HARUN TÜRKER KARA / Arz Yönlü Politikaların Türkiye Ekonomisinde Rolü Ve Orta Vadeli Program


Orta Vadeli Program (OVP), yalnızca makroekonomik hedeflerin sayısal ifadesi değil, aynı zamanda bu hedeflerin arkasında yatan yapısal dönüşüm stratejilerini ve politika çerçevesini içeren kapsamlı bir vizyon belgesidir. Bu belge özellikle reel sektör olmak üzere tüm karar alıcıların yakından takip edilmekte. Güncel OVP 2026-2028 dönemini kapsamakta ve Türkiye ekonomisinin önümüzdeki üç yıllık sürede izleyeceği yol haritasını arz yönlü politikalar ekseninde şekillendirmekte. Arz yönlü politikalar Programda doğrudan yer alan bir unsur olmanın yanı sıra farklı uygulamalara şekil verebilecek bir araç seti olarak ön plana çıkmakta.
Arz Yönlü Politikaları Yeniden Tanımlamak
Bu politika seti verimlilik artışı, üretim kapasitesinin güçlendirilmesi, teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma gibi uzun vadeli hedefleri odağına alırken; fiyat istikrarı, düşük işsizlik oranları, bütçe dengesi ve cari denge gibi temel makroekonomik göstergelerde de kalıcı iyileşme sağlamayı amaçlamakta. Özet olarak, Programda temel makroekonomik göstergelerdeki iyileşmeler, yüksek gelirli ülke kategorisine çıkmak için arz yönlü politikalar odaklı yapısal reformlar ile şekillendirilmekte.
Arz yönlü politikalar, klasik anlamda üretimi artırmak için yapılan müdahaleler olarak tanımlanmakta ve iktisadi büyümeyi arz yönlü olarak desteklemeyi içermekte. Günümüz ekonomik hayatında ise bu politikaların kapsamı oldukça genişlemiş durumda. Çağdaş arz yönlü politikalar sadece üretimi artırmakla sınırlı kalmamakta dijitalleşme, yeşil dönüşüm, kurumsal kapasite inşası ve sermaye piyasalarının derinleştirilmesi gibi pek çok alanda adım atılmasını da kapsamakta. Türkiye’nin 2026-2028 dönemini kapsayan yeni OVP’si de bu anlayış çerçevesinde pek çok adım içermekte. Arz yönlü adımların temelini, çevreye duyarlı bir ekonomik modelin inşası ile yapay zekâ ve veri ekonomisine geçişe yönelik somut uygulamalar oluşturmakta.
Arz Yönlü Politikaların Uygulama Alanları
Arz yönlü politikaların ilk bileşeni sektör bazlı reformlar. Türkiye’nin üretim yapısını daha dayanıklı, verimli ve rekabetçi hale getirmek için savunma sanayi, enerji, tarım, lojistik ve teknoloji gibi stratejik sektörlerde kapsamlı dönüşüm öngörülüyor. Bu noktada net ihracatın büyümeye katkı vermesi kritik. Bu dönemle atılacak adımları dış ticaret dengesini iyileştirici adımlar olarak okumak mümkün. Bu çerçevede, tarım sektöründe ürün bazlı yeterlilik oranlarının belirlenmesi ve üretim planlaması ile gıda arz güvenliğinin sağlanması hedeflenmektedir. Aynı zamanda, modern sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması ve dijital ve iklim sorunlarına duyarlı tarım uygulamalarının artırılması gibi verimlilik odaklı çözümler teşvik edilecektir. Bu süreçte halen devam eden genel tarım sayımının sağlayacağı veriye dayalı katkının da altı çizilmelidir. Enerji sektöründe ise yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımının artırılması önceliklendirilmektedir. Kritik minerallerin ve nükleer enerjinin yerli üretimi ile enerji teknolojilerinde inovasyon odaklı yatırımların desteklenmesi, dışa bağımlılığın azaltılmasına ve enerji arz güvenliğinin güçlendirilmesine katkı sunacaktır. Sanayi politikaları kapsamında ise katma değeri yüksek üretime geçişi desteklemek amacıyla mevcut teşvik sisteminin yeniden yapılandırılması, kredilerin çeşitlendirilmesi, döngüsel ekonomi ve atık yönetim süreçlerinin iyileştirilmesi ile KOBİ’lerin dijital dönüşüm süreçlerine entegrasyonunun sağlanması yönünde adımlar atılması planlanmaktadır.
Arz yönlü politikaların en kritik bileşenlerinden biri, teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme. Bu dönüşümün gerçekleşmesi önemli bir stratejik adımdır. Dijital inovasyondan 5G teknolojisine erişim bu alanın önemli unsurlarındandır. Buna ilaveten, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırması ve yüksek katma değerli üretime geçiş yapabilmesi, bu alandaki atılımlara bağlıdır. Yeni OVP’de yapay zekâ uygulamalarına güçlü bir vurgu yapılmaktadır. Bu kapsamda yapay zekâ alanında yasal ve etik çerçevenin oluşturulması, veri yönetişimi ve büyük veri altyapılarının güçlendirilmesi öne çıkmaktadır. Buna ilaveten, kamuda ve özel sektörde karar destek sistemlerinin dijitalleşmesi de teknolojik dönüşümün önemli bir parçasıdır. Kamu politikalarının daha isabetli, hızlı ve etkili biçimde uygulanabilmesi için veriye dayalı karar alma süreçlerinin kurumsallaştırılması hedeflenmektedir. Özellikle Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere çeşitli kamu kurumlarının, bu dönüşüm sürecine paralel olarak veri temelli politika geliştirme kapasitesini artırmaya yönelik altyapı çalışmaları yürütmesi planlanmakta, böylece karar alma süreçlerinde nesnel veri kullanımının sistematik hale getirilmesi amaçlanmakta.
Arz yönlü politikaların bir diğer bileşeni ise çevresel sürdürülebilirliktir ve iklim sorunlarına duyarlılık olarak adlandırılabilir. Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi küresel uygulamalar dikkate alınarak hazırlanan yeşil dönüşüm politikaları; enerji verimliliği, döngüsel ekonomi, karbon emisyonlarının azaltılması ve çevre dostu üretim süreçlerinin desteklenmesini içermektedir. Bu bağlamda, sanayi kuruluşlarının yeşil sertifikasyon süreçlerine entegrasyonu, yeşil finansman araçlarının geliştirilmesi ve karbon piyasalarının oluşturulması gibi adımlar, çevreyle dost üretim yapılarının inşasına katkı sağlayabilecek.
Sürdürülebilir Büyüme ve Arz Yönlü Politikalar
Arz yönlü politikalar toplam faktör verimliliğinin artırılması ile hem maliyetleri düşürecek hem de üretim süreçlerini daha esnek ve yenilikçi hale getirecektir. Bu yaklaşım, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyüme patikasına oturtulması açısından kritik bir işlev üstlenecek. Talep tarafını önceleyen kısa vadeli adımların ötesine geçilerek, üretim, yatırım, rekabetçilik ve verimlilik eksenli uzun vadeli sürdürülebilir büyüme modeli inşa edilebilecek.
Bu çerçeve ile OVP’de kritik bir rolü olduğu gözlenen arz yönlü stratejilerin kararlılıkla uygulanması, arz artışı ile mümkün olabilecek fiyat düşüşleri ile enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlanabilir. Bu durum, Türkiye’yi küresel ekonomide daha rekabetçi ve verimli bir konuma taşıyabilir. Arz yönlü politikalar ile iç içe geçmiş katmanlı politika seti ile yapısal reformlar çerçevesinde öngörülen kazanımlarla potansiyel büyüme oranının Program döneminde yaklaşık yüzde 0,5 puan artacağı tahmin edilmektedir. Bu durum sürdürülebilir kalkınma için mihenk taşı olacaktır. Arz yönlü politikaların başarılı olması bu politika setinin ana strateji olarak belirlenmesini de sağlayacaktır.