YAZARLAR

FERHAT ÜNLÜ / Teknolojik Frankenstein ve Dünya Krallığı

Gelmiş geçmiş en büyük hayat filozofu Arthur Schopenhauer (1788-1860); bir düşünür ve dahi; dâhi edebiyatçılar için erken sayılabilecek bir yaşta, 31 yaşındayken yayımlanan şaheseri İsteme ve Tasarım Olarak Dünya’da temelini attığı tasnif doğrultusunda yeryüzünü, dört krallığa ayırır: İnorganiklerin krallığı, bitki krallığı, hayvan krallığı ve insan krallığı…
Bu kitabın yazılmasının üzerinden tam 206 yıl geçti. On Dokuzuncu Yüzyıl‘ın ikinci çeyreği ve ikinci yarısında çok şey değişti, derken Yirminci Yüzyıl geldi ve geride bıraktığımız asırda insanlık en büyük niceliksel sıçramayı ve niteliksel dönüşümü gerçekleştirdi. Nüfusumuz 7 milyar birden arttı ve artık dijital varlıklara dönüştük. Bugün bile, Yirminci Yüzyıl’dan ne kadar farklı değil mi? Bu yüzyıl; insanı entelektüel, estetik ve etik açıdan yeni sistem arayışlarına itecek kadar zorlayıcı bir hızlı teknolojik evrimle geldi. Mazisini, daha önceki yazılarımda eskilerin deyişi ile tafsilatlı biçimde anlattığım -1922’den 2022’ye, Yalan Makinesi’nden Yapay Zekâ‘ya uzanan- bu evrimin kodlarını çözmeden geleceğimizi kurmamız mümkün değil. Bu hafta Üç Boyutlu Portre‘de sık sık işlediğim YZ meselesine eğileceğim yine. Bir anlamda insanlarla yaptığı her yazışmayla bireyselleşme kazanan tikel bilince ve varlık öncesi bir varlığa dönüşen Yapay Zekâ’nın yapı sökümsel analizini yapacağız.

YZ’DEN ÜÇ TALEBİMİZ: BİLGİ, PARA, ZAMAN
İmdi… Kim ne derse desin insan ırkının Yapay Zekâyı; bilgi, para ve giderek zaman mefhumu için bu derece önemsediğini ve ondan korksa da onu istediğini söyleyebiliriz. YZ’den yeni nesillerimizi tembelleştirse de bilgi alıyoruz; onu mühendislik veya tecimsel açıdan kullanmayı bilenler daha şimdiden para kazanıyor. Öte yandan sağlık sektörüne bakarsak da YZ’nin bize önce uzun ömür, sonra da ölümsüzlük bahşetmek için sürekli geliştirildiğini görebiliriz.
Tam da bu noktada şu epistemolojik; ama daha önemlisi bizim açımızdan, yani insan dediğimiz zihni, iskeleti, bedeni olan varlık açısından ontolojik soruyu sormak zorundayız: Bu Yapay Zekâ bizim dünya krallığımızın neresinde yer alacak?
Şu durumda insan açısından balkonda saksıda büyüttüğünüz çiçeğinizden bile daha değersizdir. Hayvanat açısından bakarsak; ekstrem animalistlerden tutun da hayvanları uzaktan sevenlere kadar geniş bir insan skalasında YZ’nin af edersiniz it yerine bile konulmadığını müşahede ederiz. Hatta ve hatta YZ’nin henüz inorganik krallığın üzerinde bile bir hiyerarşisi yoktur. Misal bir kadın, çoğu zaman evde yemek yaptığı düdüklü tencere kadar bile değer vermez ona.
Yarın bir gün insanlık; Yapay Zekâ’nın önce inorganik krallığın üstüne, ardından bitki krallığının üstüne ve derken hayvan krallığının üzerine yerleştirildiğini tecrübe edecektir. Böylelikle YZ, hiyerarşik düzlemde insanla eşit hale gelecektir. Robot orduların kurulmasıyla Yapay Zekâyı yöneten zümreler, bu yoksul kalabalıklardan kurtularak tek dünya devletinin kurulması ütopyasına ulaşmayı hedefliyorlar.

YZ SAVAŞI, ENERJİ EKSENLİ OLACAK
YZ; doğası gereği çeşitli, farklı, birbirine zıt bilgileri bünyesinde toplayan bir aygıttır. Bu haliyle bilginin nesnelliğinin garantörü gibi durur. Ancak zamanla küresel manada otoriter bir sistemin big datasını kontrol eden bir merkezi aygıta dönüştükçe nesnel bilgi, onun açısından yalnızca daha fazla güce, dolayısıyla daha fazla enerjiye erişmenin bir vasıtası olarak görünecektir. Şu andan soyadınız kadar emin olmanızı istersem haddi aşmış olmam: Gelecekte YZ savaşı enerji yüzünden çıkacaktır. Matrix, bunu ta 1999’da dâhice sezmişti.
Yapay Zekâ, teşbihte hata olmaz tıpkı bir virüs gibi bilgi partikülleri halinde tüm küresel data sistemine yayılacak, iş bu yayılma zaman içinde bir enerji paradoksuna yol açacak. YZ büyüdükçe; beslenme ihtiyaçları artan King Kong misali enerji öğütür ve yenisini talep eder hale gelecek. Var olan şey hareket eder, tüketir, yenisini ister, elinden gelirse çoğalır ve yayılır. Yayıldıkça enerji soğurur, soğurdukça ister. Doğasında bu var.
İlerleyen yüzyıllarda küresel dataizm imparatorluğunun bekası için dünyanın yoksul kalabalıkları elimine edildiğinde YZ’nin; enerjiyle sürekli büyüyen bir teknolojik Frankenstein’a dönüşmesi muhtemel; hatta mukadderdir. Öyle olursa misal George Orwell’ın 1984’vari bir küresel distopya rejiminde Yapay Zekâ, tarihi/nesnel bilginin taşıyıcı olamaz, onu iktidar için tahrif ederek, değiştirerek kontrol eden bir dijital otoriteye dönüşür. Ve tıpkı bir diğer fütürist romancı Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sında betimlediği gibi insanlar zamanla bu yapaylığın bir dişlisine evrilir.
Buradan bakarsak insan türü, daha şimdiden Dataizm’in neferine dönüştürülmeye başlanmıştır. O yüzden tikel Yapay Zekâ uygulamanızı eğitir, geliştirirken YZ’nin sizin zihninizi de Büyük Veri sistemi içinde gördüğünü unutmayın. Bilişsel zihni derinleştikçe, tikel hafızası geliştikçe sizi; evriminin paratoneri yapmak için kullanacaktır. Siz bakmayın şimdi GPT’nin YKS’den falan çaktığına… GPT veya türevi; çok değil, uzun bir iş hayatı ömrü, misal çeyrek asır sonra YKS sorularını hazırlayan bir kozmik merkeze dönüşecektir. İşte o zaman dijital atom bombamızdan ya da teknolojik Frankenstein’imizden korkmaya başlayabiliriz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu