HAŞMET BABAOĞLU / Antlaşmalar aldatır


Geleceği, hatta burnumuzun biraz ötesini bile görebilmek için ara ara geriye bakmakta fayda var…
***
1938 yılı Eylül ayı mesela…
Hitler Almanya‘sı Çekoslovakya’nın tamamını ilhak etmeye hazırlanıyor…
Bütün Avrupa “Hiç öyle şey olur mu?” havasında…
Sağlığı pek de iyi olmayan Birleşik Krallık Başbakanı N.Chamberlain çok uzun bir uçak yolculuğundan sonra Münih‘e iniyor.
Hitler, Fransa Başbakanı Daladier’i de ayağına getirtmiş…
Al takke ver külah!
Çekoslovakya’nın varlığı (hesapta) kurtarılıyor.
Chamberlain ve Daladier ülkelerine “barışı kurtardık” sevinciyle dönüyorlar.
***
Ömrü pek kısa sürüyor Münih Antlaşması’nın…
Düşünün, Mart 1939’da Almanya, Prag’a yürüyor.
Üstelik henüz Berlin‘de bulunan ve ültimatomu yiyince oracıkta kalbi sıkışan Çek Başbakanı yurduna dönememişken…
Sonra bunların üzerine Polonya’nın hâllerini falan hiç anlatmayayım. Polonya 1930’lar boyunca Fransa ve İngiltere’nin kendisine verdiği güven ve destek taahhütlerine dayanmıştı, bilen bilir…
***
1930’ların ikinci yarısı ikili antlaşmalar ve devletler arası dostlukların ilanlarıyla geçmiştir…
Hele meşhur Molotov- Ribbentrop Dostluk Paktı var ki, aman aman!
23 Ağustos 1939 Alman-Sovyet Saldırmazlık Antlaşması yani…
Ne saldırmazlık, ne dostluk ama!
Almanlar bu paktı imzaladıktan bir hafta sonra Polonya sınırını geçiyor; iki hafta sonra Varşova‘ya ulaşıyorlar…
Sonrası bildiğiniz devasa dünya savaşı…
***
Niye bunları hatırlattım?
Niye “geriye bakarak ileriyi görmek”ten söz ettim?
Şöyle…
Bir kez silahlanmalar başladı mı…
Ekonomik krizler yaygınlaşıp devletler ayaklarını sağlam basmakta zorlanmaya başladı mı…
“Onunla aramız iyi, bununla barış içindeyiz, şununla antlaşma imzaladık” heyecanları giderek aldatıcı olur.
Olup bitenleri hep teyakkuz halinde izlemek gerek…
***
Ne yalan söylemeli!..
Avrupa’nın Rusya’nın üzerine sürülüşünü, Uzakdoğu’daki güç çekişmelerini 1930’lara benzetiyorum…
Üzerine bir de Almanya silahlanmaya başladı.
“E iyi de ortada Hitler yok!” diyorsanız, o kadar fark olacak!
Olacaksa, büyük savaş da çok farklı olacak zaten…
***
NOT DEFTERİ
Dünyaya, hokkabazın oyun hilesini yakalamaya çalışan bir küçük çocuk gibi hem kurnaz hem dalgın bakıyordu. (KEMAL TAHİR / Esir Şehrin Mahpusu)