YAZARLAR

HAŞMET BABAOĞLU / Sahilde bir akşam

Nasıl güzel bir mehtap var…
Yaz mevsimlerini kırgın ve kayıtsız kapattığım pandemi zamanları falan aklıma geliyor da, kocaman bir “ah!” çekiyorum…
Şimdi güçlü bir şükür duygusuyla gözlerimi simsiyah sıvı örtünün üzerindeki yakamozlardan ayıramıyorum.
Kıyıya usul usul vuran dalgaları, palmiyelerin üzerine düşen ışığı, yürüyüş yolunun kenarlarına dizilmiş turuncu ampullerin salaş güzelliğini nasıl anlatsam, bilemiyorum ki…

***

Biliyorsunuz, değil mi?
Güzellik inatla direniyor, elimizden tutmaya çalışıyor ama gelin de bunu giderek hiperaktifleşen zihnimize ve mutsuz takıntılarımıza anlatın!
Yürümeye başlıyorum…
Bisikletli çocuklar hızla geçiyor yanımdan…
Bir de emekliler var, en kalabalık grup onlar…
Aradaki yaş grubu ise ya ünlü tatil beldelerindeler ya da masraflara bakıp evden çıkmamışlar…

***

Ne yazmamı bekliyordunuz?
Çok sıcak ulusal ve uluslararası gelişmeler var, onları mı yazmalıyım?
Bizim TV’lerde sabahtan başlayıp gecenin geç vaktine kadar kanal kanal dolaşan pek “uzman” arkadaşlar var…
Beş yıl önce falan çoğunun medyada adını bile bilmiyorduk, şimdi hepsi ünün tadını çıkarıyorlar ve ezberlerini ortalığa boca ediyorlar…
Onlarla idare edin işte!
Ben size yaz mevsimini, hâlâ tenha orta sınıf tatil beldelerini ve “insan”ın hâllerini anlatayım…
Olmaz mı?

***

Yürüyüş yoluyla sahilin birleştiği yere on, on beş emekli portatif sandalyelerini açmış oturuyorlar.
Ama üzerlerinde bir durgunluk var.
İçleri bir kez buz tutmuş da bir daha çözülmemiş gibiler…
Eskiden ağrıları sızıları için dünyayı suçlarlardı, memleketi, başkalarını, hayatı…
Şimdi ona bile mecalleri yokmuş gibiler…
Selamlaşmak bile belli ki zorlarına gidiyor…
Seneca’nın yaşlılar üzerine lafı geliyor aklıma ama onların bundan haberi yok tabii: “Hiçbir hazzı özlememenin üstünlüğü, hazların yerini alır.”

***

Şimdi bir kahve güzel gider…
Bir yere oturup sade kahve söylüyorum.
Sohbet etmek güzel olurdu ama, onu unutalım şimdilik…
Ruha yük olacak şeyleri söze taşıma ihtimalindense, uzun uzun geceye bakmak ve acı bir kahveden daha güzeli mi var?

***

NOT DEFTERİ
Bir toplum tarihini inkâra kalkıyorsa, kendisini yıkmak isteyen düşmanların gösterdiği yola bilerek ya da bilmeyerek sapmış demektir. (KEMAL TAHİR / Tarih Notları 14)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu