YAZARLAR

FERHAT ÜNLÜ / ‘Tek Türk Uydusu’nda gövde gösterisi

Öncelikle yazıya, manşetteki ibarenin konsantre açıklamasıyla girişeyim, sonra her zamanki gibi ayrıntıya gireceğiz. Nasıl ki dünyanın tek uydusu olan Ay, astrofiziğin meşhur kütle çekim yasası doğrultusunda dünyanın çekimine tabi ise coğrafi olarak ‘Tek Türkiye Uydusu’ olan Kıbrıs da Türkiye’nin çekimine tabidir. İşte 1 Mayıs’ta başlayan bugün sona erecek Teknofest KKTC, tek uydumuzdaki gövde gösterimizdir.
Biz bu yazıda; Ada’daki gövde gösterimiz Teknofest’ten ziyade tek uydumuzla olan sorunlarımıza odaklanacağız. Zaten Teknofest’in bu sene Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nde düzenlenmesi de manidar, ihtimaldir ki 2025’in ilk çeyreğinde olacaklar öngörülüp bilinçli olarak bu yıl seçilmiş.
İmdi… Gezegen-Uydu ilişkisi nasıl karşılıklı ise; yani nasıl ki Ay, Dünya’ya Med Cezir’de somutlaştığını gördüğümüz bir çekim gücü uygularsa Kıbrıs da Türkiye’ye karşı bir çekim gücü uygular.
Bu girizgâhtan sonra, ‘uydu’ kelimesinin bizi ilgilendiren üç dildeki kökenine bir bakalım. Önce Türkçe: Tabi olma, ardından gitme, takip etme anlamlarındaki ‘uy’ fiilinden türemiş bir isim. Türkçe’de iki manası var: Bir gezegenin çekim alanındaki ‘mikro gezegen’. İşlerini ve davranışlarını daha güçlü birinin isteğine uyduran devlet, kurum veyahut kimse.
Uydu kelimesinin İngilizce’deki ‘astronomik’ ilk karşılığı ‘moon’, yani Ay kelimesidir. Satellite da kullanılır, ancak bu kelime aynı zamanda insan yapımı uyduları da ifade eder. Gelelim tıpkı bizler ve İngilizler gibi Kıbrıs ile tarih boyunca ilgilenmiş üçüncü halkın dili olan Yunanca’ya… Uydu -insan yapımı olanlar ağırlıklı olmak üzereo doryfóros sözcüğüyle ifade edilir. Demek ki üç dilde de uydu kelimesinin, köküyle en bağlantılı anlamı Türkçe’deki. Çünkü fiilden türemiş.

KIBRIS’TA KARŞIMIZA ÇIKAMAZLAR
Kıbrıs’ta bugün yaşadığımız sorunların tohumları takriben yüz yıl önce; 1931 senesinde ekildi. (Bugün, çıkarmanın yapıldığı 19 Temmuz 1974’e göre çok daha iyi noktadayız, ayrı mesele.) 1931’den itibaren Ada’daki Rumlar Enosis isteğiyle ayaklandı, yani Yunanistan‘la birleşme amacıyla…
1950’lerin ikinci yarısından itibaren Rumlar, Enosis’i hayata geçirmek için Türkleri katletmeye başladı. İşte tam o noktada TMT, yani Türk Mukavemet Teşkilatı devreye sokuldu. 1958 senesinin yazında… TMT, Türk Özel Harp Dairesi’nin yerinde ve gerekli bir ‘kontr-terör’ operasyonuydu.
Gelelim bugüne… Kıbrıs, bugün tarihte olduğu gibi hem İngiltere’nin, hem Yunanistan’ın, hem de İsrail’in planlarının olduğu bir yer. İngiltere, tezlerimize 1970’lerdeki gibi itiraz edemez. Yunanistan, ABD desteği olmadan Türkiye ile mücadele edemez. İsrail derseniz… İsrail’le Kıbrıs’tan önce Suriye’de istihbari ve diplomatik mücadele yürüttük; onlar da ABD desteğinin çok sınırlı olduğunu görünce Suriye’de askeri olarak Türkiye’nin karşısına dikilmeyi göze alamayacaklardır.
Gelgelelim Kıbrıs; istihbari, siyasi, ekonomik ve kriminal operasyonlarla karıştırılmaya çalışılan bir yer olmaya devam edecektir. Bu konuda ayrıntılı bir yazı okumak isterseniz sizlere 13 Şubat 2022’de bu köşede yayınlanan ‘Kıbrıs: Neo-Susurluk tatbikatı’ başlıklı yazıyı tavsiye edebilirim.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde yeni bir terör örgütü kurdular, bunlar Türkiye için küçük örgütler ama sinek mide bulandırır. Öte yandan büyük umutlar bağladığımız Türk Devletleri Teşkilatı’nı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda istenilen çizgiye çekmek için elimizdeki hangi kartları kullanacağımız sorusu dünya kamuoyuna yanıtını vermemiz gereken bir soruydu, verdik. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi 17. Toplantısı, Girne’de Cuma günü başladı. Böylelikle TDT’nin KKTC ve iki devletli çözümde yanımızda olduğunu göstermiş olmuş.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VE ‘TEK DEVLETLİ ÇÖZÜM’
Şimdi, ben daha iddialı bir şey söyleyeceğim; nasıl ki Türkiye Rumları bu ülkenin doğal unsuru ise; Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs’taki Türk varlığının yanı sıra Rum varlığının da hamiliğini üstlenebilir. Tek devletli çözüm istiyorlarsa Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde federatif bir yapıyla Rumlara bütün hakları verilmek kaydıyla birlikte yaşamaları da sağlanabilir. Bugün için bu, ütopik gelebilir. Ama elbette Türkiye’nin bütün alanlarda, tekmil etnik ve mezhebi yapılarıyla çok güçlü bir ülke olması durumunda önümüzdeki çeyrek asır için inanın şaşılacak bir senaryo değildir. İki çeyrek asırlık ömür ve 32 yıllık gazetecilik bana bazı konularda şaşırtmamayı öğretti.
İmdi… Başa dönerek toparlayabiliriz metni: Kıbrıs, Türkiye’nin öyle uydusudur ki Türkiye Dünya olsaydı, Kıbrıs da Ay olurdu. Kıbrıs, yine bir alegoriyle söylersek bayrağımızın hilâlidir aynı zamanda. Şu cümleyi daha önce yazdım, ama altını çizeceğim: Türkiye’nin, yörüngesindeki ‘Ay’ı; uzak gezegenlere, misal Satürn’e (İngiltere), ya da ondan daha yakındaki Mars’a (Yunanistan) kaptıracak hali yok. Boşuna değil -Yedinci Adana Festivali’nden sonra- Teknofest’in sekizincide 250 km güneye inmesi, boşuna değil.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu