YAZARLAR

FUNDA KARAYEL / Bienalde sanat değil mobbing konuşuluyor

Sanat konuşulması gereken yerde mobbing konuşuluyorsa orada bir durup düşünmek gerekir. Günlerdir sosyal medyada bir sergi rehberinin isyanı konuşuluyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi bölümünde okuyan Behlül Berk Sağlam, 18. İstanbul Bienali’nde sergi rehberi olarak başladığı görevini, tehditkar tavırlar ve sürekli aşılanan “yetersizlik” hissi yüzünden bırakıyor. Kırgın, yorgun, hayal kırıklığına uğramış… Anlattıkları arasında abartılı bulunan noktalar olabilir. Evet, giderken herkes biraz daha kırgın, biraz daha keskin konuşur. Ama şurası kesin: Kimseden “kağıda bakmadan, eksiksiz, kelimesi kelimesine” bir metni aktarmasını beklemek, üstelik bunu onlarca sanatçı ve mekan için dayatmak, mobbingin ta kendisidir. İnsanlardan “süper kahraman” olmasını talep etmek değil midir bu?

Asıl mesele, bu hikâyenin İKSV gibi Türkiye’nin en köklü kültür kurumlarından birinde geçiyor olması. Bir kurumun mobbingle anılması, hele ki bu kurum kültür, sanat ve diyalog üretme iddiasındaysa, kabul edilemez. Sanat, izleyiciyle köprü kurmak, anlamı paylaşmak ve bağlamı derinleştirmek üzerine kurulur. Rehberlerine bu köprüyü kurduracak olan şey baskı değil, öğretici ve motive edici bir eğitimdir. Ama ne yazık ki mobbing yalnızca özel sektörün, kurumsal şirketlerin ya da küçük işletmelerin değil; üniversitelerin, belediyelerin, hatta kültür kurumlarının bile içine işlemiş durumda. Demek ki sorun sadece bir kurumun yönetim anlayışında değil; çağın ruhunda. Çalışanına baskı kurmak, “yetersiz” hissini aşılamak, insanı insan olmaktan çıkaran bu iletişim biçimi, modern iş hayatının neredeyse değişmez parçası haline geldi. Belki de en acı olan, bunu normalleştirmemiz.

BİENAL NE ZAMAN?
18. İstanbul Bienali, 2025’ten 2027’ye yayılan üç ayaklı bir yapıya sahip. Bienalin, 20 Eylül–23 Kasım tarihleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek olan ilk ayağı, ‘kendini koruma’ ve ‘gelecek olasılıkları’ temaları etrafında kurgulanıyor. Bienal kapsamında İstanbul’un BeyoğluKaraköy hattında birbirine yürüme mesafesinde konumlanan sekiz farklı mekânda dünyanın dört bir yanından 47 sanatçının eserleri izleyicilerle buluşacak. Açılış haftasında canlı performanslar, film gösterimleri ve DJ setleri içeren bir kamusal program da sunuluyor.

YOĞUN BASKI VE YETERSİZLİK HİSSİ
Behlül Berk’in isyan mesajını doğrudan sizinle paylaşıyorum:
“IKSV çatısı altında, 18. İstanbul Bienali’nde sergi rehberi olarak başladığım görevimi noktaladım. Baştan sona ‘eğitim’ adı altında yürütülen bu süreç, yoğun bir baskı ve gerçekçi olmayan beklentilerle şekillendi. Altı haftada 40’tan fazla sanatçı ve 8 farklı mekanın tüm detaylarını, her sanatçının üç sayfalık metinlerini kağıda bakmadan eksiksiz aktarmamız istendi. Daha ilk haftada, 10 sanatçının yanı sıra kavramsal çerçeve metnini ezberlememiz dayatıldı.
Her gün 10.00-18.00 arasında süren programın ardından, ertesi günün metinleri gece geç saatlerde gönderiliyor ve sabaha kadar çalışmamız bekleniyor. Yemek, dinlenme, sosyal yaşam ya da zihinsel toparlanma için hiç zaman kalmıyor. Sorun yalnızca iş yükünün ağırlığı değil, yöntemin baştan sona hatalı olması. Anlatım, görsel destek ya da bağlamsal tartışma olmadan, metin tekrarına dayalı bir ezber süreci yürütülüyor. Bu yaklaşım, sanatçıların üretimlerini anlamayı veya mekânların tarihini kavramayı değil, yalnızca kısa vadeli bir “hafıza sınavını” teşvik ediyor. Üstelik metinlerin İngilizce olması, Türkçe anlatım yapacak rehberlerin kendi başına editöryal çeviriyle uğraşmasını gerektiriyor. Bu ek iş yükü ise kurum tarafından görmezden geliniyor. Eğitim sürecinde kullanılan tehditkâr dil, rehberlere yetersizlik hissi aşılıyor. Bir kültür kurumunun motivasyonunu kıran bu iletişim tarzını normalleştirmesi kabul edilemez.
Nitelikli rehberlik hedefleniyorsa, eğitim süreci daha erken başlamalı, içerikler kademeli aktarılmalı ve editöryal çeviri gibi ek işler kurumsal olarak üstlenilmelidir. Öğrenme, baskı ve zaman daraltma üzerine değil; anlamayı, bağlam kurmayı ve sanatsal üretimi içselleştirmeyi hedeflemelidir. Sanat, izleyiciyle diyalog kurma işi; bu diyaloğu sağlayacak kişileri insani sınırların ötesinde bir tempoya mahkûm etmek, hem rehberleri hem de bienal ruhunu tüketir.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu