
Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş’ın yaptığı açıklamalardan öne çıkan satırlar şöyle:
Gıda sektörünün özellikle seçilmesinin stratejik bir önemi var, ancak esas mesele taktiklerde yatıyor. FETÖ’ye baktığımızda, Türkiye’de birçok alanda doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olduğu ve bu alanların akışlarını yönlendirdiği görülüyor. Ayrıca bu yapılara yöneticiler gönderdiği biliniyor. Özellikle 17/25 Aralık sürecinde başlayan mücadele ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, bu yapılara el konularak TMSF yönetimine geçti ve birçok varlık kamulaştırıldı.
“DEVLETİMİZİN GÖZLEM GÜCÜYLE BAŞARAMADILAR”
Geldiğimiz aşamada, örgüt elebaşının hayatını kaybetmiş olmasına rağmen, dış mihraklar ve örgütün kendi içinde kavga eden kalan kesimleri, örgütü hâlâ kullanabileceğini düşünüyor. Türkiye içinde bulunan bu unsurların ulaşabilmesi için hızlı adımlar atılması gerekiyor. Ancak bu süreçte, yaygın ve büyük yatırımlara gerek kalmadan pratik çözümlerle hareket edilmesi önem taşıyor. Örneğin, Hakmar ve Tatbak gibi kuruluşlar, bize göre büyük yatırımlar gerektiren işletmeler gibi görünsede, örgüt açısından çok büyük maliyetler olmadan kolaylıkla kurulup yayılabilen yapılar olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, bu tür işletmelerin bölgede gizli kalması gereken mensuplara iş imkânı sağlamak ve para aktarımını kolaylaştırmak için uygun bir platform sunduğu düşünülüyor.
Hakmar son dönemlerde hızlıca yayılmaya başlamıştı. Özelikle diğer marketlere kıyasla fiyatlar daha pahalıydı. Demek ki: hızlıca girdiler, insanları orada işe aldılar ve bir takım insanlara örgüt adına para ulaştırması işinde vazife gördüler. Ama eninde sonunda devletin gözlem gücüyle Hakmar ve Tatbak’a kayyumlar atanarak TMSF’ye geçti.
Büyük yatırımlara giremeyeceği ve bu türe yatırımlara girdiklerinde dikkat çekecekleri ama zannediyorum ki daha nispeten az yatırımla ve çok daha fazla yayılabilecek alanları stratejik olarak seçtikleri gözüküyor.
Devletimizin FETÖ ile mücadele konseptini sağlıklı bir şekilde sürdürdüğü, bazı durumlarda kısa süreliğine göz yumsa bile süreci yakından takip ettiği ve gerektiğinde müdahale ettiğini düşünüyorum.
Akademisyen Prof. Dr. Zakir Avşar ise şu değerlendirmelerde bulundu:
Hakmar ve Tatbak gibi yerler, giriş ve çıkışların çok yoğun olduğu alanlar olduğu için adeta bir istihbarat merkezi gibi kullanılmaktadır. Burada, kara para aklama gibi suçların izini kaybetmek oldukça kolaydır. Örgüt içi yardımlaşma ve dayanışma amacıyla da bu tür mekanlar tercih edilebilir.
GIDA SEKTÖRÜNDE PARA ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE DÖNER
Kamudan veya çeşitli kurumlardan açığa çıkmış ya da ihraç edilmiş kişilerin bu alanlarda istihdam edilmesi sağlanarak, örgüt içi bağlılıkları güçlendirilir ve bu kişiler bir arada tutulur.
Genel olarak baktığımızda, bu örgütlenme modelleri, kendi bağlılarını bir arada tutmak ve hızlı, düşük maliyetli bir yapı oluşturmak için geliştirilmiş stratejiler olarak değerlendirilebilir. Çünkü gıda sektöründe para çok hızlı bir şekilde döner. Bu para akışı içinde dışardan gelen kara paranın enjekte edilmesi oldukça kolaydır.