YAZARLAR

HÜLYA GÜLER / AB-ABD ve Türkiye ile GB

Başlık biraz şifreli gibi oldu ama siz anladınız. AB‘nin, ABD ile yoğun müzakerelerin ardından 27 Temmuz’da ilave gümrük vergileri konusunda vardığı anlaşmadan söz ediyorum. Buna göre, AB’den ABD’ye yapılacak ihracatın büyük çoğunluğu (otomobiller, yarı iletkenler ve ilaçlar dâhil) yüzde 15’lik ilave gümrük vergisine tabi olacak. Belirli kimyasallar, jenerik ilaçlar, yarı iletken ekipmanlar, tarım ürünleri, doğal kaynaklar ve kritik hammaddeler ile tüm uçak ve uçak parçalarını içeren bir dizi stratejik ürün için sıfıra-sıfır gümrük vergisi konusunda da anlaşmaya varıldı. Bununla birlikte, çelik ve alüminyum ürünlerinde ABD’nin yüzde 50 gümrük vergisi uygulaması devam edecek. Hafta başında anlaşmanın yapıldığı yer ve o gün yaşananlara ilişkin detayları yazmış. Sonunda da bütün bunların AB ile ticari ilişkilerde Türkiye‘ye özel bir statü imkanı sunan Gümrük Birliği Anlaşması üzerinden olası etkilerinin nasıl olacağını bekleyip göreceğiz demiştim. Fazla bekleyemedim ve Ankara‘da diplomatik çevrelerle konuştum. Henüz her şey AB ülkeleri için bile çok yeni dolayısıyla biraz erken ama bazı öngörülerde bulunmak da zor değil. İlk etapta AB-ABD gümrük vergileri anlaşmasının, AB ile gümrük birliği içinde olan Türkiye’ye olası sonuçlarını 4 başlık altında değerlendirebiliriz:
1. ABD’ye ihracat artabilir: Ülkemizden yapılan ihracatta ABD’nin uyguladığı ilave gümrük vergisi oranı şu anda yüzde 10. Bu avantajlı durum nedeniyle, bazı ürün gruplarında ülkemizin rekabet avantajını kullanarak ABD’ye ihracatını artırması söz konusu olabilir.
2. Türkiye’ye ek vergi ihtimali: Diğer taraftan, ilave gümrük vergisindeki bu avantajlı durum, Türkiye- AB Gümrük Birliği çerçevesinde serbest dolaşımda olan AB mallarının Türkiye üzerinden ABD’ye ihraç edilmesi ihtimalini de doğuruyor. Bu şekilde gerçekleşmesi muhtemel bir ticaret sapması, Türkiye’nin ABD’ye ihracatını artırmasına ve Trump yönetiminin Türkiye için öngördüğü ilave vergi oranlarını yeniden gözden geçirmesine sebebiyet verebilir. (ABD’nin, Çinli firmaların gözdesi Kamboçya‘ya ek vergi getirmesini hatırlayın.)
3. Koruma önlemlerinin etkisi: Çelik ve alüminyum ürünlerinde gümrük vergilerinin düşürülememiş olması önemli bir tehdit olarak öne çıkıyor. Nitekim, Trump’ın ilk döneminde yüksek vergiler sonrası AB kendi çelik sektörünü korumak için korunma önlemi (safeguard measure) uygulamaya başladı ve bizim ihracatımız da bu önlemden ciddi bir şekilde etkilenmişti. AB’nin kendi çelik sektörünü korumak için yine tedbirler alması durumunda ülkemiz çelik ihracatının da bundan etkilenmesi olası.
4. Tarım ürünlerine tehdit: Belirli tarım ürünlerinde sıfıra sıfır gümrük vergisi konusunda anlaşmaya varılması ABD menşeli tarım ürünlerinin AB’ye ihracatının artmasına ve belirli ürün gruplarında AB pazarında ülkemize kıyasla daha avantajlı konuma geçmesine yol açabilir. Türkiye ile AB arasındaki tarım ürünleri ticaretinde tercihli ticaret rejimi uygulanıyor. Tavizli ticarete konu ürünler 1/98 sayılı OKK (Ortaklık Konseyi Kararı) ve bunu tadil eden OKK’ler ile karşılıklı olarak belirlenmiş durumda. Türkiye-AB Gümrük Birliği güncellenmesi müzakereleri kapsamında ise tarım ürünlerindeki tavizlerin artırılması öngörülüyor. Dolayısıyla AB pazarında dezavantajlı konuma düşmemiz için GB güncelleme müzakerelerinin bir an önce başlaması büyük önem taşıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu