FUNDA KARAYEL / St.Tropez olmayı hedefliyordu Bodrum Dubai’ye döndü

Bir süredir “Bodrum Dubai oldu” lafı masalarda, sosyal medya caption’larında, sabah kahvelerinde dönüp duran bir cümleye dönüştü… Önce hafif bir espri gibiydi, “Aman canım o kadar da değil” deniyordu Bodrum gerçekten Dubai’ye çok benzedi. Peki, nasıl oldu da Bodrum, Dubai metaforunun içine yerleşti? Gelin, hem bir Bodrumlu hem de Dubai’nin cazibesini yakından bilen biri olarak, bu dönüşümü kendi penceremden birlikte okuyalım
Bodrum bu yaz St. Tropez hayaliyle başlayan, Dubai benzetmesiyle bitmeyen bir hikayeye dönüştü. Bodrum için yıllardır tekrarlanan bir benzetme var: “Türkiye‘nin St. Tropez’i Bodrum.” Bu, sadece bir turizm sloganı değil; aynı zamanda Bodrum’un kendisini uluslararası sahnede konumlama çabasının da özeti. Bu benzetmeyi destekleyenler -ki ben de bir Bodrumlu olarak onlardan biriyim- Bodrum’u bohem, şık ama hala insan ölçeğinde kalan bir sahil kasabası hayaliyle düşündük. Doğal güzellikler, taş evler, balık restoranları, hafif esen meltem… Derken, bir gün bambaşka bir cümle ortaya atıldı: “Bodrum, Dubai oldu.”
O anda, masadaki sohbet bıçak gibi kesildi. Dubai kötü mü? Hayır. Kendi içinde modern mimarisi, lüks tüketim kültürü ve küresel etkinlikleriyle ayrı bir cazibesi var. Ancak Dubai, doğallığıyla değil, insan eliyle inşa edilmiş bir ihtişamıyla anılır. Bodrum’un ise kartpostallara sığmayan bir deniz mavisi, köy yollarına sinmiş kekik kokusu ve binlerce yılın izini taşıyan bir kültürel topografyası var. İşte asıl mesele de burada başlıyor: Bir doğa ve tarih beldesi, nasıl oldu da bir yapay ada ve gökdelen kentle aynı cümlede anılır hale geldi? “Bodrum’un Dubai’ye benzetilmesi, kimi kulaklara lüksün ve küresel cazibenin övgüsü gibi gelse de, aslında bir eleştiri tonuyla dile getiriliyor.
Dubai imgesi, yalnızca ekonomik güçle değil, bu gücün parıltılı bir sahne estetiğiyle kimi zaman da doğallığın yerini alan yapay ihtişamla özdeşleşmiş durumda. Bu nedenle, Borum‘un tarihsel dokusu ve dingin ritmi yerine, yüksek harcama kültürünün, mega yapılarla çevrili marina manzaralarının ve ‘gösterişin göze sokulduğu’ bir turizm anlayışının öne çıktığı algısı, bu benzetmeye gölge düşürüyor. Böylece, aslında bir coğrafyanın dönüşüm hikayesi, tek bir kelimeyle özetlenmiş oluyor: Dubai.
SON 15 YILDA NE DEĞİŞTİ?
Son 10-15 yılda Türkiye’de ve dünyada tatil kültürü, görünürlük ekseninde yeniden şekillendi. Sosyal medyanın hızla yükselişi, bir tatil yerinin değerini artık orada ne kadar gösterişli fotoğraf çekilebildiği ile ölçmeye başladı. Bu, Bodrum’un ekonomisini ve mimarisini doğrudan dönüştürdü. Dev marina kompleksleri, ultra lüks oteller, sezonluk gece kulüpleri ile Bodrum, Akdeniz bohemlerinden çok Körfez milyarderlerinin estetik kodlarına yaklaşmaya başladı. Böylece, St. Tropez ruhu yavaş yavaş Dubai ölçeğine kaydı. Bodrum’un yeni imajı, yerel halkın ve eski müdavimlerin hafızasındaki Bodrum’la örtüşmüyor.
Bir kesim bu değişimi küresel turizmle uyum olarak okurken, diğer kesim ruhun satılması olarak görüyor. Dubai benzetmesi, bu gerilimin dildeki tezahürü. Çünkü Dubai, dünyanın birçok yerinde yüksek hızda modernleşme başlığında anılıyor. Bodrum’un St. Tropez hayali bitmiş değil. Ama Dubai benzetmesi, yeni bir gerçekliğe işaret ediyor: Bodrum artık sadece bir tatil destinasyonu değil, küresel lüks ekonomisinin sahnesi. Bu sahnede dekor doğal kalsa da, oyun senaryosu değişti. Ve belki de bundan sonra Bodrum, tek bir benzetmeye sığmayan, kendi özgün hibrit kimliğini yaratmak zorunda kalacak.
