YAZARLAR

HAŞMET BABAOĞLU / Yaşta değil tamam da, başta mı peki?

Beden zamanla zayıflıyor, yoruluyor, dönüşüyor…
Günümüzün ticaret dünyası, bedenin çözülüşünü durduracağını iddia edip aklımızı ütülüyor.
Aklımız dedim de…
O ne hâlde?
Özel üretildiği iddia edilen bir bakım kremiyle her gece yatmadan önce aklımızı da sıvazlayabiliyor muyuz?
Sabahları bir parça daha “dinç” kalsın diye tempolu yürüyüşe çıkartabiliyor muyuz aklımızı?
İmkânsız…
Üstelik aklımızın kalan son “canlı” parçalarını da sosyal medyada öldürmekle meşgulüz.

***

Geçen gün Ahmet Rasim Hoca şöyle yazdı: “Aklı başında, cin gibi olmak istiyorsanız yağlı yiyin, karbonhidrattan uzak durun. Yağ dediğimiz hakiki köy tereyağı, sade yağ, soğuk sıkım zeytinyağı…”
Bak şimdi!
Hiç itirazım yok.
Tercihim ve zevkim hep bunlar oldu…
Ama sade yağ veya soğuk sıkım hakiki zeytinyağı kaç lira, haberin var mı be hoca?

***

İşe bak!
Daha yeni zeytinyağıyla ünlü bir markanın mağazasından çıkmışım…
İster istemez aklım takılıyor; dönüp bir daha bakıyorum etiketlere: Taş baskı, soğuk sıkım zeytinyağının bir litresi 590 liraymış, yeni hasat mevsimine yaklaşıyoruz ya, indirim yapmışlar, 490 lira olmuş. 2 litreliğini çok ucuzlattık, hemen alın diyorlar; 800 lira.
Sade yağ mı?
Hem hafif, hem faydalı…
İnternette baktım…
250 gramı 340 lira…
Sahillerinde milyarlarca liralık teknelerin boy gösterdiği bir ülkede bu yağ fiyatları belki de ucuz sayılmalı…
Bilemiyorum ki, aklım ermiyor artık…

***

Ne yapsak!
Aklımızı da boşversek mi?
O da yavaş yavaş bulansa, bulanıklaşsa…
Global, yerel, iktisadi, siyasi, medyatik bütün düzenlerin en hoşuna giden şey olur, yalan mı?
Lakin günlük hayatımızın rezillikten uzak kalmasını sağlayan şey aklımız değil mi?
Bacaklarımız tutmadığında bile akıl kendini diri tutmalı…
Duygularımızın tökezlediği yerde yardımımıza koşan baston da o…
Akılsız duygu(!) bir felaket…

***

Youtube‘da canlı yayın yaparken deprem başlayınca “Oğlummmmm, ne güzel deprem oluyor be” diye haz içinde dans etmeye başlayan fenomene dönmemiz işten bile değil…
Sıkı tutunmak zorundayız…
Nereye?
Aklımıza tabii…

***

NOT DEFTERİ

Bazen aklıma bir düşünce geliyor: “Acaba o zamanlar aklımı mı kaçırmıştım, aslında bir akıl hastanesinde miydim? Belki de hâlâ oradayım…” (F.DOSTOYEVSKİ / Kumarbaz)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu