HAKAN UÇ / Sanat mı, provokasyon mu?

Sanatın, toplumun aynası olması gerektiği söylenir. Fakat bazen o ayna kirlenir, çarpık bir görüntü yansıtır. Son günlerde gündeme bomba gibi düşen olayda, oyuncu ve sahne performanslarıyla tanınan LGBT destekçisi Bartu Küçükçağlayan, bir festival konserinde gençlere yönelik kullandığı ifadelerle büyük tepki topladı. Festival sahnesinde mikrofonu eline alan sanatçı, “Çadırlarda sevişildi mi, içeri gizli içki sokuldu mu, pişman olacağınız şeyler yaptınız mı? O zaman bu bir festivaldir” sözleriyle hem izleyenleri hem de sosyal medyayı adeta şoke etti. Bu sözler, sanatın özgürlüğüyle hiçbir ilgisi olmayan, gençleri ahlaki sınırların dışına iten bir zihniyetin göstergesi olarak değerlendirildi ve ne kullanıyorsun sen derler adama ne yaşıyorsun!

Sahne bir sanatçının ifade alanıdır; ancak ifade özgürlüğü, sorumluluk bilinciyle el ele yürümelidir. Ailelerin çocuklar kız erkek dahil 18 yaşındaki gençlerin karşısında, festivalin enerjisini yüceltmek yerine ahlaki değerleri aşağılayan bir üslup kullanmak, sanat değil; düpedüz provokasyondur. Toplumun, özellikle de ailelerin büyük tepkisini çeken bu sözler, sadece bireysel bir hata değil; “sahne özgürlüğü” adı altında dayatılan yanlış bir modernlik anlayışının da dışavurumudur. Gençlere ilham verecek, üretmeye, sanata ve sevgiye yönlendirecek sözler yerine, nefreti ve yozlaşmayı çağrıştıran ifadeler tercih edilmesi affedilir gibi değil. Festival alanında çekilen görüntülerin yayılmasının ardından, özellikle ebeveynler ve sivil toplum kuruluşları sert açıklamalarda bulundu. Birçok kişi, “Bu ülkede gençlerin karşısına çıkan sanatçıların, en azından diline sahip çıkması gerekir,” diyerek haklı bir tepki verdi. Gençlerin müzikle, sanatla, kültürle buluşması gereken bir ortamda; “ahlaksızlıkla eğlenmek” mesajı veren bir sanatçı, sadece kendini değil, onu sahneye çıkaran organizasyonu da zor durumda bıraktı. Hatta iddialara göre, festivalin düzenleyicileri bile bu açıklamalardan dolayı derin bir utanç yaşamış durumda. Bir sanatçı, ister şarkıcı ister oyuncu olsun, sahneye çıktığı anda yüzlerce, binlerce gencin gözünde bir rol model haline gelir. Bu yüzden her kelimesi, her mimiği bir anlam taşır. Bu sözlerin arkasında “espri” ya da “mizah” olduğunu iddia etmek, sorumluluk bilincini reddetmek anlamına gelir. Gerçek bir sanatçı, insanlara değer aşılar; ucuz söylemlerle prim yapmaya çalışmaz. Ve belki de en önemlisi: Bir festivalin büyüklüğü, çadırlarda yaşananlarla değil; sahnede verilen mesajla ölçülür.

YENİ NESİL ARABESKİN PARLAYAN YÜZÜ
Arabesk müzik yıllar içinde birçok evrim geçirdi. Bir zamanlar yalnızca acının, isyanın ve sokağın sesi olan bu tür; bugün yeni bir jenerasyonun elinde bambaşka bir ruha kavuşuyor. O yeni ruhun güçlü temsilcilerinden biri de Ceren Sagu. Henüz kariyerinin başında olmasına rağmen sahnede yılların olgunluğunu taşıyan bir isim o. Arabeski yeniden yorumlarken klasik tavrı bozmadan çağdaş bir duyuş kazandırıyor. Yeni teklisi “Unutamazsın” tam da bu duruşun bir yansıması. Şarkı elbette güzel, ama asıl büyü Ceren Sagu’nun sesi ve tavrında saklı.
SAGO’DAN CESUR ADIM: YAPAY ZEKAYLA ÜRETİLEN NUN SULTAN
İçinde bulunduğumuz zamanın en çok konuşulan konularından birisi şüphesiz ki yapay zeka.
Müzikteki yapay zeka etkisini görüp işin derinine indikçe benim için de görüntü daha da netleşti. Müzik konusunda eksik ve cidden hacimsiz yeni prodüktörlerin şaşırtıcı ve kendilerini aşan kalitede beatler, müzikler ortaya koyması, bana 2019 senesinden beri “Bu işte bir iş var” dedirtiyordu. En başında kaliteli gelen müziklerin de aynılaştığını gördük. Neden ortaya konulan müziklerin birbirine bu kadar yakın ve sıkıcı olduğunu da artık anlamış oldum.

Yapay zeka ile ilgili ayrıntıları öğrenmek için yola çıktım. Öncelikle eski şarkılarımdan birine yorum yapmasını istedim ve Durdur beni adlı şarkım üzerinde çalıştım. Açıkçası sonuç yüzümde beliren şaşkınlık gülümsemesiydi. Daha özgün şeyler ortaya koymam gerektiğini düşünüp yeniden sözler yazmaya başladım. 6-7 gün içinde yepyeni sözlerle 20 ye yakın şarkı düzenledim. Hepsi de kalitesi iyi, dinlenebilir şarkılar oldu.
Sago ses klonu olarak denediğim şeyler Sago olamadı. Eğer olsaydı ve içime de sinseydi kendi sesimden denemeler yapabilirdim ama maalesef yapay zeka henüz beni taklit edemiyor ve bu da aslında iyi bir şey. Ortaya çıkan şarkıları bir albümde toplamaya karar verdim. Yüzde 50/50 tasarladığım projede sözlerin, müzik komutlarının tamamı bana ait. Komutlarımla ortaya çıkan müzik açıkçası çevremde şaşkınlık yarattı.
Hatta öyle versiyonlar ortaya çıktı ki onları da remix albümü yaptım.
Biliyorum içinizden bazıları “Ah be Sago sen de mi?” diyorsunuz. Durum açıkçası çok ciddi.
Hatta sandığınızdan da ciddi.Yapay zeka müziği bilenin elinde çok keskin bir kılıca dönüveriyor. Müziği bilmez, iki sample kesemeyecek adamların elindeyse Aleaddin’in sihirli lambasına dönüşebiliyor.
NUN SULTAN ADI NERDEN ÇIKTI?
Aslında tersten okunduğunda değişmeyip aynı kalabilen bir kelime arıyordum. Anlamlı bir kelime mesela KEK gibi… Sonra NUN aklıma geldi. Şarkıları kadın sesinden söylettiğim için uygun oldu. Nun yani ‘nisa’ kadın kelimesinin başlangıcı olan harf aynı zamanda. Mantıklı geldi ve NUN da karar kıldım. Sagopa, “Ben bu projede sizlere rap olmayan şarkılar yaptım. Dinlenebilir müzik ortaya koydum. Umarım hoşunuza gider. Bu da müzikal deneyimimde bana enteresan bir hatıra oldu” dedi.



