BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Gazze soykırımının ortakları

Dünya ayakta ve İsrail’e karşı protestolar, eylemler, tepkiler birbirini izliyor ama yine de siyonist İsrail bildiğini okuyor.
Durumu dün gazilerle buluşan Başkan Erdoğan, çarpıcı biçimde özetledi:
“Başında Gazze kasabı Netanyahu’nun bulunduğu katliam şebekesi her gün bir ülkeye saldırarak zalimlikte ve barbarlıkta sınır tanımıyor. 23 aydır tüm insanlığın gözleri önünde gerçekleştirilen bu soykırıma en güçlü tepki yine Türk milletinden ve Türkiye Cumhuriyeti’nden yükselir.”
Gerçekten de başta Türkiye olmak üzere birçok ülke ciddi tepki veriyor. İspanya’nın sosyalist hükümeti ilişkileri kesmekle yetinmiyor, İsrail’in uluslararası etkinliklerden dışlanmasını istiyor. Düne kadar ırkçı Netanyahu’ya destek veren AB elitleri bile artık yeni yaptırımlardan söz ediyor.
Dahası Hollywood bile ayağa kalktı. Binlerce sinemacı, oyuncu, Arap hükümetlerinden daha cesur davranarak İsrailli yapım şirketlerini, festivalleri ve yayıncıları boykot etmeye çağırdı.
İmzacılar arasında Emma Stone ve Javier Bardem gibi ünlü oyuncular da var.
Bardem’in Filistin kefiyesiyle katıldığı Emmy Ödül Töreni’nde ödül alan Yahudi oyuncu Hannah Einbinder ise adeta meydan okudu:
“Free Palestine.”
Sivil toplum örgütleri de yüzlerce gemiyle Tunus’tan Gazze’ye doğru yola çıkmış durumda. Sanıyorum dünyada soykırıma, ırkçılığa karşı din, dil, ırk ayrımı gözetilmeden küresel bir tepki ilk kez bu boyutta gerçekleşiyor. İnsanlık adına sevindirici.
İşin belki de en çarpıcı yanı BM raporuyla İsrail’in soykırım suçu işlediğinin dünyaya ilan edilmesiydi. O raporu açıklayan komisyon başkanı da Güney Afrikalı ünlü Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıcı Navi Pillay‘dı ve şöyle diyordu:
“Gazze’de devam eden soykırım ahlaki bir skandal ve hukuki bir acil durumdur. Tüm devletler, Gazze’deki soykırımı durdurmak için makul olarak ellerinde bulunan bütün imkânları kullanmakla hukuken yükümlüdür.”
Bu kapsamlı küresel tepkiye rağmen ne yazık ki siyonist İsrail’in faşist yöneticileri durdurulabilmiş değil. Öyle pervasızlaşmışlar ki, hâlâ dünyanın gözünün içine baka baka çocukları, kadınlar ve sivilleri katlediyor.
Peki siyonist İsrail’i böyle pervasız yapan şey ne?
Dünyaya yayılmış siyonist sermaye gücü mü ya da elindeki nükleer silahlar mı veya teknolojik üstünlüğü mü yoksa arkasındaki ABD ve Batı desteği mi?
İlk sırada sayılanların hatta sapkın teolojik yaklaşımların elbette etkisi var ama en önemlisi bölgeye İsrail’i bir hançer gibi saplayan ABD ve Batı emperyalizmi. İsrail’i 1948’den beri ayakta tutan güç bu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu’yu soykırım suçlusu ilan ediyor ama ABD Başkanı Trump sandalyesini tutuyor. Bu sadece siyonist lobi gücüyle açıklanamaz. Pentagon’un, CENTCOM’un ya da Trump’ın haberi olmadan, İsrail’in bölgede ABD’nin en büyük üssü bulunan Katar’a saldırması mümkün değil. Koca küresel güce bakın, İsrailli siyonistlerle Gazze ganimetini paylaşacak.
Bu yüzden dünyanın tepkisi bir an önce insanlığı utandıran bu rezilliğe ve kirli ABD-İsrail ilişkisine yönelmeli… Asıl hedef ABD olmalı. Önümüzdeki BM toplantısı bu açıdan bir dönüm noktası olabilir. Bütün ülkeler oklarını ABD’ye yöneltmeli.
Zaten küresel irtifa kaybeden bir ABD gerçeği var ve o ABD, İsrail aparatı üzerinden bölgeyi dizayn etmek istese de artık çok geç, tarihin akışını belki geciktirebilirler ama durduramazlar.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu