın kurucusu olduğu Rhode.. Markanın Glazed Donut Skin kampanyası bu ilhamın en başarılı örnekleri arasında yer alıyor. Marka cildi ‘donut gibi parlak’ gösteren ürünleri için hazırladığı kampanyayla son yılların en yaratıcı pazarlama örneklerinden birine imza attı. Marka; Vanilla Cake, Glazing Fluid, Peptide Lip Treatment gibi ürünleriyle tatlılardan ilham alan bir cilt bakım dili oluşturuyor.
Gelelim yeme-içme konusunda aslına bakarsanız çok da iddialı olmayan İngilizlere… Burberry markası Londra’da bulunan Norman’s Café ile özel bir işbirliğine imza atmış durumda. Menüde baklagiller, kızarmış ekmek, yumurta ve klasik İngiliz kahvaltıları yer aldı. Tüm yemekler Burberry desenli tabak ve paketlerle sunuldu. Bu kampanya, sokaktan ilham alan lüks temasını öne çıkarırken sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Kimileri tarafından ‘sınıf temsili’ açısından eleştirilse de, geniş kitlelere ulaşması ve kültürel bağlamı onu unutulmaz kıldı.
Dolce & Gabbana x Dani García – Beach Club işbirliğinden bahsetmemek olmaz. 2025 yazı için Dolce & Gabbana, İspanyol Michelin yıldızlı şef Dani García ile birlikte, yaz aylarında Marbella’daki seçkin plaj kulüplerinde sunulan özel bir tatlı menüsü geliştirdi. Çanta şeklinde pastalar, limonlu tiramisu, D&G logolu seramik kapta dondurmalar gibi hem estetik hem de gurme tatlar yer aldı. Markanın amacı, İtalyan lüksünü giyilen bir tarzdan yaşanan bir yaşam biçimine dönüştürmek. Bu iş birliğiyle D&G, plaj, yemek ve modayı eş zamanlı olarak sunarak kendini bütünsel bir yaşam tarzı markası olarak konumlandırıyor.
Yves Saint Laurent – Sushi Park işbirliği de yine son dönemin en iddialılarından… Saint Laurent’ın Paris’te Rive Droite mağazasında açtığı Sushi Park, ünlü şef Peter Park liderliğinde yürütülen bir omakase deneyimi sunuyor. YSL’nin modayı sadece göze değil, damaklara da taşıma stratejisinin somut bir yansımasıdır. Mekan, LA’daki sushi kültürünü yansıtmakla birlikte Paris’in lüks mağazasının temiz, koyu tonlu atmosferiyle uyumlu bir şekilde tasarlanmıştır. Saint Laurent’nin bu işbirliğini tercih etmesinin temel nedeni şudur: Mükemmelliği sadece moda tasarımında değil, gastronomide de sunarak zanaat ve ritüel duygusunu güçlendirmek. Fiyatlandırma (öğle 70–160, akşam 210–260) omakase deneyimini hem özel hem ulaşılabilir kılar.
BANDAJ ELBİSELERİN YÜKSELİŞİ
Hailey Bieber, Kaia Gerber giymişse bu trend resmiyet kazanmış demektir. 1990’lardan itibaren yavaş adımlarla moda dünyasına giren ve 2000’lerde çok popüler olan bandaj elbiseler yine çok ama çok popüler. Herve Leger ve Maison Alaia yani bu iddialı tasarımı en iyi uygulayan iki marka da yeni sezon koleksiyonlarında bandaj elbiselere yer vermiş durumda.
SAĞIMIZ SOLUMUZ KİRAZ
Louis Vuitton’un Takashi Murakami ile gerçekleştirdiği kapsül koleksiyonda en çok hangi detay dikkatinizi çekmişti? Tabii ki kirazlar öyle değil mi? Bu yaz tam olarak kiraz yazı. Valentino’nun kiraz detayını her aksesuvarında kullanmasının yanı sıra şov dünyasının tüm ünlü isimleri de yazın başından bu yana en azından bir kez kiraz desenli bir tişört ya da aksesuvarla çıktı karşımıza.
TASARIMCI ELİNDEN BAMBAŞKA BİR YORUM
Ünlü moda tasarımcısı Haider Ackermann’ın Canada Goose markasının ilk kreatif direktörü olarak görev yapacak olması moda dünyasında büyük heyecan yaratmıştı. Ackermann imzalı ilkbahar-yaz kapsül koleksiyonu geçtiğimiz günlerde tanıtıldı. Farklı hava şartlarında da rahatlıkla kullanılabilecek teknik kumaşlar kullanılarak hazırlanan koleksiyonun çekimlerinde de manken Lara Stone yer aldı.
PARMAK ARASI TERLİK ZAMANI
Beyler kusura bakmayın ama bu yaz ve önümüzdeki yaz parmak arası terliklerle barışmak zorundasınız. Milano ve Paris’te düzenlenen erkek moda haftalarında en dikkat çekici detaylardan biri hem sokak stilinde hem de defilelerde parmak arası terliklere bolca yer verilmiş olmasıydı.