DÖNÜŞÜMÜN SEBEPLERİ
Bodrum’un Dubai’ye benzemesinin asıl sebebi mekanlardan önce insanlar. Çünkü Bodrum’un dünden bugüne değişen kitlesi, eğlence tarzından gösteriş biçimine kadar Dubai’nin ritmine ayak uydurdu. Eskiden Bodrum ‘cool’ ve bohem bir tatil ruhuna sahipti; salaş balıkçılar, çıplak ayak sahil yürüyüşleri, sabaha kadar müzik eşliğinde muhabbetler… Peki ne değişti ne oldu da gösteriş, bohemliği yuttu? Cool görünmek artık doğallıktan değil, fiyat etiketinden geçiyor. Tıpkı Dubai’de olduğu gibi, eğlence “kendini kanıtlama alanı”na dönüştü; kim ne giyiyor, hangi mekânda masa tuttu, ne kadar hesap ödedi… Bodrum, bugün bir zamanların salaş cennetinden çıkıp, altın ışıltılı bir vitrine dönüştüyse, bunun sebebi değişen mekanlardan çok, değişen kitle. Ve bu kitle artık tam anlamıyla “Dubai ruhu” ile yaşıyor. Bodrum’a son 3 yılda açılan mekânlara bakın. Logoları, menüleri, DJ listeleri… Daha dün Jumeirah sahilinde gördüğünüz o “global” markalar, bugün Yalıkavak’ta, Türkbükü’nde, Tilkicik’te. Eskiden Bodrum’un akşam üstü kıyafeti keten elbiseydi. Şimdi? Dubai’nin gece hayatı kıyafet kodu: Pul, payet, taş, altın zincir, 10 cm topuk. Erkeklerde bilek üstü pantolon, bileklerde altın saatler, altın kolyeler ve çantalar. O meşhur logolu harfli terlikleri de unutmamak gerek. Kadınlara yakışıyor ama erkekler de pantolon altı gerçekten bir tuhaf duruyor.
MASA ‘BEN BURADAYIM’ DİYE BAĞIRMALI
Dubai stili, Bodrum sahillerinde evet. Bu yaz sessiz lüks trendinden bahsedildi en çok çünkü artık birçok mekan ya da yeni açılan oteller tüm iç mimariyi sessiz lükse göre tasarlatıyor. Az göster, çok yaşa, mottosu gündemde ama bu gündemin Bodrum’la bir alakası elbette yok. Çünkü burada sessiz lüks diye bir masa açsan, o masa “Ben buradayım” diye bağırmıyorsa, Dubai severin ilgisini çekmez. O meşhur şişe masaya konmazsa, o mekâna gidilmez. Dubai lüksü inşa ederken altyapısını da yaptı. Bodrum’da lüksün üzerine çökmüş bir altyapı eksikliği var. Trafik, su kesintisi, kanalizasyon sorunu… Ama ilginçtir, bu eksiklikler lüksün parıltısını söndüremiyor. Yine de kabul edelim: Bodrum burada tarihiyle 1-0 önde. Dubai’nin bir geçmişi yok!
‘DUBAİ UCUZMUŞ’ DEDİRTEN FİŞLER!
Dubai gibi Bodrum’da da eğlence tam gaz, aynı ritim, evet. Bodrum geceleri artık Dubai geceleriyle yarışıyor. Sabahın ilk ışıklarına kadar aynı müzikler, aynı şovlar, aynı hesaplar. Mekan çıkışı ödenen rakamlar ise neredeyse birebir. Hatta bazı masalarda “Dubai bile ucuzmuş” dedirten fişler dolaşıyor. Dönemsel popülerlik Bodrum’un Dubai’ye benzemesinin en net göstergelerinden biri, her iki destinasyonda da popüler bölgelerin dönemsel olarak el değiştirmesi. Dubai’de bir zamanlar Palm Jumeirah en parlak yıldızken, bugün J1 ve Bluewaters Adası konuşuluyor; Bodrum’da ise uzun süre ‘Bitmiş’ denilen Türkbükü, son iki yılda küllerinden doğdu ve Yalıkavak’la yeniden yarışa girdi. Yalıkavak biraz geri düşerken Bitez gastronomide atağa kalktı. Tıpkı Dubai’deki gibi, burada da trendler bölgeden bölgeye kayıyor.
Bu yılın Bodrum-Dubai ortak paydası ise açık: Şef restoranlarının istilası. Dubai’de yıllardır var olan bu ünlü şef kültürü, Bodrum’da bu yaz neredeyse her köşede karşımıza çıktı; menülerde imza tabaklar, masalarda ise kimlikten önce şefin adı konuşuluyor.