
Yolsuzluk çarkının başında Ekrem İmamoğlu bulunuyor (AA)
10 KAŞE, TEK ADRES
Kamuoyunda en çok konuşulan iddialardan biri şöyle: Aynı müteahhit ofisinde, sekiz-on farklı şirkete ait kaşelerin bulunduğu, bu ofiste onlarca şirket adına teklif dosyalarının hazırlandığı, farklı firmalara ait tekliflerin aynı masa üzerinde, aynı kalemle tamamlandığı anlatılıyor.
Manzaranın halk nezdindeki karşılığı çok net: “On şirket, tek adres, tek kalem ve tek hikâye…”
Ofisin kapısına şöyle bir tabela assalar yeridir: “Toplu İhale Hazırlama Atölyesi- Kaşelerimiz Zengindir.”
Gelecekte bu dönem “Kaşe Cumhuriyeti” olarak anılırsa hiç şaşırmam.
İTİRAFÇI BOLLUĞU
İşin belediye cephesi de çok farklı değil. Farklı firmaların hazırladığı düşünülen onlarca teklif, aynı bilgisayardan çıkmış gibi aynı tarzda diziliyor, aynı düzenle sunuluyor. Sonra aynı imzalar atılıp onaylanıyor. Tesadüfün böylesi… “Bu kadar firma aynı fontu nasıl sevmiş acaba?”
Kamuoyunun merak ettiği bu soruyu herhalde yargıçlar da soracak.
İBB bünyesinde verilen ihaleler, sipariş edilen ürünler, komisyonlar, istenen rüşvetler devasa olunca itirafçıların sayısı da bir o kadar devasa. İddianamede birinci dereceden sorumlu sanık sayısı 102, itirafçı sayısı da ona yakın: 76. Yargı tarihinde pek örneği yok.
“İhaleleri, rüşvetleri, komisyonları tek tek verdik, aldık” diyen de var, koro halinde aynı şeyi söyleyen de. Bir senkronizasyon harikası gibi… “Önümüze evrak koydular imzaladık” ya da “Sisteme para gerekiyor dediler topladık.”
Gel de o ünlü Şener Şen‘li repliği hatırlama: “Evet ben yaptım, ama hele bi’ sor niye yaptım?”
Ortada cevabı aranan soru şu: “Bütün bunlar tesadüf mü yoksa organize mi?”



