YAZARLAR

HİLAL KAPLAN / Modern Belle Époque sona ererken…

İkinci Dünya Savaşı‘ndan sonra kurulan dünya düzeni, yalnızca siyasi ve ekonomik değil, kültürel ve ahlaki bir düzendi.
Haz ve kâr, bu “ahlak” anlayışının merkezindeydi. Amerika‘nın önderliğinde şekillenen bu yeni çağ, ardından Avrupa‘yı ve zamanla bazı Güneydoğu Asya ülkelerini de içine alarak “refah toplumu” adı altında bir yaşam tarzını norm hâline getirdi. Güzel evler, rahat tatiller, lüks arabalar, bireysel özgürlük fetişi, tüketim odaklı bir mutluluk anlayışı… Bu, Batı merkezli yeni bir Belle Époque’du. Ve şimdi, o çağın sonuna geliyoruz.
Bugün Gazze’de yaşananlar, sadece bir savaş ya da bir insanlık krizi değil; bir medeniyetin ahlaki iflas belgesi gibi. On yıllardır “insan hakları”, “demokrasi”, “özgürlük” gibi kavramları küresel ölçekte meşrulaştırma aracı olarak kullanan Batı dünyası, çocukların açlıktan öldüğü, sivillerin topluca katledildiği bir soykırımı ya bizzat destekliyor ya da sessizlikle onaylıyor. Bu sadece ikiyüzlülük değil; bu, üzerine kurulu oldukları değerlerin çöp olduğunu ilan etmektir.
Tarihte Belle Époque olarak anılan 1871-1914 arası dönemde, Avrupa elitleri sanatın, modanın, bilimin ve eğlencenin tadını çıkarırken; Afrika, Asya ve Ortadoğu‘da sömürgecilik, işgal ve kitlesel şiddet hüküm sürüyordu. Bugünkü durum ise bunun tersine çevrilmiş bir versiyonu gibi: Şimdi o hedonistik değerler sisteminin son evresindeyiz ve dünya, bu kez perde arkasındaki şiddeti değil, doğrudan gözümüzün içine sokulan barbarlığı izliyor.
Gazze, Batı’nın inşa ettiği modern mitlerin üzerine bir projektör tuttu. “Kadın hakları” dedikleri şey neden Filistinli kadınlar için geçerli değil. “Çocukların korunması” sadece Ukraynalı çocuklar için… “İfade özgürlüğü” soykırıma karşı ses çıkaran öğrenciler, sanatçılar, akademisyenler için bir hak değil, bir suç. Bu hakikat, artık sadece “marjinal” grupların değil, milyonlarca insanın kolektif vicdanında yankılanıyor.
Gazze, aynı zamanda yeni bir jeopolitik şuurun zuhur edişinin de katalizörü. Batı’nın küresel ahlaki üstünlüğü hızla erirken, BRICS gibi alternatif bloklar yükseliyor, küresel Güney cesaret buluyor. İnsanlar artık sadece refah değil, adalet istiyor. Ve bu, alıştığımız o “şık ama duyarsız” dünya düzeniyle çelişiyor.
Hedonizm hâlâ burada; fakat daha çıplak, daha sığ ve daha çelişkili. Sosyal medya, bir yandan gerçek zamanlı katliamları gözler önüne sererken, öte yandan milyoner influencer’ların gösterişli yaşamlarını da teşhir ediyor. Bu tezat, modern insanın iç dünyasında bir boşluk ve yabancılaşma yaratıyor. Çünkü artık süslü kelimeler yetmiyor. Hakikat çınlıyor, çanlar bir çağın kapanışı için çalıyor.
Geldiğimiz bu eşikte artık soru şu: Batı’nın “modern” Belle Époque’u, kendi çöküşünü başlatan bir kibir çağı mıydı? Yoksa bütün bu krizler, gerçekten yeni bir evrensel vicdan ve düzenin doğum sancıları mı?
Görünen o ki, tarih yeniden hızlandı. Gazze bu sürecin ebesi oldu. Ve eğer bu çağ bir şeyin sonuysa, Filistin halkının değil, bir medeniyet kurgusunun sonu olacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu